5-BKN

677 39 11
                                        

                       ''Ölümün iyi yanı tekrar ölmek zorunda kalmamandır.''

Gördüğü notun şokundaydı fakat bunu hala birilerine söylemek istemiyordu. Notu ceketinin cebine koydu. Dosya önünde açık duruyordu ve günlükte masanın üstündeydi. İkisini de topladı, dosya masasının üstünde kalmaya devam etti fakat günlük çekmecedeki yerini aldı. Gökhan çekmeceyi kilitledi. Sanki böyle yaparak katili bir yerde tuttuğunu düşünüyor ve güvende hissediyordu. Sorun şu ki o sadece bir günlüktü. Kapı tıklandı ve Eylül kafasını uzattı:

-Otopsiye geldi fakat yoktun, dedikten sonra içeri girip kapıyı kapattı.

-İşim erken bitti.

Eylül bu sırada Gökhan’ın masasının diğer yanında kalan koltuğa yerleşmişti:

-Günlük nerede?

-Neden soruyorsun? Üzerinde bir şeyini mi unuttun?

-Anlamadım?

 Gökhan bir an nottan bahsedecek gibi oldu fakat sonra vazgeçti:

-Hiç, dedikten sonra ayaklandı.

-Yapacak çok şey var.

-Evet öyle, Gökhan.

 Dosyayı koltukaltına aldıktan sonra birlikte dışarı çıktılar. Gökhan Eylül’ün arkasından çıktı, kapının kulpu daha elindeydi ki karşısındakini görünce onu bile bırakmadı. Bir süre şaşkınlıktan sonra uzun zamandır görmediği arkadaşına sarıldı:

-Uzun aradan sonra geri döndüm.

-Hoş geldin Cengiz. Yeniden aramıza hoş geldin.

Bu kucaklaşma uzun sürmüştü. Çünkü iki dostta kötü şeylerin ve özlemin etkisindeydi. Daha sonra uzun süredir beraber girmedikleri toplantı odasına girdi iki eski dost. Gökhan taptaze olan bu olayı Cengiz’e anlattı. Cengiz kalbinin derinliklerine attığı kin tohumunun yeşermeye başladığını dinledikçe anladı. Bir sürü teori ürettiler. İkisi d iki saatin sonunda boşuna kafa yorduklarını anladılar çünkü kati ortaya çıkmıştı. Aceleyle ikisi de toparlandı ve verilen adrese doğru yola çıktılar. Cengiz dişlerini sinirden o kadar çok sıkmıştı ki çenesi ağrımaya başladı. Gökhan çok soğukkanlıydı. Dostu ona baktı ve bu duruma şaşırdı. Değişmiş, diye geçirdi aklından. Halbuki Gökhan’ın içinde fırtınalar kopuyor, o fırtınanın etkisiyle sular kaya gibi kalbine sertçe yumruk atıyordu. Onlar vurdukça Gökhan’ın kalbi daha sert çarpıyordu. İçinde barındırdığı her şeyi bölüyordu. Adrese geldiklerinde kapının aralık olduğunu gördüler. Yavaşça eve yaklaşıp silahlarına sarıldılar. Önden Gökhan gitti. Koltuk kapıya arkası dönük biçimdeydi. Orada oturan biri vardı. Gökhan ve Cengiz yavaşça yaklaştılar. Koltukta oturan adam:

-Sanırım hazırım, dedi yaşlıca çıkan sesiyle.

İki dost şaşıracak baktı birbirine. Bu bir şaka mıydı?

-Ne yani bunca insanı öldürüp de o totem direğini oluşturan katil sen misin?

-Evet, genç dostum.

Adama doğru daha çok yaklaştılar ve adamın yüzü görüş açılarına girdi. Gökhan sadece:

-Neden? Diyebildi.

Adam:

-Karım… dedi. Cümlenin devamı gelmeyince Cengiz bağırarak:

-Bunca vahşet neden? Dedi.

-Bu ailenin en büyüğü yani öldürdüğüm ilk kişisi karıma tecavüz etti, dedi sigaranın eskittiği sesiyle.

-Tek bir kişinin suçunu başkalarına mı yığdın?

-Onlarında kanında var, dedi ve gözleri dönmüş aç bir hayvanmışçasına Cengiz’e döndü. Cengiz ona vurmamak için kendini zor tutuyordu. Tam silahını kafasına indirecekken içeri diğer polis memurları girdi. Adamı tutuklayıp, sorguya çekme görevlerini de onlara bıraktı iki dost ve evden dışarı çıktı. Cengiz:

-Bu adam seri katil mi yani? Dedi parmağıyla kapıdan içerisini göstererek.

-Öyleymiş.

-Yaşlı pezevenk deyiverdi Cengiz, çok küfreden biri değildi ama sinirlendiğinde ağzından çıkanı duymazdı kulağı.

Arabaya bindiler. Gökhan rahatlamıştı bir nevi. Çünkü gizli ve kendisine ya da etrafındakilere zarar vermek isteyen bir katil yoktu. Henüz. Notlarında şaka olduğuna inandırmak istedi kendini. Dirseğini açık araba camının üzerine yerleştirdi ve kafasını ovdu. Diğer eliyle arabayı kullanmaya devam ederken düşünceleriyle savaşmaya başladı. Cengiz dalgınlığını görüp:

-Ne yapıyorsun? Diye sordu.

-Düşünüyorum.

-Bu seni öldürür.

Hafif tebessüm etti ikisi de. Bu doğruydu düşünmek her zaman öldürür. Düşünceler katildi kimi zaman. Merkeze vardıklarında Gökhan odasına gitti. Cengiz ise yeni gelenlerle tanışma faslına girmişti. Gün boyunca aylaklık etti ikisi de çünkü bu büyük olayın sorumlusu yakalandığından beri yeni bir vaka haberi gelmemişti. Erken çıktı ikisi de. Gökhan evine vardığında huzurlu bir oh çekti. Camın önündeki kanepeye yerleşip sehpa üzerinde duran kitabını okumaya başladı. Birkaç sayfa geçtikten sonra fosforlu kalemle üstü çizilmiş bir cümle dikkatini çekti çünkü bunu kendisi yapmamıştı:

‘’ Belki de hiç ummadığın bir anda karşısına dikilip ben  buyum diyeceğim. Ben bir hayvanım, senin olduğun gibi ama senden daha vahşi. Elimde bir bıçak olacak o zaman. Üzeri kan kaplı. Ellerime de bulaşmış olacak o kan ve suratıma ve gömleğime… Sen dehşetle açmışken gözlerini seni seven o kadının kalbini çıkaracağım sağ cebimden. Artık senin dedikten sonra pis pis güleceğim karşında. Sevdiğin kadının kalbi senin elinde olacak. Sabırsızlıkla   bekliyorum…’’ 

Bir Katilin Notları 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin