"Ne?"
Louis onun verdiği cevabı algılayamamış gibi karmaşık bir yüz ifadesiyle ona bakarken Harry'nin içindeki ağlama isteği gittikçe artıyordu. "Çok isterim Louis, yemin ederim." dedi titremeye başlayan sesiyle. Yavaşça onun kucağından kalktı, yanına oturup ıslanmış olan gözlerini sildi. "Ama olmaz, sana evet diyemem çünkü ben olduğumu sandığın kişi değilim."
"Bekle, tamam. Nefes al." Louis elindeki kutuyu komodinin üzerine bıraktı ve doğrulup bağdaş kurarak onun karşısına geçti. "Sakinleş, sonra bana sorunun ne olduğunu anlat."
Harry artık onu duymuyor gibi hissediyordu. Kulaklarında büyük bir uğultu vardı, gözleri yanmaya başlamıştı. Bunun çok bencilce olduğunu bilse de güç alabilmek amacıyla onun elini tuttu. "Anlatacağım ama yalvarırım tamamını dinlemeden gitme."
"Gitmem, tamam, sakin ol." Louis cidden kafası karışık bir haldeydi. Harry'nin hayır demesinden ziyade ağlamaya başlamış olmasını önemsiyordu. "İyi misin?"
"Değilim." Harry koluyla tekrar gözlerini sildi. "Bak ben... Louis ben seni o kadar çok seviyorum ki bazen kontrolden çıkıyorum. Bazen değil hatta, her zaman... Üniversitedeyken başladı ve sonra her şey arka arkaya devam etti."
"Bebeğim, ne dediğini anlayamıyorum." Louis onun elini iki avucunun arasına alıp yüzüne baktı. "Sakinleşmeye çalış, lütfen."
Harry başını kaldırıp onunla göz göze gelirken derin bir nefes aldı. Onca şeyi yapmak, yaptıklarını itiraf etmekten daha kolaydı. "Üniversitedeydik ve ben senden çok hoşlanıyordum. Sonra sen bana Tyler ile görüştüğünü söyledin ve ben ikinizi kafede otururken gördüm. Çok kıskandım, onu bir daha etrafımızda görmek istemedim. Onun yurttakilere uyuşturucu sattığını biliyordum, Tyler ile konuşup ona senden uzak durmazsa polise ihbar edeceğimi söyledim."
Louis kaşlarını çattı ama sinir değil, merak dolu bir hareketti bu. Harry onun diğer her şeyi nasıl karşılayacağını kestiremiyordu. "Sonra tek tek senin görüştüğün kişileri bu şekilde devreden çıkarmaya başladım. Tehdit ederek, şantaj yaparak, şikayet ederek... Staj zamanında da birinin senden hoşlandığını bile hissetsem o kişiyi hayatımızdan çıkarıyordum. Becky mesela, onu şirketten kovdurtmuştum. Nasıl yaptığımı bile unuttum çünkü böyle şeyleri sürekli yapıyorum!"
Harry duraksadı ve gözlerini yere çevirdi. Louis'nin tepkisi her neyse onu görmek istemiyordu. "Başta sadece kıskançlığımdandı, sonra seni her şeyden ve herkesten korumak için yapmaya başladım. Şirkete ilk girdiğimizde yanında çalıştığın editörü hatırlıyor musun? Bayan Durant, ona soğuk kahve götürdün diye senin editörlük becerilerin hakkında olumsuz bir rapor yazmıştı. Böyle bir raporun sicilinde olmasını istemedim ve Bayan Durant şirket yöneticilerinin aleyhinde konuşurken ses kaydını alıp ona şantaj yaptım, böylece raporu gönderemedi."
Korkuyla gözlerini kaldırıp ona baktı. Louis'nin yüzünde daha önce hiç görmediği bir şaşkınlık vardı. Donmuş haldeydi, tek kelime edemiyordu. Harry'nin elini tutan elleri tamamen gevşemişti ama geri çekilmemişti. Korku filmi izliyor gibi bir hali vardı.
"Sonra iş biraz daha büyüdü." dedi Harry. "Aileni de korumaya başladım çünkü onların başına kötü bir şey gelirse sen üzülürdün. Tabi ki kendi ailemi ve arkadaşlarımı da kolluyordum ama... Bilmiyorum, her şey çok karıştı. Bu artık benim için normal bir şey haline dönüştü. Yemek yemek, su içmek gibi... İhtiyaç duydukça insanların hayatına hükmetmeye başladım."
Louis ilk kez konuşarak "Örnek ver." dedi. "Ailemle ilgili yaptığın şeylere örnek ver."
"Babanın komşunuza borcu vardı. Senetin ödenme tarihine çok az kalmıştı ve o zaman işe daha yeni başlamıştık, toplu param yoktu. Kredi çekip borcu kapattım, babana çaktırmaması için de komşunuzu birazcık sıkıştırdım. Mark hala komşunuzun borcu vadelere böldüğünü sanıyor ama aslında aydan aya bana ödeme yapıyordu."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BITTER LOVE
FanfictionHer kötü karakterin, geçerli bir sebebi vardır. Harry'yi kötü karakter yapan şey, Louis'ye duyduğu aşktan başka bir şey değil.