🍂12

4.6K 361 68
                                    

Duygusal acı..

Duygusal acı insanın neresiyle çekilir pek emin değilim. Kalp ile mi? Yoksa beyin ile? Yada daha çok hissettiren bütün beden ile mi?

Bence bütün beden ile olmalıydı, çünkü onu her gördüğümde bütün her yerim alev alıyormuş gibi hissetmezdim. Ama böyle hissetmem daha da canımı yakıyor ya. "O" gibi hissettiğim için mi böyle oluyordu bilmiyorum ama bu sadece canımı yakıyordu. Neden mi? Çünkü verdiğim sözü bozuyormuş gibi hissettiriyor. Ki bu acı bir şey.

Tuna'ya verdiğim sözü çiğniyormuş gibi hissettirmekten başka hiçbir şey yapmıyor. Ona bakarken kalbimin hızlı atması, bu bana acı veriyor. Hızlı atıyor ama sanki alevler içinde hızlı atıyordu. Onu oradan çıkarıp "o, o değil kendine gel" demek istiyordum. Ama ısrarla hızla atmaya devam ediyordu. Şimdi ise yine aynı hızını korumuş bir şekilde onu izliyorum. Neden şu an uçakta uyuyan onu izlediğimi bilmiyorum. O'nu ararcasına ona bakmak, saçmalamaktan başka bir şey değildi.

Tüm bunlar kendimden nefret etmeme sebep veriyordu. Kendimden tiksiniyordum, öylesine iğrenç bir insandım ki, verdiğim sözü bile tutamıyordum. Aynı surata bir kez daha mı aşık oluyordum? Bu beni aşk yoluna mı götürüyordu? Yada sadece ona benzediği için miydi?

Yüzü her ne kadar ona benzese de, karakterleri ile alakaları yoktu. Tuna daha çok hayatı boyunca gevşek kalacak bir tipti. Şu an uyuyan ve onu izlediğim adam ise çok ciddiydi. Bakışları insanı sanki deliyordu, ona bakan insan her an kendisine bir şey yapmasından korkabilirdi. Ama ben nedense korkmuyordum. O bakışlar beni korkutmuyordu. Belkide o yüze benzeyen birinin tatlı hallerini gördüğüm içindi. Emin değilim.

İçimden bir kez daha özür diledim. "Özür dilerim Tuna'm"

Özür dilerim sevdiğim, özür dilerim. Sana verdiğim sözü hala tutmaya çalışıyorum. Bütün bunlar sana benzediği için olmalı. Olmak da zorunda.

İçimden sanki onunla konuşurmuş gibi söylenmeye devam ettim.
"Ben seni çok özledim, sanki senmişsin gibi ona baktığım için özür dilerim. Şu an onu saçlarına elimi götürdüğüm için özür dilerim."

Elimi kaldırıp yavaş haraketler ile saçlarına götürdüm. Parmaklarıma gelen saçlar fazlasıyla sertti. Saç spreyinden midir bilenmez ama sertti. Uçakta kimse kimsenin umrunda değildi, bende onun saçlarını okşamaya devam ettim.

"Özür dilerim sevdiğim, onun sert saçlarını okşadığım için özür dilerim."

Parmak uçlarımı göz kapaklarının üzerine getirdim. Renkleri farklı olmayan o gözlerin göz kapaklarının üzerine. Daha sonra parmak uçlarım yavaş yavaş yanaklarına gitti. Bu "O" ten değildi ama, o gibi hissettiriyordu. Yada ben saçmalıyordum. Emin değilim. Şu an bir çok şeye emin değilim, neden parmaklarımı onun yüzü üzerinde gezdirdiğimden de emin olmadığım gibi.

"Özür dilerim Tuna'm, şu an parmaklarım onun suratının üzerinde olduğu için özür dilerim."

Bir an kendime sinirle elimi çektim ve istemsizce ağzımdan çıkan sözlere engel olamadım.

"Hayır! Bunu yapamazsın!"
Biraz sesli söylemiş olacağım ki, uyanıp gözlerini açtı. Kahverengi gözlerini...
Uykulu gözlerle bana bakarak konuşmaya başladı.
"Bir şey mi dedin?"
"H-hayır."

Tamam anlamında kafasını salladıktan sonra, gözlerini karıştırıp oturduğu yerde doğruldu. Bense donup kalmış ona bakıyordum, hareketleri bu kadar Tuna'ya benzemesi şart mıydı? Yada ben delirmeye başlıyordum. Ki en mantıklısı buydu. Bakışlarımı ondan çekip, içimdeki özürlerime devam ettim.

İşte yine kalbim yanıyor gibi hissediyordum, yine pislik biri gibi hissediyordum. Kendimi dünyaya fazlalık gibi hissediyordum. Ölen sevgilisine verdiği sözü tutamayan aşağılık biri gibi hissediyordum. Çünkü öyleydim.

Hayat neden bu kadar zordu? Yada neden beni bu kadar zorluyordu? Sevdiğimi aldığı yetmiyormuş gibi daha da canımı yakmaya çalışıyordu. Birde beni O'nunla sürekli aynı ortamlara sokuyordu. Sürekli onunla beraber oluyordum. Bu sevdiğimi daha çok hatırlatıyor, daha da kalbimi yakıyordu. Gerçi ne hoş artık yanamıyordu, yanıp kül olmuştu ya. Önce paramparça olduktan sonra, yakıldı ve kül edildi.

Yaşamak bu kadar zor olmamalıydı, belki de Tuna şu an çok mutludur. Öylesine mükemmel bir insandı ki, cenneti hak etmiştir. Kimseyi incitmemeye çalışırdı. Bu nefret ettiği biri bile olsa, onun özel konularına asla değinmezdi. Yanlışlıkla birini üzse, ona kendisini affettirmek için her şeyi yapardı. Geçmiş eki kullanarak düşünmekten nefret ediyordum.

Şu an bu düşündüklerimi biliyor mudur? Yada az önce onun saçlarını okşarken beni görmüş müdür? İnsan hep der "O seni görüyor, uzaklardan izleyecek." Gerçekten izlemiş midir? Bu onu üzmüş müdür? Benden nefret etmiş midir? Dilediğim özürleri duyuyor mudur?

İşte yine oluyor, yine gözlerim doluyor. Konu Tuna olunca ağlamaktan asla sıkılmıyordum. Konu Tuna ise hayatım boyunca ağlamaya hazırım. Bunu biliyorsun değil mi sevgilim?
"Özür dilerim." Gözlerimden akan yaşa ne kadar engel olmak istesem de, öylece aktı ve yanaklarıma doğru kaydı. "Özür dilerim sevgilim." Hayır burada ağlayamazdım.
"Özür dilerim Yaşama sebebim." Yanımda Görkem varken hiç ağlayamazdım. "Özür dilerim Hayatımın anlamı." Neden içimden hala özür diliyorum bilmiyorum ama bunu yapmak istiyordum.

Belki de beni duyuyor diyedir, belki şu an hissettiklerimi anlıyor gibi hissettiğim içindir.
"Özür dilerim Van Kedi'm"
Ne hoş arada ona böyle hitap ederdim, o da bana gülüp "O zaman sende normal bir kedisin" derdi. Neden bunları düşünüp daha fazla ağlamama sebep oluyordum ki.

Kafamı aşağı doğru eğdim, kimse uçağın içinde ağlayan birini görünce ölen sevgilisine ağladığını düşünmezdi. Yada ona çok benzeyen birinin hemen yanında oturması bu kadar canını yaktığına ağladığını bilmezdi. Bunları kimse bilemez ve hissedemezdi. Başka kim vardır ki? Sevdiğine fazlasıyla benzeyen birinin 'Tercüman'ı olduğu.

Kim ölen sevgilisine çok benzeyen birine "Bey" diye hitap ediyordu?...
Kim ölen sevgilisine benzeyen birine ona benzediğini söyleyemiyordu?...
Kim benimle aynı bu hisleri yaşabilirdi ki?...

Kimse! Bu dünyada bunları yaşayan bir tek ben vardım, belki de dünya da bu acıyı çeken bir tek ben varımdır. Kalbinin hızlı atmasına kızan, atan kalbi alevler içinde atıyormuş gibi hisseden kaç kişi vardır ki?

Oraya gitmek istiyordum, sevdiğimin mezarına... Bilmem kaç kere gittiğim, ezberlediğim yollardan geçmek ve oraya gitmek istiyordum. Sonra haykırmak istiyordum. "Özür dilerim." Olabildiğince sesimi kullanarak bağırmak istiyordum. Sesim kısılana dek, boğazlarım yırtılana dek böyle haykırmak istiyordum...

Ama oradan fazlasıyla uzağım, bir uçakta tercüman olarak Fransa'ya gidiyorum. Sevdiğimin ilk gitmek istediği Ülkeye.

___________________________________________________________________

Bu sefer karakterin ağzından yazayım dedim, nasıl olmuş? Beğendiniz mi?

Bölümü genel olarak beğendiniz mi? Sizi seviyorum ve lütfen oy verir misiniz? 🌸💕🙏🏻

~Tıpatıp~ •bxb•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin