Harry kendisine son anda gönderilen e-postayı okurken cidden yorgun hissediyordu. Yayın koordinatörü neredeyse her gün iş çıkışından dakikalar önce uzun e-postalar yollayarak editörleri meşgul ediyordu. Adam evli değildi, yalnız yaşıyordu, arkadaşı bile yoktu ve işkolikti. Bu yüzden herkesi de kendisi gibi yapmaya çalışıyordu.
Cevapla yazısına tıkladığı anda odanın kapısı çaldı ve "Girin." diye seslendi. Ofisin kapısından içeriye Shane ve Christy girince gülümsedi, okuma gözlüğünü çıkarıp masaya bıraktı. "Hoş geldiniz!"
"Shane beni almaya gelmişti ve sizi de görmek istedi, ofisten çıkmadığını öğrenince de buraya geldik."
"İyi yapmışsınız otursanıza. Bir e-posta geldi yine, onu okuyordum."
"İşin varsa rahatsız etmeyelim," dedi Shane ama Harry başını iki yana salladı. "Bitti zaten, okuduğuma dair cevap yazacağım sadece. Oturun, kahve içer misiniz?"
"Hayır, teşekkürler. Biraz oturup çıkmamız lazım. Bugün sevgililer günü, tiyatroya gideceğiz! Sonra da açık hava sineması..."
"Kışın ortasında açık hava sineması? Delirdiniz mi?"
Shane ona kaşlarını kaldırarak baktı. "Sevgilin sana kışın ortasında bir parkta evlilik teklifi ettiğinde ona da deli dedin mi? Aşk bu, soğuk hava dinlemiyor."
Harry güldü, gözlerini bilgisayar ekranına çevirdi. Önceki e-postalara gönderdiği cevabın aynısını kopyalayıp yeni ileti kısmına yapıştırdı ve gönderdi, ardından bilgisayarın kapatma düğmesine bastı. "Tamam tamam, bir şey demedim."
"Sizin planınız ne?"
"Bilmiyorum ki, Louis bir şey demedi. Evde bir şeyler yaparız herhalde."
Christy "Arasana, Louis de gelsin. İşi bitmemiş midir?" dedi onun konusu geçince. Harry buna cevap vermedi, onun yerine masasındaki ofis telefonunu aldı ve Louis'nin numarasını yazıp aradı.
Louis çağrıyı "Çeviri Editörü Louis Tomlinson." diyerek cevapladı. Sesi bıkkın geliyordu ama resmiyetinden bir şey kaybetmemişti. Harry onun bu haline sırıtarak "Bay Tomlinson, işiniz bittiyse ofisime gelebilir misiniz?" diye sordu. "Sizinle biraz işim var."
"Sabah asistanın odaya girdi diye yarım kalan bir iş mi?"
"Hayır, aptal! Christy ve Shane burada."
"Tüh!" dedi Louis, sesi muzip bir tona bürünmüştü. "Birkaç dakika içinde orada olurum, bebeğim."
"Tamam bekliyoruz." Harry ona tam anlamıyla veda bile etmeden telefonu kapatıp yerine koydu. Onun konuşmasının bitmesini fırsat bilen Shane "Geçen gün bizi ektiniz." dedi. "Hani birlikte bilardoya gidecektik? Sonradan hiç sesiniz çıkmadı."
"Tam o gün Lucas'ın boşanma davası vardı, oraya gittik. Haber vermeyi unutmuşuz, özür dilerim. Ama bu hafta birlikte bilardodayız, söz."
Christy ona şaşkınca bakarak "Pardon?" dedi. "Ne dedin anlamadım, bir an Lucas'ın boşanma davasına gittik demişsin gibi duydum."
Harry iki arkadaşının suratındaki şaşkınlığa gülerek başını salladı. "Öyle dedim. Lucas geri gelmiş, şu kağıt üzerinde evli olduğu adamdan boşanmak için. Louis ile konuşup ona benim neler yaptığımı anlattı hatta."
"Louis'nin bilmediği bir şey yoktu ki."
"Yok tabi, ama Lucas nereden bilsin benim her şeyi itiraf ettiğimi? Zaten Louis ona nişanlandığımızı da söylemiş, adam şoka girdi. Bana bir sürü tehdit saydı, mahvedeceğim seni falan diye. Louis de onunla son kez karşılaşmama izin verdi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BITTER LOVE
FanfictionHer kötü karakterin, geçerli bir sebebi vardır. Harry'yi kötü karakter yapan şey, Louis'ye duyduğu aşktan başka bir şey değil.