♪♪♪
♪♪♪
nefesiyle ruhuma yıllardır üfleyen bu ihtiyarın saçlarını okşamaya başladım. beyazlayan saçları yer yer dökülmüştü, alnı biraz da olsa kırışmış, ellerinin üzeri bir haritaya benzer şekilde büzülmüştü.
yakın gözlüklerine bakıp bana gülümsedi.
"kocadık artık sevgilim." elindeki kitabı kanepenin üzerine koyarak bana döndü ve beyazlayan kirpiklerime baktı.bu zaman birbirini seven iki insanın arasından bile göz açıp kapamayacağı kadar hızlı geçiyordu. kendimi bildim bileli onun yanındaydım. benim için milat onunla başlıyordu. geçirdiğimiz onca yıl hiçbir şekilde sırtımızı kamburlaştırmamıştı. birbirimizi bir kere bile kırmamıştık, zaman bizi kıskanıyordu bu yüzden saçlarımıza bir iki ak düşmüştü sadece.
yılların getirdiği yorgunlukla sesi titremeye başlamış yunho ellerimden tutarak konuşmaya başladı. eskiye nazaran daha yavaş ve dikkatli konuşuyordu.
"neredeyse kırk yıl geçti hongjoong. nasıl oldu da hâlâ melek gibi görünen görünüşünden ödün vermedin."
hiçbir şey söylemedim yaşlılığın getirdiği ağırlık ağzımı daha da kapatıyordu ama yüreğim hâlâ gençliğimdeki gibiydi.
yunho'nun kelimeleri yıllar önceki gibi nazikçe çıkıyordu ağzından tek fark bazı cümleleri beraberinde getiremiyor oluşuydu."bir, bir şey söyleyecektim ama unuttum. ah tanrım sanırım bunamaya başladım."
"ne bunaması?!" deyip çıkıştım ona.
"hâlâ çok yakışıklısın, sağlıklısın ve dünyayı görebiliyorsun."yunho birazcık titreyen elleriyle yanaklarıma dökündü. nasıl da hâlâ çocuklar gibi heyecanlanıyordum...
bunun tanrının lügatındaki karşılığı nedir bilemedim."benim dünyam bu evin dışında değil." deyip gözlerimin içine baktı. ama sıradan bir bakış değildi bu, bakışının derinliği kan akışımı bile etkileyebilirdi.
"benim dünyam da bu beden dışında değil ihtiyar yunho."
bakışlarım onun bedenindeydi ve onun yüzünde sadece bir tebessüm vardı. hâlâ utanınca yanakları kızarıyordu, yaşının verdiği hiçbir kötü getirisi yoktu. hala çok fit ve karizmatikti. hâlâ dünyalar güzeliydi ve vücudunda taşıdığı her parçayı ilahlaştırıyordu.
kırk yıl boyunca hayatımızda önemli değişiklikler yaptık, ben bir çiçekçi dükkanı açtım. yunho ise radyoya çıkmaya devam etti. şehirden uzaktık, sağlıklı beslenmeye çalışıyorduk. bisiklet sürüyorduk, bitkilerimize bakıyor kitap okuyorduk. bazı özel anlarımız oluyordu sabaha kadar sevişiyorduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sen güzide bir ahvaldin || hohong
Fanfictionkim hongjoong'un en yakın arkadaşı bir kitap yorumlayıcısıydı, kim hongjoong ise her gece radyoyu açıp en yakın arkadaşını ağlayarak dinlerdi. [bitti]