🍂22

3.8K 258 9
                                    

2014

Adama bir kez daha baktı, yüzündeki ifadeyi anlamaya çalışıyordu. Ne düşünüyor diye bulmaya çalışıyordu. O bakışların altında çok ama çok gizli şeyler var gibiydi.
Bunların derinliklerine inmek ve bu "Abi" dediği adamın hayatını gerçek anlamda bilmek istiyordu. Ama hep o uzaklara bakardı, ve Tuna ise o zaman ne düşündüğünü bulmak için elinden geleni yapıyordu.

Ama hayır bulamıyordu, bu adamın bakışlarının altındaki gizemi bulamıyordu.
Bir tek onu seviyordu ya burada. Babasının adamları ile dolu bu evde bir tek o iyiydi ona göre.
Bazen kendisi ile konuşurdu. En samimisi o gelirdi. Diğerleri soğuk ve donuktu. Ağzından tek kelime bile zor gelirdi. Ama bu öyle değildi, arada konuşurlardı ve bu çok hoşuna giderdi.

Şimdi de konuşmak istiyordu. Ama o uzaklara dalmışken onunla konuşmak pek mümkün mü bilmiyordu. Ama yine de tam karşısına oturdu.
Adam bakışlarını Tuna ile birleştirdi.
"Buyrun Görkem Bey?"
"Ya abi şunu keser misin?"
"Neyi efendim?"
"Benimle sizli konuşmayı."
"Ama siz Hüseyin Bey'in oğlusunuz."
"Keşke olmasaydım ya."
Bir şey demedi adam, sadece belli belirsiz bir ifade tanındı.
"Salih abi?"
"Efendim Görkem B- tamam Görkem"
"He! Senin açından aşk nasıl bir şey?"

Kendisi açısından çok iyi biliyordu. Aşkı iliklerine kadar hissetmişti. Gerçi hala hissediyordu, ama özlem ağır basıyordu. Kendisini ölü bilirken o, O'nu özlüyordu. Fazlasıyla acıydı, kendisinin burada değilde bir mezarda sanıyordu. En kötüsü de gerçekten o mezarda olmamasıydı.
Bunu sormasınındaki amacı belki biraz kendisine acıması için, belki gerçekten onun açısından ne olduğunu bilmek için.
Emin değildi.
"Bunu sormanızdaki amacı biliyorum.
Sizi buradan çıkarmam ve O'na götürmem için. Özür dilerim yapamam. Bak, ben cidden aşk nedir çok iyi biliyorum ama yapamam. Çok özür diliyorum. Elimden bir şey gelmez."
Koskoca adamın gözleri mi dolmuştu?
Emin olmak için bir kez daha baktı, evet dolmuştu.
Karşısındaki koskoca adamın gözleri dolmuştu.

"Bak, çok zor biliyorum. Her gün düşünüyorum bana bunlar yapılsaydı ne yapardım diye. Sevdiğimden zorla ayırsalar diye.
O'nun nasıl hissettiğini biliyorum. Sevdiğini kaybetmenin nasıl bir duygu olduğunu biliyorum. Benim sevgilim vardı, böyle ela gözleri vardı. Sapsarı saçları, ama incecikti. Böyle örerdi, yanına alırdı. Bazen çok karışık olurdu, saç telleri örgünün içinden çıkmak ister gibiydi.
Öyle güzeldi ki, kimsenin benim onu gördüğüm gibi görmesini istemezdim. Ama gitti, öldü.
O şu an nasıl hissediyor çok iyi biliyorum."

"Çok acı çekiyor mu?"
"Çok"
"Gitmek istiyorum. Abi, onun yanına gitmek istiyorum. Hayattayım demek istiyorum. Buradayım demek istiyorum. Ölmedim demek istiyorum.
Onun için bir zombiden farksız olmak istemiyorum."

"Ya başka birini seviyorsa artık?"
"Ne?"
Hayal kırıklığı ile baktı adama.
"Onun için ölüsün, ya başka birini sevmeye başlarsa."
Gözlerini kırpıştırdı. Kafasını eğdi ve dudaklarını ısırdı.
"Sever mi?"
"Neden sevmesin ki?"
Elleri ile oynuyordu, şu an fazlasıyla hayal kırıklığı yaşıyordu.
Haklıydı...
Artık neden ölü birini sevmeye devam etsin ki?
"Ama ben ölmedim."
"O öyle sanıyor."
"Ben ölmedim!"
"Elimden bir şey gelmez ama öyle sanıyor."
"Allah Kahretsin ben ölmedim!"
"Görkem bey sakin olun lütfen."
"BEN ÖLMEDİM! Yaşıyorum ben!"
"Lütfen sakin olur musunuz?"

Tuna etrafta ne var ne yok vurmaya başladı. Yerlere atıyor, kırılacak ne varsa kırıyordu.
"Lanet olsun! Ben yaşıyorum!"
İçinden milyon defa küfür ediyordu. Buradan kaçıp gidemediğine kızıyordu. Sevdiğinin yanına gidemiyor oluşu onu deli ediyordu.
"Sakin olur musunuz?"
"Olamam."
Bakışlarını yere indirdi, ve biraz sakinleşmişti.  
Adam gence yaklaştı, olabildiğince kısık sesli bir şekilde konuşarak şu bir kaç kelimeyi söyledi.
"Seni ona götürebilirim. Ama kimseye söylemeyeceksin, ve ona görünmeyeceksin."

*****

Dokunamamak.
Sevdiğine dokunamamak.
Orada uzakta, ama yanına gidememek. Dudaklarını dudakları ile birleştirememek.
Uzaktan sadece bakmak. Ellerini ellerine kenetleyememek.
Acıydı.
Çok acı. Yanındaki adama -Salih abisine- ne kadar teşekkür etse azdı, ama daha fazla yanına gitmek ona sarılmak istiyordu. Gerçi sanki kendisi bir anda ona sarılacaktı, ona bakarken bir hayalet gibi bakacağını biliyordu.
Onun için ölmüş biriydi ya, ne komik değil mi? Sen ona bakıyorsun, ama o seni ölmüş zannediyor.

Baktı genç çocuğa.
Uzaktan iyi olduğunu izledi sadece. Ona baktı ve izledi.
O aşık olduğu suratı.
Bütün hatlarını tam olarak göremesede, görüyormuş gibi hissediyordu.
Öylesine küfür ediyordu ki içinden, hayattan nefret ediyordu. Dünyadan. Aşkı lekeleyen her şeyden. Kendisinin hissettiği şeyleri umursamayan herkesten. Nefret ediyordu.
Onu kendisinden ayıran herkesten.
Ona sarılmasını engelleyen herkesten.
Nefret ediyor ve küfürler savuruyordu.
Gerçi neye yarıyordu ki bu?
Yine de hala uzaktan sevdiğini izliyordu.

_______________________________

Gecenin bu vakti neden bölüm attığımı bende bilmiyorum. Kısa ama aman olsun diyorum. Zaten finalde yakın. Neyse sizi seviyorum. Kısa hikaye yayınlayacağım yakında umarım ona da gelir beğenirsiniz.

~Tıpatıp~ •bxb•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin