chapter six: sweet november

908 80 15
                                    

KASIM 2013, NEW YORK

Nükleer füze, zırhın sırtında hafif, zihninde ve ruhunda ise büyük bir ağırlıktı. İttiricilere güç verdi ve gökyüzünde daha yükseğe yükseldi. Şimdi ise heybetli, görkemli ve ihtişam için dikilmiş Stark Kulesi'nden bile yüksekteydi. Gözleri ise hedefine kitlenmişti. Solucan deliği, daha da yüksekte tüm göz alıcılığı ve dehşetiyle duruyordu. Korkunç güzelliği olan deliğe yaklaştıkça nefesini tuttuğunu, kalbinin göğsündeki tüm kemikleri kırıp, tüm derisini parçalayacak kadar hızlı attığını hissetti. Süratini arttırdı, ve göz açıp kapatana kadar deliği geçmişti. Füzenin elleri arasından kayıp karşısında duran uzaylı ordusuna doğru yol alışını izledi. Alnında oluşan ter şakağından aşağı yavaşça süzüldü. Şimdiye kadar hissetmediği büyüklükte olan korku, sanki kanına karışmış bir zehir gibi damarlarında geziniyordu. Zırhın içinde vücudu kaskatı kesilmişti, nefesinin kesilmeye başladığını hissetti ama asla gözünü kırpmadı. Uzaylı ordusu, koca gemileri karşısında tehdit edercesine göz korkutucu bir şekilde dururken, çaresizlik ve dehşet tüm benliğini ele geçirirken o, bir an için bile göz kırpmadı. Zırhtaki her şeyin gücü kesilmişti, JARVIS'in bile. Yalnızdı, tek başına. Birazdan yok olacak ordunun karşısında yapayalnızdı.

Füze sonunda karşısındaki tüm orduyu yakıp kül ettiğinde, kaçınılmaz olana kendini teslim etme izni verdi. Sonunda gözleri kapanırken ve bedeni boşluğa doğru savrulurken, zihninde yakalayabildiği son düşünce, her şeyin şimdi başladığı ve şimdi bittiğiydi.

"Efendim!"

Gözlerini açtığı anda, karanlığa gömülmüş odanın ışıkları açıldı. Yattığı yerde doğrulup, deli gözlerle etrafa baktı. Nefes alamıyordu, tanrım, birazdan ölecek-

"Efendim, lütfen sakin olun ve nefes alışverişinizi düzene sokmaya çalışın. Bir kabustan uyandınız."

Tanrım, şükürler olsun. JARVIS burada, tamam, sakin..

Sağ elini kalbinin üzerine götürdü. Kalp atışları adeta göğsünü hefef almış çekiç darbeleri gibiydi. Yüreğinde hissettiği dehşet, uyanmış olmasına rağmen hala oradaydı. JARVIS'in sözünü dinleyerek çılgına dönmüş nefes alışverişini düzene sokmak adına derin nefesler almaya başladı. "J, neredeyim?"

"Stark Kulesi'ndesiniz Efendim, New York. Tarih 2 Kasım 2013, saat 05:12. Kulede sizin haricinizde güvenlik elemanları, Ajan Romanoff, Ajan Barton, Dr.Banner ve Yüzbaşı Rogers var."

Tamam, tamam. Kendi kulemdeyim, sorun yok. Sorun yok. Her şey yolunda.

"Eğer isterseniz, Yüzbaşı Rogers şuan uyanık. Size yardımcı olması için ça-"

Hayır, hayır.

"G-gerek yok, J. Sorun yok." Dışarı derin bir nefes verip sırtını yatağın başlığına yasladı. Dizlerini göğsüne kadar çekti ve tek kolunu dizlerinin üzerine koydu.

"Siz nasıl arzu ederseniz, Efendim."

Bir süre boyunca hareket etmeden, derin nefesler alıp vererek orada oturdu. Sonunda kalp ritmi ve nefes alışverişi düzene girdiğinde yataktan kalktı ve banyosuna doğru ilerledi. Lavabonun önüne geldiğinde, aynadaki yansımasını yok sayarak soğuk suyu yüzüne çarptı. Soğuk suyun, teni üzerinde oluşturduğu rahatlatıcı hisse, gür akan suyun sessine kendini kaptırdı. Saç diplerine ve ensesine de su çarptı. Ne kadar süre yüzünü yıkadığını bilmiyordu. Sonunda musluğu kapattığında zihni hala bulanık olsa da, vücudu dinç hissediyordu. Kurulamak için havluyla yüzünü sildiğinde soğuktan yüzünün hisleşmiş olduğunu fark etti.

Untold • StonyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin