merhaba, bu benim ilk yayınım.

1.1K 115 101
                                    

•••

•••

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


•••

içimdeki körpe isteğe, varolmasını istemediğim bir duyguya yeniliyordum yunho'nun gözlerine bakarken.
o ki, beni en yakın arkadaştan daha öte biri olarak göremiyordu, ben ise her gece onunla aynı evde soluk almaya çalışıyordum.

yıllardır.

yunho'yla liseden beri tanışıyorduk ve onu ilk gördüğüm andan itibaren beni büyüleyen birinin varlığını yakınımda istedim. onu her zaman yanımda istiyordum, onunla yemek yemek, onunla uyumak, onunla konuşmak, onu öpmek ve daha nicesini istiyordum.

ama o radyo programlarına çıkıyor, derin sesiyle kızları etkiliyor ve gece yorgun argın eve gelip "güzel dostum bana bitki çayı yapar mısın?" diyordu.

onunla ilk tanışmamız şu şekildeydi; o naklini onların sınıfa aldırmıştı. onun sırasının yanına oturmuştum ve ellerime bakarak "bir erkeğin elleri nasıl bu kadar küçük olabilir?" demişti.

o haliyle bile çok güzeldi, aptal ben ise her gece onun ellerini düşündüm. sesini duymak istiyordum ama bunu yapamayacak kadar utangaçtım.
bana ilk adımı atan hep o oldu, yunho evden getirdiği yemekleri benimle paylaşırdı. çevresinde çok arkadaşı vardı ama o beni seçerdi. bu bile mutlu olmama sebepti.

ama kötü huyları da vardı, beni ağlatan nice huyları...
onunla film izleme günümüz olurdu, ya da kitap okuma günümüz. lisede her hafta bunu yapıyorduk, ya ben onlarda kalıyordum ya da o bizde. filmlerde en erken ağlayan kişi ben olurdum, o hep en çabuk sıkılan kişiydi.

sessiz kalmayı sevmezdi, konuşmak isterdi. o derin ve hırıltılı sesiyle içimde bir şölen yaratıyordu. bilinmezliğe doğru gidiyordum onu dinlerken, belki de hissederdi içimdekileri birden susardı.
"çok mu konuştum?" diye sorardı. sonra başımı sallardım ve ellerimi tutarak filmimize ya da kitabımıza devam ederdik.

her şeyi onunla yapmayı seviyordum, çünkü yanımda o vardı ve ben onunla mutlu olmasını biliyordum.

jeong yunho lisedeyken her şeyde iyiydi, boyu upuzundu basketbol oynardı. sesi güzeldi şiir yarışmalarına girer boy gösterirdi. dersleri iyiydi özel ders verirdi.
onunla hep bu özel ders mevzusunda tartışıyordum, beni sayısız kere ekmişti, birçok güzel kıza ders vermişti. onunla konuşurken de hiçbir şey olmamış gibi geçiştiriyordu.

sinirlenmemin sebebini o zamanlar tam olarak anlayamıyordum, sonrasında anladım ki ona körkütük aşık olmuşum.

eh işte, benim için yegâne bir varlıktı o.
defne ağacım, begonvilimdi.

liseden mezun olduktan sonra aynı evde kalmaya başladık, ben sınavda istediğim yeri kazanamamıştım bu yüzden yeniden hazırlanıyordum. o ise bir radyo programında kitap eleştirmenliği yapıyordu.
hayran kitlesi giderek çoğalıyordu ve bu içimde çok ürkütücü bir korkuya sebep oluyordu.

jeong yunho lisede kitap okurken hemen sıkılan biriydi ve ben aylarca ona, bacaklarına yatarak kitap okudum.
o ise ilk yayınında benden bahsetti.

"her yönüyle olağanüstü olan bir dostum var, beni kitaplara ve sözlü sanata iten biri. ve ben ona her şeyimi borçluyum."

bu onun ilk yayınıydı ve yayında eleştirdiği kitap, en sevdiğim kitap olan letters to milena'ydı.

jeong yunho

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

jeong yunho

kim hongjoong

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

kim hongjoong

arkadaşlar samimiyetle söylüyorum ateez stanlemiyorsanız çok şey kaybediyorsunuz. lütfen şans verin onlara.

ve bu arada kurgu hoşunuza gitti mi?
dilerseniz bölümleri sıklıkla güncelleyebilirim.

sen güzide bir ahvaldin || hohong Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin