Gitmem Gerek.

268 12 3
                                    

Rose:

"Rose sana bir ipucu vericem. Ama lütfen artık benim isteğimi yerine getir."

"Bu yük cidden çok ağır lütfen benden böyle bir şey isteme.."

"Benim katilim Avustralya'da. Git ve onu bul. Sonra da hesap sor."

"O kadar cesaretli birisi değilim."

"Benim ölümümü bulmak istemiyor musun Rose?"

"Tabi ki bulmak istiyorum. Ama korkuyorum. Bu gücün altında ezilmekten korkuyorum.."

"Ezilmezsin."

Ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. Bu adamı bulmam gerekiyor. Ama o gücü kendimde bulamıyordum. Aynı 5 seneki yaşadığım hayal kırıklığını tekrar yaşamak istemiyordum. Sonucunu hiç değişmeyeceğini bildiğim halde tekrar denemeye karar verdim. Umarım bu sefer cevabı değişir...

"Tamam yapıcam."

"Biliyordum. Pes etmeyeceğini biliyordum. İyiki benim kardeşimsin."

Bana sarılınca içimdeki bir şeylerin koptuğunu hissettim. Gözümden bir damla firar etti. Sonra birden yok oldu. Ben ise daha çok ağlamaya başladım. Artık gücüm kalmamıştı.

"Rose aç gözlerini güzelim hadi!"~Jisoo unnie

Gözlerimi araladım ve yüzlerine baktım. Neredeydim ben?

"Bu-burası neresi?"

"Hastanedeyiz kuzum. Bayıldın biz de seni hastaneye getirdik."~Jennie unnie

Gücümün tükendiğini biliyordum. Ama güçlü durmam lazımdı. Bunu ablam için ve kardeşlerim için yapmam lazımdı.

"Jungkook nerede?"

"Dışarıda seni bekliyor."~Lisa

Ayağa kalkmaya çalıştım ama Jisoo unnie izin vermedi. Kapıya ilerledi ve erkeklere seslendi. Jungkook içeriye girdiğinde gözleri kıpkırmızı olmuştu. Benim için ağlamıştı. Koşarak yanıma geldi ve sarıldı. Sımsıkı...

"Çok korktum. Senin için çok korktum."

"Korkma. İyiyim." Elimle yanağından akan yaşını sildim. Bu hali beni mahvediyordu.

Ben de ağlamaya başlamıştım. Ama korktuğum için değil. Hala rüyanın etkisindeydim ve kendime gelememiştim. Sanırım bu rüyalar ben bu işi halledene kadar devam edecekti. Biran önce bu işi halletmem lazımdı.

Kızlar bana şaşkınca bakıyordu. Jisoo unnie "ne oldu Rose iyi misin" diye telaşlandı. Kafamı iyiyim anlamında salladım ama berbat bir durumdaydım. Ellerimle yanaklarımı silip gülümsemeye başladım.

Eğer bu konuyu burada söylemezsem bir daha açamazdım.

"Benim sizinle konuşmam gereken bir konu var."

"Anlat dinliyoruz Rose."~Lisa

"Abl-ablam. Yine onu gördüm. Ve benim Avusturalya'ya gitmemi söylüyor. Katilinin orada olduğunu ve onu bulup hesap sormamı söyleyip duruyor. Eğer ben bunu yapmazsam ablam her zaman gelip bana bu şeyleri söyleyecek. Bu yüzden gitmem lazım."

"Ablana ne oldu?"~Jin

"Kocası tarafından öldürülmüş."~Jennie unnie

"Annen ve baban neden araştırmıyor peki. Sana neden bu yükü veriyor?"~Suga

"Annem ve babamı trafik kazasında kaybettim. Hatta ben de vardım. Kurtulmamın imkansız olduğu söylenilmiş. Ama bir mucize olup yaşamıma tutundum. Yani ailemden sadece ben varım."

"Özür dilerim acılarını tekrar açtım."~Suga

"Önemli değil alıştım artık."

"Gidecek misin yani?"~Jennie unnienin sesi ağlamaklı çıkmıştı. Onları bırakmak benim için çok zor olacaktı. Ama bunu yapmak zorundaydım. Zaten geri dönecektim.

"Geri döneceğim. Sadece bu meseleyi çözmem gerek."

Bakışlarımı Jungkook'a çevirdim. Yüzüme boş boş bakıyordu. Tepkisiz bir şekilde. Bu hali beni kahrediyordu.

Elimi yanağına koydum. "Lütfen böyle yapma. Yoksa beni daha çok üzersin" dedim. Bana sarılınca ister istemez bir göz yaşım firar etmişti.

Bölüm geç geldi biliyorum ama köpeğim ile ilgilenmem lazımdı.

Köpeğim ameliyat oldu. Bu yüzden yanından fazla ayrılmadım.

Kusura bakmayın ama siz de beni anlayın lütfen. İnsan ister istemez mahvoluyor.

Neyse yeni bölümü yarın atmaya çalışacağım.

Vote ve yorum atmayı unutmayın.

Sahipsiz Kalp~Rosekook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin