Louis hastanenin acil kapısından içeri girerken nereye gideceğini ya da ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Yüzünde dehşete düşmüş bir ifadeyle etrafına baktı. Danışmaya gidip soru sormayı bile akıl edemiyordu, neyse ki bir sağa bir sola volta atan Christy'yi gördü de adımlarını ona doğru yönlendirdi.
Christy, ayağındaki aşırı yüksek topuklulara rağmen, Louis'yi görünce öfkeyle onun üstüne doğru koştu. Nişanlısı Shane ayağa fırlayıp onu tutmadan önce, Christy Louis'nin göğsüne bir kere de olsa vurmayı başarmıştı. "Senin yüzünden! Geri zekalı!"
Genç kadının üzerinde straplez, kırmızı bir elbise vardı. Maşalı saçlarına ve şık kıyafetlerine bakan biri onun özel bir davetten veya düğünden geldiğini düşünebilirdi, zira öyleydi de.
"Christy, tamam, hadi otur canım." Nişanlısı Christy'yi bekleme koltuklarında birine oturttu ve Louis'nin kolunu hafifçe tutup onu biraz uzağa çekti. "Louis, gel biz konuşalım."
"Harry nerede? Ne oldu?"
"Anlatacağım ama sakince dinle. Harry Christy'ye davete gelemeyeceğine dair mesaj atmış. Christy merak edip onu aradı, ben de aradım ama telefonu kapalıydı. Sonra da seni aradık zaten, belki senin yanındadır diye."
Shane duraksadı. Onun ellerinin titrediğini görebiliyordu. Anlatmaya devam ederse ne olacağını kestiremese bile sözlerini yarım bırakmadı. "Bizde yedek anahtarı vardı ve hemen çıkıp onun evine gittik. İçeri girdiğimizde salondaki koltuktaydı. Baygın yatıyordu. Mutfakta birkaç tane boş ilaç tableti ve kırık alkol şişesi bulunca..."
"İntihar etmeye mi çalışmış?" Louis'nin gözleri kocaman açılmış, nefes alış verişi hızlanmıştı. Shane usulca başını salladı. "Evet, öyle. Ağrı kesici ve uyku hapları içmiş. Konyakla."
"Aman Tanrım..."
"Ambulans çağırsak gelmesi uzun sürerdi, biz de hemen onu arabaya taşıyıp hastaneye getirdik. Yolda biraz kustu, gelir gelmez de sedyeye koyup götürdüler. Ne olacak bilmiyoruz, bekliyoruz. Ama sanırım kusması iyi bir şey."
"Neden?" diye sordu Louis, kısık ve titrek bir sesle. Gözleri dolmuştu. Bu kısık sese rağmen Christy onu duydu, ateş saçan gözlerini ona çevirdi. "Sen ve karaktersiz erkek arkadaşın yüzünden."
Shane "Christy, yeter. Bu konuda konuşmuyoruz." diye uyardı. Harry bunca yıl sakladığı aşkını başkalarının gün yüzüne çıkarmasını istemezdi, Shane de Christy'yi bu yüzden susturmak istiyordu.
Louis yine de Christy'nin yanına yaklaştı, önünde dizlerini bükerek çömeldi. "Neden?"
Shane uyarıcı bakışlarını nişanlısına yönlendirirken kadın sırtını dikleştirdi. Harry şimdiye kadar savaşmıştı. Herkesle ve her şeyle. Onun her sorununu çözmüş, her konuda destek olmuştu. Şimdi aynı şeyi onun için yapma sırası Christy'e gelmişti.
"Çünkü, erkek arkadaşın onu çok aşağılıyor." dedi. Harry'nin yöntemlerini bir bir aklından geçirdi ve onları kullanmaya çalıştı. "Sürekli kendisini Harry ile kıyaslıyor. Ayrıca Harry'ye ikinizin arasını bozacağına dair şeyler söyleyip duruyor. Harry bunlara asla inanmazdı ama bugün her ne olduysa..."
"Benim yüzümden." dedi Louis. "Ben- Lucas ikimiz için rezervasyon yaptırmıştı ve ben Harry'yi arayıp onunla sizin davetinize gelemeyeceğimi söyledim. Ama böyle olacağını düşünemezdim! Bunun onu bu denli üzeceğini bilseydim-"
"Senin hiçbir şeyi bildiğin yok zaten. Onun sana ne kadar değer verdiğini bilmiyorsun." diyerek onun sözünü kesti Christy. Gözlerini nişanlısına çevirdi ve onun onaylamayan bakışlarına rağmen daha fazla dayanamayıp içinden geçeni söyledi. "Kör olmayı bırak ve onun seni nasıl sevdiğini gör artık."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BITTER LOVE
FanfictionHer kötü karakterin, geçerli bir sebebi vardır. Harry'yi kötü karakter yapan şey, Louis'ye duyduğu aşktan başka bir şey değil.