#1 "Bi bu eksikti!"

736 31 78
                                    

Mieko Sakurasou.
Evet, ismim bu.
Çok güzel değil mi eheheh~?
Bende öyle düşünüyordum.

"Hoş geldin Mieko'cuğum. Gel otur şöyle."

Etrafta olan bavullara bakarak rastgele bir yere oturdum. Karşımda bana Chucky gibi bakan o kız vardı. Bu kızdan korkuyorum! Hep sırıtıyor be!
Gözlerimi ondan çekip ihtiyara baktım.

"Ne diyeceksin?"

"Ben Elise-chan ile 6 aylığına tatile gideceğim. 6 aylığına benim yerime geçerek çocuklara göz kulak olur musuuuuuuun? Lütfen, lütfen, lütfen!"

Çocuklar mı? Pekte anlamaşamam ama neyse kabul edeyim napacam başka zaten işsizin tekiyim be. Hem aksiyon olur. Çocuk bakıcılığı... Ha?

"Tamam olur."

"O zaman buralar sana emanet Mieko, bu çukur sana emanet Mieko, bu karanlık dünya sana ait Mieko, bu boşluk sana ait Mieko..."

Chucky gibi bakan kız sonunda ayaklandı ve ihtiyarın kolundan çekerek odadan çıktılar.

"Hadi gidelim artık!"
"Tamam Elise-chan gidiyoruz!"

Birkaç adam bavulları alırken kapının kapanarak gıcırdamasını dinledim.
Port mafia yöneticisi oldum demek ha?
Hah.. Bi bu eksikti zaten!

(Ve araya OP  girdi.)

"Pişt ismin ne senin delikanlı?"
Mori'nin koltuğunda bacaklarımı masaya koyarak otururken bir yanda da James bond gibi giymiş adama bakıyordum.

"Benim mi?"
"Evet?"

Neden bu kadar şaşırdı ki?
Bir anda adamın diz çökerek ağlamaya başlaması ile ayaklandım. Ne oluyor lan?

"İyi misin?! Birşey mi oldu?!"
"Y-Yok sadece duygulandım... Senin gibi iyi insanlar hala varmış demek ki... Ühühü!!"

Adam karşımda sümüklü bir şekilde ağlarken yanına eğildim. İlk defa James bond kılıklı bir herifin sümükleri aka aka ağladığını görüyordum!

Sanki kaç tane James bond kılıklı adam gördüm ki hayatımda?! Her neyse.

"Neden böyle dedin anlamadım şimdi."
"Kaç sezondur bu lanet yerdeyim... Bir kere bile ismimle çağırılmadım! Benim ismim sorulmadı bile! Ama sen sordun ühühüğh!!"

Hah?

"Tamam sakin ol dostum. Peki ismin ney?"
"Unuttum."

Adama ciddi misin bakışları atarak ayağa kalktım. Tövbe yarabbim..

"İnsan ismini unutur mu kardeşim ne değişik birşeysin?"
"Ne bileyim yıllardır kimse bana seslenmediği için..."

"Tamam o zaman ben sana eleman 1 diyeceğim. Eee eleman 1 beni şu sahip çıkacağım çocuklarla tanıştırsana. Burası baya sıkıcı yani..."

Mori'nin neden tatile gittiğini anlıyorum.

"Tamam efendim hepsini çağırıyorum."

İç çekerek dönen sandalyeye oturdum.
Yav cidden hep bu kadar sıkıcı olacaksa ohohoooo..
İşimiz var.

Birkaç dakika sonra odaya giren birkaç adım sesiyle irkildim. Ben arkama dönük bir şekilde oturuyordum. Evet tanışma zamanı geldi. Yüzümde en pis sırıtma ile sandalyede döndüm. Ben bu hikayenin kötü kahramanıydım çünkü!

"Ahahahahhhhhaaa!! Demek geldiniz!"
Dönmemle yalnızca 5 kişi ile karşılaşmıştım. Ulan 6 kişilik mafya mı olur?!

"Siz neden bu kadarsınız??!!!"
Dehşetle bana cevap vermelerini bekliyordum. En sonunda biri konuştu. Şapkalı birşeydi.

"Biz ele başlarız. Tabiki de bu kadar değiliz!"

Haaaa. Ok.

"Tamam anladım. Eeee biliyorsunuzdur belki gençler yönetici 6 aylık benim. Tanışalım dedim."

Kimse beni iplemiyordu! Bunlara terbiye öğretmekle başlamalıyım anlaşılan!

"Boy sırasına girin bakalım!"

Cümlemle bana tip tip bakmaya devam ettiler. İç çektim.

"Dinleyin lan sözümü ergenler! Ben sizden kaç yaş büyüğüm! Boy sırasına girin!"

Oflaya puflaya sıraya girmişlerdi. En sona şapkalı kalmıştı. Vıyyy yazık çocuğa kim bilir nasıl dalga geçiyorlardır.

"Pist şapkalı! Senin boyun devamı nerde? Puhahahhahah!"

Tıpkı benim yaptığım acımasız espriler gibi! Hahahah!

"Senin aklın hepsi kaybolmuş onu ne yapacağız?"

Bu bana laf mı attı?
Sinirle karşısına geçtim. O da sinirliydi. Aman aman.

"Bak bunu iyi izle, başka bir yerde bunu yiyemezsin! Smassshhhhh!!!!"

Müsait bir yerine attığım pandikle şapkalı öteki duvara yapışmışken esnedim ve onun yanındaki elemana döndüm.

"İsmin ne senin?"
"Gin Akutagawa."
"Ooo memnun oldum bende Mieko Sakurasou!!"

Diğerlerine döndüm.
"Sırayla isim memleket söyleyin bakam."

"Ben Higuchi. Kyoto'luyum."
"Ben Hirotsu Shibuya'lıyım."

Şuana kadar hiç konuşmamış olan oğlana döndüm. Bana tip tip bakıyordu. Şeytan diyor ağzına çak şununda...

"Değerli ismini bana bahşetmiyecek misin?"

"Ryounosuke Akutagawa."

"Sen nerelisin?"

İç çekerek bana baktı.

"Ne saçma sorular soruyorsun. Tam bir vakit kaybı. Benim işlerim var."

Kaşları çatık bir şekilde kapıyı çarparak gitti. Ulan ergene bak!

"Lan o kapı kaç lira biliyor musun??!! Birde atar yapıyor! Pis kıllı ergen!!!"

Bu şapkalıdan da beter çıktı.
Gülümseyerek yerde yatan şapkalının yanına gittim ve elimi uzattım. Filmlerde olan sahne varya ondan yapalım dedim. Zaman yavaş ilerlesin o elimi tutsun felan..

"Kusura bakma fazla ileri gittim. Hiç bunlar yaşanmamış gibi yapalım!"

Ama beklediğim gibi elimi tutmak yerine bana tip tip bakarak kendi ayağa kalktı.

"Nasıl yapacaksın onu?"
"Zamanı geri alarak! Siz sıraya geçin bende sandalyeye geri oturayım ve gene döneyim!"

Uçarak sandalyeye oturdum. Ama döndüğümde kimse yoktu. Ulan nereye gittiler?! Onların burada durmaları gerekiyordu!!

Chuuya'dan
"Bu kız tam bir salak." diyen Higuchi'ye baktım. Sanki kendisi farklı.
"Haklısın. Mori bu kızı tımarhaneden getirtmiş olmalı."
Diye onu destekledim.

Ayrıca bu kız nedensizce beni geçmişime götürmüştü. Ama emin olduğum tek şey vardı, bu kız anormaldi. Mori ne yapmaya çalışıyorsun?

(Ve end gelir)

(End den sonra-)

"Sıkıcıı..."
Karnımın guruldamasıyla sırıttım. Yemek zamanı!
Telefona sarıldım.

"Moshi moshi? Port mafia dessuuuu!!!!"
Karşı taraftan duyduğum polis sesiyle korkuyla sendeledim sandalyede. Allaaaahh..

"Şey şakaydı ehehehe!"

BSD; Karanlığın Dünyası!!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin