21

10.6K 1.1K 1.1K
                                    

Niyeyse bu bölüm çok tuhaf geldi.

"Çok yakışıklı!"

"Onu gördünüz mü?"

Tüm koridorda fısıldaşmalar sürerken anlamazca etrafa bakarak geziyordum. Sabahtan beri kızlar bir konudan bahsediyorlardı, biz ise bihaber geziyorduk ortalıkta. Okula yeni biri mi gelmişti anlayamamıştım.

Felix yavaş yavaş yürüyerek yanımıza geldiğinde koluna girmiş ve şaşkınca konuşmuştum. Neden buraya gelmişti ki?

"Felix, dinlenme gerekmiyor mu? Dün gece hani hareketli bir şeyler yapmışsın yanımdan gidince. Ayrıca doğru düzgün yürüyemiyorsun bile."

Cümlenin sonuna doğru kıkırdadığımda Felix koluma vurmuştu. Hemencecik kızarmıştı. Daha çok gülmüştüm.

"Bu dersi zaten çok nadir alacağız. Girmezsem notlarım etkilenecek."

Kafamı sallamıştım ve beraber sınıfa ilerlemiştik. Herkes sınıf kapısına toplaşmıştı. Cidden, bu iki oluyordu, ne vardı bu kadar önemli?

"YAH JİSUUNG!"

Ryujin'in sesiyle ona dönmüştüm. Nefes nefese yanımıza gelmiş ve soluklanmaya başlamıştı.

"Kesin bu salaklar bilmiyordur diye dedikodu vermeye geldim. Bilmem hangi ülkenin prensi buraya gelmiş. Nezaket ve terbiye dersi için konuk olacakmış. Sınıfta zaten."

O hızlıca konuştuğunda biz de şaşkınca birbirimize bakmıştık. Prensti demek, sabahtan beri bunu konuşuyorlardı.

"Hadi girelim."

Seungmin'in sözüyle içeri girmiştik. Dersi olmayanlar bize kıskançlık ile bakıyordu. Biz yerimize oturduğumuzda baş köşede duran, ilk defa gördüğüm yüz gözlerini bize çevirmiş ardından gülümseyerek bu tarafa gelmişti.

"İyi günler, ben Matt Sky (uydurdum). Bu derste size eşlik edeceğim."

Adam İngilizce konuştuğunda stresle gülümsemiştim. O da bana gülümsüyordu. Sıçacağımı hissederken Felix bizim adımıza konuşmuş ve olayı toparlamıştı. Vazgeçtim, Felix iyi ki gelmişti.

"Ah, evet onun adına teşekkürler."

Konuştuklarını biraz anlıyordum ama konu konuşmaya gelince olmuyordu. Felix'in konuşmasıyla ona dönmüştüm.

"Ne dedi?"

"Çok güzel olduğunu."

Ben kızarırken birden yanıma birisi resmen atlamıştı.

"Kimmiş güzel olan?"

Minho'nun sesiyle göz devirmiş ve ona dönmüştüm.

"Ben. Kim olacak. Prens beni çok beğenmiş de."

"Gitsin az ötede beğensin."

O gözlerini prense çevirirken ben de sırıtarak ona bakıyordum. O hala MinMin'di.

"Minho, neden bahsediyorsun. Sonuçta bekar bir erkeğim."

"Bana verdiğin sözü hatırlıyor musun, evlenecek birisini bulamazsak birbirimizle evlenecektik. Sırf hayatını karartmak için bunu yapabilirim."

O gayet sakince söylediğinde gözlerine bakıp anlının ortasına bir fiske atmıştım.

"Çok boşsun biliyor musun?"

"Çok hoşsun biliyor musun?"

Beni kendine çekip sırıtarak saçlarımı karıştırdığında onu ittirmeye çalışmıştım. Resmen boğuyordu beni.

fight me mate (minsung)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin