Ona ne olacak?

278 11 0
                                    

Salonun içinden eşya sesleri geliyordu. Kırılma sesi.

Eşyalarımızı kırıyordu. Hadi Jungkook gelin artık yalvarırım.

Fısıldayarak kızlara "kapıyı kilitlediniz mi" diye sordum.

Jisoo unnie "sanırım hayır" dedi. Gözlerim kocaman açılmıştı.

Kapıya elimi uzattığımda birden kapı açıldı. Korkuyla çığlığı basmıştık.

5 tane adam vardı. Benim kolumdan asıldılar ve sürüklediler. Ayağımın acısıyla yere düştüm. Adam hala beni çekiyordu.

"İmdaaaattt!"~Jisoo unnie

Hepimiz bağırmaya başlamıştık. Tabi kim duyacaktı ki sesimizi?

Camları taş atarak kırmışlardı. Salondaki eşyalar da kırık olduğu için elime cam tanesi battı. Canım çok yanmıştı ama dişimi sıkmıştım.

Birden kapı açıldı ve bizim erkekler içeriye girdi. Hepsi birilerini alıp yumruklamaya başladılar. Emekleyerek kızların yanına gittim ve oturdum. Deli gibi ağlıyordum. Kızlar da aynı şekilde. Eğer biraz daha geç kalsalardı bize zarar verebilirlerdi.

Tae Jisoo unnienin yanına koştu ve ona sarıldı.

Elime birden acı girince baktım. Cam parçasını çıkarmak için harekete geçtim. Elimden çıkarınca kanı durmadı. Bugün hayatımın en berbat günüydü.

Suga ile Jennie unnie de sarılıyorlardı. Lisa ile Jimin de aynı şekilde. Adamı hala Jungkook'un elinden alamamışlardı. Kimdi bunlar? Bizden ne istiyorlardı?

Ben daha da çok ağlamaya başlayınca Jungkook bunu fark etti ve benim yanıma koştu. Bana sarıldı ve saçlarımı okşamaya başladı. Gücüm kalmamıştı ve kendimi bırakmıştım...

Son duyduğum kelimeler ise Jungkook'un bağırmalarıydı.

"Rose aç gözlerini! Ambulansı arayın! Dayan güzelim dayan!"

                          Jisoo:

          Rose birden gözlerini yummuştu. Neden bayılmıştı. Cidden şu an çok korkuyordum. Ona bir şey olmasından çok korkuyordum.

Jungkook'un bağırmaları kulağımda yankılanıyordu. Rose aç gözlerini! Ambulansı arayın! Dayan güzelim dayan!

Lisa ve Jennie de benim gibi hareketsiz kalmıştı. Hiç bir şey yapamıyorduk. Şu an sadece şok geçiriyorduk.

Tae beni omuzlarımdan tuttu ve sarsmaya başladı. Kendime hiç bir şekilde gelemiyordum. Dizlerimin üzerine çöktüğümde ağlamaya başladım. Kendimi hiç bu kadar kötü hissetmemiştim.

Ağlamam dinmek bilmiyordu.

Jin ambulansı aradı. Adresi sorduğunda hiç birimiz cevap veremedik.

"Eğer şu an cevap vermezseniz Rose ölebilir! Kendinize gelin!"~Jungkook

Jungkook'un bağırması ile irkildim ve adresi verdim.

Lisa ve Jennie yanıma çöküp bana sarıldılar. Onlar da benim gibi ağlıyordu.

Ambulans 20 dakika sonra gelmişti. Jungkook Rose'yi kucağına aldı ve sedyeye yatırdı.

                           Lisa:

          Jisoo unnienin arabasına bindik ve ambulansı takip etmeye başladık.

Erkekler de bizim arkamızdan geliyordu.

Jisoo unnienin dikkatini dağıtmamak için elimle ağzımı kapatıp sessiz bir şekilde ağlıyordum.

Cidden her şey üst üste geliyordu. Kendimi o kadar berbat hissediyordum ki. Bir de yarın benim için bir milat olacaktı.

Çünkü babamın ölüm yıl dönümüydü ve ben annemin yanında değildim..

Ben bunları düşünürken hastaneye varmıştık. Hemen arabadan indik ve Rose'yi nereye götürdüklerini takip ettik. Acile girdiğinde bizi içeriye sokmamışlardı.

Hepimiz ellerimiz kollarımız bağlı bir şekilde Rose'den haber bekliyorduk.

Yeni bölüm yarın geliyor.

Vote ve yorum atmayı unutmayın.

Sahipsiz Kalp~Rosekook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin