"Ben eve döndükten bir süre sonra da Louis geldi. Kavga etmişler." Harry ofisinde, yakın arkadaşı Christy'ye o hafta sonu yaşananları anlatırken, genç kadın onu hayretle dinliyordu.
"Senden korkulur, yemin ederim." dedi Christy başını iki yana sallayarak. Harry sadece omuz silkti. "Oyuna ısınıyorum, henüz asıl hamlelerime geçmedim."
"Daha ne yapacaksın, ilk günden kavga çıkarmışsın zaten."
"Louis yanıma geldi ya, bir ara Lucas mesaj attı ona sana geliyorum diye. Ben de sildim mesajı." dedi Harry. "Martha'yı da tembihledim, Lucas'a Louis'nin benim evimde olduğunu söylesin diye. Ben gerçekten hamle yapmaya başlayana kadar Bay Broke kendisinden önce benim geldiğimi görsün."
"Harry, senin için endişeleniyorum." Christy tamamen ciddileşerek arkadaşının elini tuttu. "Bak, bu durumun seni ne kadar üzdüğünü biliyorum. Çok fazla Louis ve Lucas'ın etrafında olma, canın yanıyor."
"İyiyim ben." Harry elini çekti, başını dikleştirdi. "Bu arada senin şu Grace işini de hallettim."
Christy'nin üç yıldır birlikte olduğu nişanlısı Shane bir avukattı. Onun yanına birkaç ay önce gelen stajyeri Grace alenen Shane'e sarkıyordu ve Christy bu durumdaki rahatsızlığını Harry'ye anlatmıştı. Aslında niyeti nişanlısı Shane ile konuşup onu kovmasını istemekti fakat Harry ona bir süre beklemesini söylemişti.
"Hallettim derken?"
"Enterasan bir şekilde, Grace'e Manchester'daki bir avukatlık bürosundan iş teklifi geldi. Seninki bir haftaya yolcu yani."
"Aman Tanrım, ciddi misin?" Christy heyecanla ellerini masaya koydu, Harry'ye yaklaştı. "Nasıl yaptın? Çok teşekkür ederim, harikasın."
"Rica ederim, senin sorunun benim sorunumdur. Bak, sözümü dinlemeyip Shane'e kov bu kızı desen boşu boşuna aranız bozulacaktı. Sessiz sedasız hallettik."
"Olmaz böyle, sarılacağım gel." Christy ayağa kalktı, onu da kaldırıp zorla kucakladı. "Yemin ederim seninle karşılaştığım gün benim miladım."
"Abartma." Harry gülerek onun sırtını sıvazladı. "Tatlım, kaburgalarım çatırdıyor. Az önce küt diye bir ses duydum."
"Gamzeli böceğim benim, nasıl da yollamış o şeytanı." Christy sarılmayı kesse de Harry'nin yanaklarını öptü. "Lucas ile ilgili yardıma ihtiyacın olursa emrine amadeyim." deyip onu tamamen rahat bıraktı. "Öğle yemeği yaklaşıyor, yemekten önce bitirmem gereken işler var ben artık gidiyorum. Ama sana bir çelenk yaptıracağım."
Genç kadın kalem eteğinin içine sıkıştırdığı gömleği düzeltirken Harry güldü. "Sen delinin önde gidenisin."
"O yüzden seninle iyi anlaşıyorum zaten." Christy kapıyı açtı, çıkmadan önce ona bir öpücük gönderdi. "Tatlı balkabağı seni!"
Arkadaşı odadan çıkınca Harry gülmeye devam ederek yanaklarındaki ruj lekesini silmeye çalıştı. Arkadaşının bir ruja çok para vermeyeceğinden ve en uyduruk olanı alacağından emindi, yine de çekmecesinden bir ıslak mendil çıkartıp temizlemek zorunda kaldı.
Kirli mendili çöp kutusuna attıktan sonra kendisi de odadan çıktı. Koridorun sonuna, kahve makinelerinin olduğu yere yürüdü. Temiz bardaklar arasından iki tane kupa aldı, makineye iki kahve için toplamda sekiz sterlin eden bozukluklarını attı, fındıklı latte düğmesine bastı. Köpüklü sıvı bardaklara dolunca Harry bardaklarını eline aldı, Louis'nin odasına adımladı. Sabahtan beri onu görmemişti ve yemek saatine kadar bekleyecek sabrı yoktu.
Kapıyı usulen tıklatmış olsa da cevap beklemeden dirseğiyle kulbu aşağı ittirdi, odaya girdi. "Aa, Loubear'ım işten kaytarıyormuş!" dedi onun camdan dışarıyı izlediğini görünce. "Ben de çalışmaktan yorulmuşsundur diye kahve getirmiştim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BITTER LOVE
Fiksi PenggemarHer kötü karakterin, geçerli bir sebebi vardır. Harry'yi kötü karakter yapan şey, Louis'ye duyduğu aşktan başka bir şey değil.