Yatağımda oturmuştum. Mickey'in Yeri' ni bulabilecektim ve bu Mert denen çocuk sayesinde olacaktı. Okul çıkışında yaptığımız konuşmayı hatırlamıştım
" Neden orayı arıyorsun?" diye sormuştu. Ben ise
" Sanane. Sen sadece beni oraya götür. Daha sonrası seni hiç ilgilendirmez. Tamam mı?" demiştim.
" Ama seni oraya götürmem için bir neden lazım. Oraya herkes giremez."
" Nasıl yani ?"
" Yanisi şu Mickey herkesle konuşmaz. Ama nedenini söylersen neden olmasın."
" Nedeni ölen arkadaşım. Bence bu yeterli olmalı. Sonuçta birinin ölümünden bahsediyoruz." Kafasını öne eğdi. Üzülmüş gibiydi.
" Tamam öyleyse. Aslında onu hiç görmedim. Sadece yerini ve nasıl biri olduğunu biliyorum."
" Tamam sadece yerini bilmen yeterli. Beni bugün oraya götür. "
" Peki gece 1 uygun mu?"
" Hayır çok geç. " Aslında geç gitmek daha uygundu. Ailem uyurken gidebilirdim. Böylece Defne' ye verdiğim sözü tutardım.
" Orası sadece geceleri açık . Sen bilirsin ." deyip oturduğumuz banktan ayağa kalktı. Kolunu tutarak
" Tamam saat 1 de okulda ol." diyerek eve gelmiştim. Şu anda saat gece 10:30 du. Birazdan annemler de uyurdu. Ayağa kalktım. Siyah bir çanta alıp içine işe yarayacak bir şeyler koydum. Kapıyı açıp. Mutfağa doğru ilerledim. Görünürde kimse yoktu. Herkes yatmış olmalıydı. Mutfak çekmecesinden bir bıçak aldım.
2 saat sonra
Kapşonlu üstümü giydim. Yatağın üzerinde ki bıçağı pantolonumun yan cebine yerleştirdim. Zaten küçük bir şeydi. Açılır kapanır bıçaklardandı.
Saat 1 e yarım saat kalmıştı. Odamdan çıkıp çıkış kapısına ilerledim. Sessizce kapıyı açıp dışarı çıktım. Kaldırımda yürümeye başladım. 5 dakika geç de olsa okula varmıştım. Mert banklardan birine oturmuş telefonuyla bir şeyler yapıyordu. Yanına gittim. Beni fark edince başını kaldırdı." Sonunda geldin. Ben de geri dönecektim."
" Tamam geldik işte. Hadi gidelim." dedim. Ona niye güveniyordum ki. Belki de yalan söylüyordu. Bunu bilemezdim. Ama Defne için bunu yapacaktım. Sonunda ne olursa olsun. Ayağa kalktı. Birlikte okuldan çıktık. Okulun biraz ilerisinde bir arabaya doğru ilerledik.
" Senin ehliyetin var mı?" dedim. Güldü.
" Ben 20 yaşındayım." dedi
" Nasıl yani normalde 18 yaşında olmalıydın." dedim
" Sınıfta kaldım. Sorgun bitti mi?"
" Bir dakika bu okul sadece başarılı öğrencileri alıyor. Sen nasıl girebildin."
" Paranın çözemeyeceği şey yoktur. Anladın mı? Hadi arabaya bin." Arabaya bindim. Yaklaşık 40 dakika sonra ormanlık bir alanda durduk. Şüphelenmeye başlamıştım.
" Buraya niye geldik."
" Göreceksin." Arabadan indik. Ormanın içinde dolaşırken bir ağacın üstüne kırmızı bir boyayla M yazılmıştı. Ağacın önünde durduk. Mert burada olması lazım gibi bir şeyler söylüyordu. Burada ne olcaktı ki. Biraz zaman geçti. Sonunda ağacın birkaç adım ilerisinde durdu Mert. Elini toprağa sürdü. Bana gelmemi işaret etti. Yanına gittim. Toprağı kazıdı eliyle. Birden demir bir parça göründü. Biraz daha kazınca bir kapak olduğunu anladım. Mert cebinden bir bıçak çıkardı. Ucunu demir parçanın altına koyup kapağı kaldırdı. Önümde uzun bir merdiven belirdi. Mert bana baktı
" Ne duruyorsun orada. Yoksa korktun mu? "
" Şeyy hayır sadece.. Neyse boşver ben giriyorum." dedim. Merdivenin basamaklarına basıp aşağı doğru inmeye başladım. Mert hemen arkamdan ilerliyordu. Gelirken kapağı kapatmıştı. Az olan ay ışığının ışığı da kaybolmuştu. Zifiri karanlıkta ilerliyorduk. Sonunda merdivenler bittiğinde önümde bir kapı farkettim. Mert yanıma geldi.
" Neyi bekliyorsun?" Kapıyı yavaşça ittim. Kapının açılmasıyla beraber neye uğradığımı şaşırdım. Karşımda iki adam bize doğru silahlarını kaldırmıştı. Mert
" Tamam sakin olun. " dedi. Uzun ve kel olan adam
" Burada ne işiniz var, burayı nasıl buldunuz? " dedi. Mert adama doğru yaklaştı. Adam tetikteydi. Diğer adam ise silahını bana doğrultmuştu. Mert yanına gittiği adamın kulağına bir şeyler fısıladadı. Adam kafasını sallayarak
" Peki girin içeri. Şu an müsait." dedi. Ne dedikleri hakkında hiçbir fikrim yoktu. Mert diğer kapıyı açarak içeri gitti. Onun arkasından ilerliyordum. Önümüze bir merdiven çıktı. Merdivenlerden yukarı çıktık. Merdivenlerin sonuna geldiğimizde bir sandalyede oturmuş ve arkası dönük bir adam gördük. Adam siyahiydi. Adam bize bakmadan konuşmaya başladı.
" Ne istiyorsunuz."
" Seninle konuşmak isteyen biri var ." dedi Mert. Adam bize doğru döndü. Gözünün aşağısında koca bir kesik izi vardı. Bana doğru döndü.
" Evet, ne istiyorsun."
" Ben yalnız konuşmak istiyorum."
" Demek yalnız konuşmak istiyorsun ama önce bir şeyden emin olmalız."
" Neyden emin olacaksınız. " dedim.
" Buraya gel." dedi. Yanına gittim. Bana
" Eğil " dedi. Eğildim ve o anda boynuma bir cihaz sapladı. Başım dönmeye başladı. Buraya gelmekle hata mı yapmıştım.
" Sen ne yaptın ." dedim.
" Sadece emin olmak istedim." Yere düştüm her şey dönüyordu. Arada sesler duyuyordum
" Seni gerizekalı ne yaptın?"
" Bekle...."
İyi okumalar 😊😊😊. düşüncelerinizi bekliyorum!!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAPAN
Mistero / ThrillerKAPAN...... Sırlarla doluydu taşıyamayacak kadar. Oysaki sırların özelliği buydu; onları sonsuza dek taşımak zorundaydınız, Bedeli ne olursa olsun.... ****** Hayatımız yalanlar üzerine kurulmuştu. Biz sadece bir oyuncaktık. Onların sadık oyuncaklar...