Saat akşam sekizi on geçeyi gösterirken, Harry büyük hamlesi için hazırdı. Evinin tüm pencerelerini sıkıca kapattı. Diğer odaların da kapıları kapalıydı. Salondaki koltukta bir yastık ve pike bulunuyordu.
Derin bir nefes aldı, mutfağa girdi. Ocağın dört gözünü birden yaktı, ardından üfleyerek hepsini birer birer söndürdü. Ateş yanmasa da gaz yayılmaya devam ediyordu. Sesinden belliydi. Gazın odada dolaşmaya başlaması için beş dakika kadar beklemesi gerekiyordu.
Tezgaha yaslandı, gözlerini kapattı. İş yerinde geçirdiği yoğun bir günün ardından istediği tek şey dinlenmekti ama şimdilik daha önemli bir işi vardı.
Doğal gaz kokusu burnuna gelmeye başladığında telefonu eline aldı. Sık arananlar kısmından Louis'nin ismini buldu, baş parmağıyla ekrana hafifçe dokundu. Çağrı cevaplanana kadar birkaç derin nefes aldı, söyleyeceği şeyleri kafasında toparlamaya çalıştı.
Harry Louis'yi aradığında, Louis Lucas ile yemekteydi. Birinci aylarını doldurmayı kutluyorlardı. Lucas bu sürprizden çok hoşlanmıştı, sonunda sevgilisinden biraz ilgi gördüğü için memnun olduğunu söylüyordu.
Komşusuyla her gün markette karşılaşmasının komik olduğunu sanarak Louis'yi ölümüne sıkarken, masada duran telefonun titremeye başlamasıyla duraksadı. "Kim arıyor?"
Louis telefonunu eline aldı, ekrana baktı. "Harry arıyor, izinle."
"Hayır, açma. Yemek yiyoruz Louis, sonra konuşursunuz!"
Lucas'ın aptal hikayelerini dinlemenin ve beş dakikalık Hazzy molası vermenin arasında bir kıyaslama yaptı Louis. Seçimini yapması uzun sürmedi, "Belki önemli bir şeydir, merak ederim şimdi." bahanesini sunarak çağrıyı cevapladı. "Efendim, Hazzy?"
"Louis..." Harry son derece bitkin bir sesle mırıldandığında Louis cidden önemli bir problem olduğunu düşünerek oturduğu yerde doğruldu. "Harry, iyi misin?'
"İyi hissetmiyorum. Ev kötü kokuyor."
"Ne oldu, tam anlatır mısın?"
"Ben- bilmiyorum. Uyuyordum. Burnuma koku geldi..." Harry yarım yarım cümleler kurarken Louis hızlıca ayağa kalktı. "Çık evden, bahçede beni bekle. Ambulansı arayacağım, ben de beş dakikaya orada olurum."
"Ambulans istemiyorum..."
"Tamam, bebeğim, ben geliyorum. Birlikte hastaneye gideceğiz. Evden çık, hemen." Louis telefonu kapattı, cebine attı. "Lucas, gitmem gerekiyor."
"Ne oldu?"
"Bilmiyorum. Anlamadım ama Harry iyi değil, onu hastaneye götüreceğim." Ayağa kalkıp masadaki cüzdanını ve araba anahtarını eline aldı. Lucas'ın donakalmış suratına bir kez bile bakmadan koşar adımlarla restoranı terk etti.
Louis gelmeden önce Harry ocakların üç tanesini kapattı, son bir tanesini çok kısık seviyede açık bıraktı. Telefonunu ve ev anahtarını cebine atarak evden dışarı çıktı. Tek bir aramayla Lucas'ın keyfini bozabilmek eğlenceliydi.
Site bahçesindeki banklardan birine oturdu, etrafa bakındı. Soluduğu gaz yüzünden ara ara öksürüyordu ama korkunç seviyede değildi. Biraz temiz hava alsa düzelir gibiydi.
Louis arabayı elinden geldiğince hızlı sürse de, Harry'nin evine ulaşması on dakika kadar sürdü. Arabayı park etmeye vakit harcamadı. Sitenin içindeki yolun ortasında durdu, motoru durdurdu. "Hazzy, neredesin?"
"Buradayım!" Harry onun sesini duyunca ayağa kalktı, böylece Louis de onu görebilirdi.
"Ne oldu, nasılsın? İyi misin?" Louis aceleyle kollarını ona sardığında Harry gözlerini kapatarak başını onun omzuna bıraktı. "İyiyim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BITTER LOVE
FanfictionHer kötü karakterin, geçerli bir sebebi vardır. Harry'yi kötü karakter yapan şey, Louis'ye duyduğu aşktan başka bir şey değil.