Yaşam kaynağım öldü...

492 16 5
                                    

          Yemeği bitirdik. Ben ve Lisa tabakları toplayıp mutfağa ilerledik. Mutfağa girince Lisa bana Jimin ile ilgili sorular sormaya başladı.

"Jimin nasıl birisiydi?"

"Beni aldatmasaydı gerçekten çok temiz kalpli ve insanları üzmemek için elinden geleni yapan bir insan. Beni aldattı diye sana kötü şeyler söyleyemem."

"Sence bana bakar mı?"

"Sen bakılmayacak bir kız mısın ya?"

"Yaaaa yerim seni."

Kollarını açıp bana doğru geldi. Ben de kollarımı açtım ve sarıldım. Cidden çok iyi kalpli arkadaşlarım vardı.

"Hadi işten kaytarmak yok bulaşıklar yıkanacak."

"Tamam be iki dakika sarılıyorduk şurda."

"O zaman bütün bulaşıkları maknae olarak sen yıkıyorsun kaçtım ben."

"Ya hayır yok öyle yağma gel buraya!"

Koşturarak mutfaktan çıktım ve unnielerimin yanlarına oturdum.

Lisa yaklaşık 5 dakika sonra gelince bana ters ters baktı. Ben de kaçmak amaçlı yatacağımı söyledim.

"Ben yatıyorum hadi size iyi geceler."

"Hayır daha parti vereceğiz."~Jennie unnie

"Aaaa istemem ben de yatıyorum."~ Jisoo unnie

"İyi biz seninle verelim partiyi o zaman Lisa."~Jennie unnie

"Ay ben de çok yorgunum uyumak istiyorum."~Lisa

"İyi be ben de yatayayım o zaman."~Jennie unnie

Hepimiz ayaklanıp odalarımıza dağıldık. Ben de direk uyudum çünkü bugün acayip bir şekilde yoruldum.

Gece yarısı 04:00

Birden telefonum çaldı ve beni uykumdan alıkoydu. Gözlerimi araladım ve telefonumu yan komidinden aldım. Arayan kişi Jimin'di. Bu saatte neden arıyordu ki?

-Alo efendim Jimin

-Rose ben çok kötüyüm lütfen yanıma gelir misin

Gidip gitmemek arasında çok kaldım ama sesinden belli olduğu üzere ağlıyordu. Ben de gitmeye karar verdim.

-Bana konum gönderebilir misin

-Bizim gittiğimiz parktayım

-Tamam geliyorum.

Hemen üzerime bugünkü giydiklerimi tekrar giydim ve Jisoo unnienin odasına girdim. Sessiz olmaya çalışıyordum çünkü eğer uyanırlarsa bana bin ton soru sorarlar. Masasının üstünden arabanın anahtarlarını aldım ve kapıyı sessiz bir şekilde kapattım. Allah'tan ehliyetim vardı.

Hemen arabaya bindim ve ilerlemeye başladım.

5 dakika geçtiğinde

Parka gelmiştim. Banka oturan birisini gördüm ve yanına ilerlemeye başladım. Yanına gidince o kişiye seslendim.

"Jimin sen misin?"

"Evet benim."

Ayağa kalktı ve bana doğru yaklaştı. Belimde iki çift kol hissettim. Kafasını boynuma gömdü. Omzum ıslanmaya başlamıştı. Ağlamaya başladı. Onu bu kadar ağlarken hiç görmemiştim. Ben de ona sarıldım. Ona destek çıkmak istiyordum.

"Neyin var Jimin. Ne oldu?"

"Rose hayatım mahvoldu. Hayatımın yaşam kaynağı öldü. Beni her şeyden çok seven kişi öldü Rose. Yaşamak istemiyorum."

"Kim öldü Jimin anlat."

"Annem öldü Rose, annem öldü. Gitmeme izin vermiyorlar. Yarın come back yapacağımız için gidemiyorum. Şirketle konuştum ama kılını bile kıpırdatmadı. Gidemiyorum Rose. Mezarına bile gidemiyorum."

"Çok üzgünün ne diyeceğimi bilemiyorum."

"Böyle kalabilir miyiz?"

"Tabi ki."

Yan tarafımızdan gelen alkış sesiyle kafamızı o tarafa doğru çevirdik. Karanlıktan yüzü belli olmuyordu ama konuşmaya başlayınca onu tanıdım. Bu Jungkook'tu.

"Bravo. Çok güzel devam ediyorsunuz. Böyle devam. Tam gaz!"~Jungkook

"Ne dediğini sanıyorsun sen!"~Rose

"Diyorum ki benim seni sevdiğimi bildiğin halde gidip bu adama sarılıyorsun!"~Jungkook

"Haddini bil de konuş maknae!"~Jimin

"Yanlış yerden anlıyorsun Jungkook. Ben Jimin'e o amaçla sarılmıyorum."~Rose

"Ne amaçla sarıldığın beni artık hiç ilgilendirmiyor Rose!"

Beni öldürüp üzerime toprağı atmıştı ve çekip gitmişti. Arkasından gözlerim dolu bakıyordum. Benim onu ne kadar sevdiğimi bilmiyordu. Onun için neler yapabileceğimi bilmiyordu.

"Jungkook seni mi seviyor?"

"Evet."

"Peki sen?"

"Bilmiyorum. Aklım çok karışık ama bu olaylardan sonra hayatıma kimseyi almayı düşünmüyorum. Senin yüzünden kapıları kapattım ve birisine güvenip tekrar açabileceğimi de hiç sanmıyorum. Sadece kendime zaman tanıyorum."

"Anladım. Neyse geldiğin için teşekkür ederim. İstersen beraber dönelim?"

"Hayır araba ile geldim. Yine de teşekkürler. Kendini üzme. Yarınki come backa gelmeye çalışıcam."

"Gelirsen ve gelirseniz çok mutlu oluruz."

"Kızlara söylemem lazım. Neyse iyi geceler."

"İyi geceler."

Arabaya yol alırken göz yaşlarımı serbest bıraktım. Arabanın kilidini açtım ve şöför koltuğuna oturdum. Arabayı çalıştırıp ilerlemeye başladım.

Eve vardığımda arabayı kilitleyip indim ve evin kapısını açtım. Odama doğru yol alıyordum ki mutfaktan dolap açılıp kapanma sesleri geldi. Çantamı asıp içeriye ilerledim. Oradan bir tane cam vazo aldım ve mutfağa yürümeye başladım. Bir yandan korkuyor bir yandan da yürüyordum. Kapıyı açtım. O kişinin bana bakmasını sağladım.

Yeni bölüm yarın geliyor...

Vote ve yorum atmayı unutmayın...

Sahipsiz Kalp~Rosekook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin