🍃24

4.6K 271 68
                                    

Final

Aşk ne farklı bir şey değil mi?
İnsana yapmayacağım dediği neleri yaptırıyor. Aslaların her zaman onda oluyor. Asla dediğini ona yapıyorsun.
Aşk insanı bambaşka biri de yapabilir. Hiç değiştiremeyebilirde.
Canını acıttığı gibi, mutlu ettiği de vardır.
Karşılıksız aşk kötüdür elbet ama onu yaşamak bile ayrılacıktır. Bütün kalbinle aşık olursan, bunu yaşamak bile güzeldir bazen. Aşkta unutulur bazen, acıda. Hayat bu, elbet artık acıtmadığı zamanlar olacaktır. Elbet umursamadığınız zamanlar olacaktır. Ama şimdi çok huzurlu hissediyordu genç adam. Sevdiği tam yanında yatıyordu. Sabah güneşi onun yüzünü aydınlatıyordu. Dağınık saçlarına bakıp gülümsedi, diblerinden gelen kahverengi saçlara baktı. Böyle bir santim falan uzunluğunda, gerçi çok ayırt edilmiyordu ama Kerem edebilirdi.
Onun siyah saçının içinde onun gerçek saçının rengini ayırt edebilirdi.
Saçları beyaz yastığa doğru serpilmişti. Sol yanağa yastığın için kaybolmuştu. Orada tam bir bebek gibi uyuyordu.

Öylesine güzeldi ki, öylesine masum ve melek gibiydi.
Her şey bitmişti, artık onunlaydı. Her zaman onun yanında olacaktı. Onu seviyordu, ona aşıktı. Artık kimsenin ondan ayırmasına izin vermezdi. Gülümsedi. Baktığı genç adam hafif kıpırdandı ve yavaşça gözlerini açtı.
Birbirinden farklı gözlerini.
Bir kez daha gülümsedi.
"Günaydın."
Yine güldü. Ona bakarken sırıtmak elinde değildi. Boğuk bir şekilde yanıt.
"Sana da günaydın."
Tuna yataktan doğrulup oturur pozisyonuna geldi.
"Rüyamda kimi gördüm biliyor musun?"
"Kimi?"
"Salih abiyi, mutluydu. Bir kıza sarılıyordu, ela gözlü bir kıza. İkisi de çok huzurluydu."
"Vaov. Çok güzel."
O gözlere bakmayı çok seviyordu.
Çok.

"Hadi kahvaltı için bir yere gidelim."
Tamam anlamında başını sallayıp, hemen yataktan indiler. Sonra ikisi de hazırlandı ve kahvaltı yapmak için bir yere girdiler. İkisi de birer portakal suyu da istedi.
Hem konuşuyorlar, hemde önlerindeki şeyleri yiyorlardı. Mutlulardı ve huzurlu.
Kerem portakal suyundan son ludumlarını alırken içinde bir şeyin tıkırdağını duydu. Umursamadı ve içmeye devam ettiğinde dibindeki bir şey gün yüzüne çıkmış oldu.
Bir yüzük.
İçinden bir küfür etti. Yutkundu.
"İyiki orada seninle çarpıştık, iyiki orada fotoğraf makinen kırıldı. İyiki o fotoğraf yarışmasına katıldın. Sana ilk ısmarladığım şey bir portakal suyu oldu, o yüzden onun içine koydum. Çok klişe, ergence diye düşünebilirsin. Ama olsun. Seninle hikayemiz böyle başladı, böyle devam etsin ve hiç bitmesin.

Altı sene ayrı kaldık. Senin için mezardaydım, sen ise benim için artık ulaşılamaz. Acı çekmeye mahkum edilmiş gibi hissediyordum. Ama seni yine buldum. Bu sefer fotoğraf makineni kırmadım, kalbini kırdım ama.
Ölmüş sevgiline benzeyen biri, fazla acıdır. Ben yaşasam dayanamazdım.
Hep özür diledim biliyorum ama yine dilemek istiyorum.
Sana yaşattıklarım için özür dilerim.
Yüzüm bembeyaz olmuştu fark ettin mi bilmiyorum. Altı sene sonra gözlerime bakıyordun. Ama biraz da canım yanmıştı.
Bana tabiki de farklı biri olarak bakıyordun. O dakika da senin için bir hiçtim. Sadece acı veren biri.
Çok zor olmuş olmalı. Ama bitti değil mi? Üç haftadır benim evimdesin, ama ben bunun birlikte ölene kadar olmasını istiyorum. Beraber yaşlanana kadar olmasını istiyorum.
Hayatım boyunca olmasını istiyorum.
Parmağında aldığım yüzüğün olsun istiyorum ki kimse sana bakmasın.
Kıskanırım.
Diyeceğim o ki benimle evlenir misin? Hollandaya gideriz. Ya yaparız bir şeyler."

Kerem donup kalmış gülerek dinliyordu. Gözleri dolmuştu, ama bu sefer mutluluktan, heyecandan ve huzurdan. Tam cevap verecekti ki, bir alkışlama sesi onu susturdu. Bir genç kız hayran hayran onlara bakıyordu. (Bu sizlersiniz)
"Vaov! Çok güzelsiniz!"
İkisi de gülümsedi.
"Buna sadece evet diyip geçiştirmeyeceğim.
Evet çok acı çektiğim zamanlar oldu, senin kadar olmasa da. Hiçbir zaman vazgeçmedim. Seni sevmemekten asla vazgeçmedim. Ölü olsan bile sana aşıktım. Evet Görkem haline aşık oluyordum, ama sen olduğun içindi. Çünkü sendin sanki, daha farklı ama sen.
Ben asla seni unutmadım, altı yıl boyunca kimseye o gözle bakmadım.
Görkem halin dışında.
Güldü.
Ama Tuna daha iyi. Eğlenceli ve portakal suyunu seven. Yüzüğü bu yapış yapış portakal suyunun içine atan. Bunu yıkamamız lazım."
"Hay, ben onu unutmuşum."

Eliyle alıp yüzüğü bardağın içinden çıkardığı ve üzerine biraz su döküp gencin ellerine bıraktı. Oda parmağını geçirdi.

"Yes!"
"Sen kimsin?"
İkisi de şaşırmış bir şekilde genç kıza bakıyorlardı.
"Aslında herkesim"
"Nasıl yani?"
"Her şeyi biliyorum."
"Ne demek o şimdi?"

Kızla konuşmak eğlenceli gelmişti.
"Ben sizi okuyanlarım. Yazar yine böyle bir yazı yazıyor ve bunun için beni görevlendirdi. Bakıcı hikayesinin finalide böyle yapmıştı. Neden sürekli böyle değişik finaller yapıyor ki. Biraz değişik sanırım. Ama söylemeyin oldu mu?
"Tamam. Olur."

Genç kız arkasına bile bakmadan gözden kayboldu. Kerem ve Tuna ise bu konuşmayı hiç yaşamamış gibi hayatlarına devam ediyorlardı. Birbirine aşkla mutlulukla bakarak.
İkisi de birbirinde olan yüzüğe bakmaya başladılar. Artık sadece mutlular.

_____________________________________________

Kısa bir finalle merhabalar. Bazılarınız belkide bana küfür ediyordu şu anda. Ama ne yapayım bazen kısa olması daha hoşuma gidiyor. Her neyse, arada böyle saçma sapan şeyler yapıyorum, beğeniyor musunuz hiç bilmiyorum. Çünkü ben karakterlerimi biraz böyle dışarı çıkarmak istiyorum. Ne bileyim saçma biriyim işte. Belki de onların hep birlikte olacağı bir hikaye yazmak istediğimdedir. Ki yazacağım. Komik bir şey yazacağım.
Tuna-Kerem
Uğur-Doğan
Emir-Eymen
Mete-Buğra
Hep bir araya gelecek ve farkına varacaklar. Aslında amacım diğer yazarlardan farklı olmak. Herkesin yazdığı şeyleri yazmak istemiyorum. Yaratıcı olmak istiyorum. Öyle en bilindik hikayeleri yazmak istemiyorum. En bilindik şeyleri yapmak istemiyorum. Farklı olmak istiyorum. O yüzden farklı davranıyorum. Anlayacağınız karakterlerin dışarıya çıkmasını seviyorum. Ben sadece düşünüyorum ve diyorum ki, eğer böyle bir şey yazılsa okumayı sever miydim?
Evet severdim. O yüzden burada dilediğim gibi davranıyorum. Benim evrenim gibi. Biliyorum bazılarınız eminim ki bu kız ne diyor amk diyorsunuz belki. Onları da umursamıyorum. Ben kendi dünyada eğleniyorum. Neyse buraya kadar okudunuz mu hiç bilmiyorum ama öyle yazmak istedim. Bu hikayem hakkında ne düşündünüz. Tam olarak neyi sevdiniz? Genelleme olarak nasıl bir hikayeydi?

Sizi seviyorum canlarım. Benim dünyamın değerli parçaları. 🍃🍂

~Tıpatıp~ •bxb•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin