ARALIK 2013, NEW YORK
Harry Potter gecesinin üzerinden beş gün geçmişti. Bu geçen beş günde, Steve Tony ile hiç olmadığı kadar yakınlaştıklarını düşünüyordu. Bu beş gün boyunca da her zamanki gibi sabah erken kalkmış, kahvaltıdan önce koşusunu, kahvaltıdan sonra da günlük antrenmanını yapmış; kalan boş vakitlerini ise çoğunlukla Tony'nin atölyesinde geçirmişti. Tony çalışırken atölyede vakit geçirmek, kulağa her ne kadar sıkıcı ve garip geliyor olsa da eğlenceliydi. Steve 85.katta geçirdiği vakitten çok memnundu. Tony Jarvis'e emirler yağdırıp projeleriyle uğraşırken, Steve Dum-E ile top yakalamaca oynuyor, daha sonrasında ikili koltuğa kıvrılıp resim çiziyordu. Üçüncü günün sonunda Tony'den ödünç aldığı kağıt ve kuru kalem yeterli gelmemeye başlayınca kendi resim malzemelerini atölyeye getirmeye başladı. Burada oturup resim çizerken ve Tony ona sessizce eşlik ederken saatlerin ne kadar hızlı akıp gittiğinin farkında bile olmuyordu. İkisi de.
Tony'nin kendi kendine mırıldanmalarına, bir şey düşünürken reaktörünün üzerine parmaklarıyla ritmik bir şekilde vurmasına, açtığı gürültülü müziklere ve ona taktığı lakaplara alışmıştı. Hatta sevdiğini bile söyleyebilirdi.
Altıncı günde ise, günlük antrenmanını bitirmiş ve mutfakta kendine tavuklu sandviç hazırlıyordu. Antrenman onu her zaman acıktırırdı ve eğer Steve'in dürüst olması gerekirse, o her zaman açtı. Bu özelliği süper-asker olmasından sonra ortaya çıkmıştı. Sonuçta, orduya katılmadan önce Brooklynli sıradan bir çocuktu. Eskiden bir avuç ekmekle karnını doyurduğu günler dahi olmuştu.
Nefesinin altından bir şarkı mırıldanırken, haşlanmış olan tavukları bir kaba koydu ve didiklemeye başladı. Daha sonra üstüne mayonez, tuz ve maydanoz ekledi. Kabın içerisindekileri karıştırırken, mutfağa giydiği siyah eşofmanının paçaları yerde sürünen, kendisine oldukça bol gelen gri kazağı olan Tony girdi. Steve onu fark edince minik bir gülümseme sunarak başıyla selamladı. Tony de gülümseyerek ona karşılık vermeye çalıştı, fakat yüzünü buruşturmaktan öteye gidemedi. Ayaklarını yere sürterek ilerlerken, dahinin göz altı morluklarını ve dağılmış saçlarını fark etti. Her zamanki gibi direk kahve demliğine ilerledi.
"Sabahladın hah?" diye sordu Steve ona bakmazken. Isıttığı tost ekmeklerinin arasına marul ve doğradığı domatesleri koyuyordu. Tony'nin var olmayan uyku düzenini kabul ettiğini söyleyemezdi, rahatsız etmediğini de. Ama susmayı tercih etti, bu duruma ne yazık ki artık alışmıştı ve bu konuda Tony ile tartışmaya girmek istemiyordu. Sonuçta bu Tony'nin kişisel tercihi ve kendi yaşam düzeniydi.
Tony mırıldanarak onu onayladı. Kahve demlenirken, Steve'in sandviçini hazırladığı tezgahın önündeki tabureye oturdu ve dirseklerini tezgahın üstüne koyup, çenesini iki elinin üstüne yasladı. "Bugün atölyeye gelmeyince öldüğünü sandım."
Steve hafifçe güldü. "Çok ilginç. Bende sen her atölyeden dışarı çıkmadığında aynı şeyi düşünüyorum." Mayoneze ve maydanoza bulanmış tavukları ekmeklerin arasına koydu. "Hem yokluğumu fark etmene şaşırdım. Hiç her ne yapıyorsan ondan kafanı kaldırdın mı ki?"
Tony cevap vermek yerine omuz silkerken, Steve sandviçine gururla baktı. Karnının isyan edercesine guruldadığını hissedince bir yandan Tony'nin duymamış olmasını dileyerek tezgahın üzerini sildi ve boş kabı ile kesme tahtasını hızlıca lavaboda yıkadı. Ellerini havluyla kuruladıktan sonra sandviçini yemek için tezgaha döndüğünde, Tony'nin gözlerini ayırmadan sandviçi izlediğini fark etti. Garip olanın ne olduğunu düşünürken, Tony hafifçe dudağını yaladığında cevap bir anda beyninde belirdi.
Tony dünden beri atölyeden çıkmamıştı. Akşam yemeğine ve kahvaltıya dahi inmemişti ve atölyede içtiği bardaklarca kahve ve ağzına attığı bir avuç yaban mersini dışında bir şey yediğini de görmemişti. Her ne kadar her zaman birlikte yemek yemek yazısız bir kural olsa da, Tony ve nadiren Bruce'un bu kuralı kırdığı zamanlar oluyordu. Ki Tony'i, bu iki öğün dışında yemek yerken gördüğünü hatırlamıyordu. Kendini atölyeye kapatıp saatlerce çalışırken, aklına yemek yemenin gelmediğini o anda fark etti ve bunu bu kadar geç fark ettiği için kendine kızdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Untold • Stony
Hayran KurguO söylenmemiş şey her zaman oradaydı. Tony yıllarca fark etmese de, Steve her ne kadar saklayıp görmezden gelse de. Ve her geçen gün büyüdü ve tüm ekibi parçalayacak kadar zehirli bir şeye dönüştü.