Uyandı!

282 12 17
                                    

Jisoo:

          Herkes Rose'nin uyanmasını bekliyordu. 2 gün geçmişti ve biz aralıksız buradaydık. Erkekler bizi yanlış bırakmak istemediklerini söyleyip onlarda bizimle duruyordu. Ben 2 gün boyunca hiç uyumamıştım. Lisa'da aynı şekilde. Ama Jennie yorgun düşüp Yoongi'nin omzunda uyuya kalmıştı.

Doktorlar gelip geçiyordu ama kimse Rose hakkında bir bilgi vermiyordu. Bu sırada beni başkan aradı. Taehyung'un yanından kalktım ve telefonu açtım.

"Alo Jisoo?"

"Buyrun?"

"Rose nasıl oldu?"

"Hala bekliyoruz"

"Tamam. Bana haber vermeyi unutma."

"Tamam."

Temiz hava almak için çıkıyordum ki doktorun birisi geldi ve Rose hakkında bilgi vermeye başladı. Ben de koşup Jennie'yi uyandırdım.

"Rose hanım uyandı. Şimdi odaya alıyoruz. 1628 numaralı oda. Geçmiş olsun."

"Tanrı'ya şükür. Teşekkür ederiz!"

"Görevim."

Doktor yanımızdan ayrılırken Lisa, Jennie ve ben mutluluk gözyaşları içinde birbirimize sarılıyorduk. Rose sedye ile arkadan götürülürken ben kızlardan ayrıldım ve onun yanına koştum. "Teşekkür ederim. Bizi bırakmadığın için," dedim titreyen sesimle. O sadece bana baktı. Konuşamadı.

Rose'yi odaya götürürlerken ben de kızlara kahvaltılık bir şeyler almaya gittim. O sırada başkanı aramak aklıma geldi.

"Alo başkan."

"Efendim Jisoo. Rose hakkında bir gelişme mi var?"

"Evet başkan uyandı. Size haber vereyeyim dedim."

"Peki daha ne kadar kalacakmış hastanede?"

"Bilmiyorum."

"Umarım erken çıkar çünkü dance pratic yapmanız lazım."

"Şu an bu önemli mi cidden? Grubumuzdan birisi neredeyse ölecekti siz hala dance pratic mi düşünüyorsunuz!"

"Jisoo kendine gel. Üzgünsün diye bana bağırmaya hakkın yok senin!"

"Üzgün değilim. Sadece size gerçekleri söylüyorum!"

"Gelince konuşacağım seninle. Şimdi kapatıyorum. Ne yap ne et erken çıkmasını sağla."

Telefon yüzüme kapandı. Sinirden avuç içlerime tırnaklarımı batırıyordum. Cidden tek düşündüğü kendisiydi. Kantine geldim ve 9 tane tost sipariş ettim. 15 dakika bekledikten sonra yiyecekleri alıp zar zor da olsa ilerledim. 1628 nolu odanın önüne geldim ve dirseğim ile kapıyı açtım.

"Evet beyler bayanlar yemekler geldi. Rose sana bir şey almadım kuzum ne istersin?"

"H...hiç bir şey ist...emiyorum."

"Peki kuzum."

Zar zor konuşmuştu. Ve bu benim canımı yakmıştı.

"Hey erkekler size bir şey soracağım." O sırada elimde büyük tepsiyi masaya bırakıyordum.

"Sor Jisoo."~Jin

"Jungkook nerede haberiniz var mı? Rose bu haldeyken nereye gitmiş olabilir?"

"B..biz ayrıldık."~Rose

Hepimizin bakışları ona çevrildi. Ayrılmışlar mıydı?

"Neden?"~Jisoo

"Bana DM'den mesaj atan birisi v..vardı. Lisa'nın arkadaşı. Adı neydi? Hah. Bambam. Beni sevdiğini ve benim onunla beraber olmamı istediğini söyledi. Ben kabul etmedim. Eve kadar geldi. Lisa gönderdi geriye. Taşındığımız akşam ben odamı yerleştirdikten sonra duş aldım. O sırada da Jungkook mesajları okumuş. Ve benden ayrıldı. Ne kadar itiraz etsem de kabul etmedi ve gitti. Sonrasını hatırlamıyorum."

Rose'nin gözlerinden yaşlar akıyordu. Demek ki Jungkook o yüzden çekip gitmişti. Onu bulduğum yerde gebertecektim.

Odadan hışımla çıktım ve telefonundan Jungkook'u aradım. Çaldı. Çaldı. Açılmadı.

Birkaç kez denedikten sonra telefonu açtı.

"Efendim."

"Neredesin lan şerefsiz!"

"Ne yapacaksın?"

"Rose ne halde biliyor musun! Senin yüzünden bayıldı. Yoğun bakıma girdi haberin var mı! Bir daha eğer seni Rose'nin etrafında görürsem seni gebertirim duydun mu beni şerefsiz!"

"Bir dakika. Ne Rose yo-"

Telefonu suratına kapattım ve içeriye girdim. Rose uyumuştu. Gözlerinin kenarları kıpkırmızıydı. Ben de bizimkilerin yanına oturdum ve yemeğe başladım.

Hellüüü 👋🏻.

Yeni bölüm geldi. Dün atamadım çünkü okulum vardı.

Her neyse. Yeni bölüm haftaya geliyor!

Vote ve yorum atmayı unutmayın!

Sahipsiz Kalp~Rosekook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin