"Neden gidiyorsun? Çok mu önemli, bugünü seninle geçirmek için planlamıştım."
"Sevgilim...lütfen."
Bugün senelerdir görüşmediğim arkadaşım Jisung beni görmeye geliyordu. Evet, adaştık. Seneler önce ayrıldıktan sonra sadece birkaç kez görüşebilmiştik. Dün ise beni aramış, Seoul'e geldiğini söylemişti. Onunla gideceğimi Minho'ya söylediğimde ise Minho bana tavır yapmaya başlamıştı. Kıskanıyor.
"Ben ne olacağım? Haftalardır okuldan çıkmadık ve sıkılıyorum. İyi, ben yine gideyim siz gezin."
Minho somurtarak söylediğinde gülerek dudaklarına bir öpücük koymuştum. Onu öptüğümde gülümsemesini saklamaya çalışmıştı.
"Gülümsemek istiyorsan gülümse! Neden sen de benimle gelmiyorsun, hem Jisung'la da tanışırsın."
"Onun da mı adı Jisung? İkiniz birleşince dünyaya kaosu saldığınızdan eminim."
Ona vurduğumda gülümseyerek elini belime yerleştirmiş ve beni kendine çekmişti.
"Gidelim hadi."
♥♥♥
"Hyung!"
Jisung koşarak gelip bana sarılmıştı. Gülerek ben de ona sarılmıştım.
"Yuh! Jisung, sesine ne oldu?"
"Herkes aynısını söylüyor, kalın değil mi?"
İkimiz de gülerken yanımdaki Minho ona dik dik bakıyordu.
"Merhaba, ben Jisung'un arkadaşı..Jisung. Siz de mi arkadaşısınız?"
"Sevgilisiyim."
Jisung şaşkınca bakarken ben de gülümsemiştim. Ortam çok garipti.
"Neden oturmuyoruz? Hadi şuraya geçelim."
Beraber bir masaya geçmiştik. Hepimiz siparişlerimizi vermiştik.
"Aslında hyung..sevgili yapacağını düşünmüyordum. Yani bana ona herşeyden daha çok değer verdiğini söylemiştin."
Minho kaşlarını çatarak bize bakarken gülmemek için kendimi tutmuştum. Jisung sevgilimin Minho olduğunu bilmiyordu, Minho ise Jisung'un ondan bahsettiğini.
"Öyle zaten, hala en çok ona değer veriyorum."
"O zaman neden siz sevgilisiniz hyung?"
Minho sinirle beni kendine çekmiş ve bana bakmaya başlamıştı.
"Kimden bahsediyorsunuz?"
"Lee Min Ho'dan. Üzgünüm hyung, Jisung hyung için çok değerliydi o. Başkasıyla çıkması beni çok şaşırttı."
Minho Jisung'u dinleyince ilk şaşkınca ona bakmış ardından gülümsemişti.
"Öyle mi? Minho değerli miydi?"
"Malezya'da sürekli ondan bahsedip durdu. Hyung'un en değer verdiği olduğu için kıskanıyorum onu."
Ben dayanamayıp kıkırdarken Minho da gülmüştü.
"Şey, Lee Min Ho benim galiba."
"Hı?"
Jisung anlamazca bakarken gülümseyerek yanaklarını sıkmıştım. Minho ellerimi çekmeye çalışırken inatla daha çok sıkmıştım.
"O Minho zaten bu yanımdaki sevgilim Jisung~ Ya sen ne yaptın? O Çinli çocuk ne oldu?"
Sevdiğinden bahsettiğimde Jisung'un gözleri parlamıştı.
"Hyung, Chenle'ya çıkma teklif ettim! O da kabul etti!"
Heyecanlı sesiyle söyledikten sonra beşlik çakmıştık.
"Sevgilin var yani?"
Minho sorduğunda göz devirmiş ve gülmüştüm. Cidden, bu kadar kıskanacak ne vardı?
"Evet, hemde dünyadaki en güzel sevgiliye sahibim."
Minho beni kendine çekmiş ve göğsüne yaslamıştı, gülümseyerek ona sarılmıştım.
"Hiç boşuna kelimelerini sarf etme çocuk. En güzel sevgili bana ait."
son 3
he is pretty (hyunin)'in ilk bölümü güzel miydi?
eğer bugün yazabilirsem diğer bölümü de atacağım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
fight me mate (minsung)
FanfictionPhoenix High Academy'e kabul edilen birinci sınıflar üst sınıfların acımasız şakalarına maruz kalır. Küçüklerin de büyüklerden intikam almasıyla başlayan yarış sizce o kadar kolay mı bitecek? minsung, changlix, hyunin Başlangıç Tarihi: 15.07.2019 Bi...