"Tamam, siz daha fazla gelmeyin, binin arabaya hadi." dedi Gemma; eşi, kardeşi ve Louis ile birlikte otogarın önündeydi. Birkaç gün süren aile buluşmasından en sona kalan Gemma ve Michal olmuştu, diğer herkes evine geri dönmüştü. Londra'ya gelirkenki uçak yolculuğunda biraz sıkıntı yaşadıkları için, Gemma artık asla uçağa binmeyeceğini söylüyordu. Mecburen otobüs bileti almışlardı, ancak akşam saatine otobüs bulabilmişlerdi.
"Ulaştığın zaman mutlaka haber ver."
"Tamam Harry, dönün hadi. Üşüyeceksiniz."
Louis de bu sırada son iki gündür en yakın arkadaşına dönüşmüş olan Michal'a sarıldı, onunla vedalaştı. Gemma ve Harry'yi yalnız bırakmak için sık sık dışarı çıkmışlardı, Michal liseyi Londra'da okumuş olduğu için şehri az çok biliyordu. Louis'yi eskiden çok sık gittiği bir oyun salonuna götürmüştü, hatta bilardo oynarken saatin farkına varmayıp eve geç döndükleri için de Gemma ve Harry'den azar yemişlerdi.
"Yakında görüşeceğiz nasılsa," dedi Michal ondan ayrılırken. "Düğünü bu yaz yaparsınız herhalde?"
"Bakalım, daha hiçbir şeye karar vermedik. Ama düğün bu yaz olsa da olmasa da görüşürüz."
"Ailemin Southampton'da ufak bir yazlık evi var, bir ara işlerimizi ayarlayıp tekrar Londra'ya gelirsek bu sefer biz sizi ağırlarız. Böyle diyorum çünkü Holmes Chapel'a gelmiyorsunuz."
"Yılbaşında geldik, siz yoktunuz! Ama önümüzdeki ilk tatilde gelmeye çalışırız, dur bakalım."
Gemma kardeşiyle çoktan vedalaşmış olmasına rağmen hâlâ eşini bekliyor olmanın verdiği bıkkınlıkla "Michal, gidecek miyiz artık?" diye sordu. "İstersen burada Louis ile kal, ben yalnız gideyim?"
"Ne kadar kıskançsın!" diye söylendi Michal. Yere koyduğu bavulu eline aldı, Gemma'nın yanına geçmek için iki adım attı. "Tekrar her şey için teşekkür ederiz, çocuklar. Görüşürüz!"
"Görüşürüz." dedi Harry el sallayarak. Ablasına da öpücük gönderdi ve Gemma ile Michal'ın otogara girişini izledi. Doğum gününden itibaren içinde bulunduğu kalabalık ortamın yok olmasıyla yine içinde bir burukluk oluşmuştu.
"Üzülme, ne zaman istersen gider görürüz onları, çok uzağımızda değiller." dedi Louis elini onun koluna koyarken. "Ne güzel oldu bak, kaç gündür de abla kardeş sürekli beraberdiniz."
"Ne bileyim, geniş aileleri seviyorum işte, alışmıştım varlıklarına."
Louis "Anlaşıldı, en az dört çocuk istiyoruz." deyip omzuyla onu dürtünce Harry güldü. "Sonra onlar evlenip gider ve ben yine depresyona girerim."
"O zaman her çocuk evlendirdiğimizde yeni bir çocuğumuz olsun, bu döngüyle hiç yalnız kalmayız."
Harry onaylamaz bir tavırla başını iki yana sallarken arabanın kapısını açtı. "Bin hadi, geveze, arkadaşların bizi bekliyor."
"Evet, o var bir de." diye söylendi Louis direksiyon başına geçerken. Birkaç gün önce karşılaştığı lise arkadaşları onun nişanlısıyla tanışmak istediklerini söylemişlerdi. Louis tam olarak Harry'nin doğum gününe denk gelen buluşma gününü ancak bu kadar erteleyebilmişti çünkü iki arkadaşı yakında başka bir eve taşınıyorlardı, daha sonra vakitleri olmayacaktı.
"Arkadaşların hakkında ön bilgi ver bakalım." dedi Harry. Onun lise arkadaşları hakkında pek bilgi sahibi değildi. Daha önce Louis ona lise yıllığından arkadaşlarını göstermişti ama Harry onları detaylıca tanımıyordu.
"Joseph bizim karşımızdaki evde oturuyordu, hani şimdi Marilyn Teyze'nin oturduğu evde. Okula beraber gider gelirdik o kadar, ortak dersimiz falan yoktu. Matematiği çok iyiydi, birkaç kere sınava çalışmama da yardım etmişti."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BITTER LOVE
FanfictionHer kötü karakterin, geçerli bir sebebi vardır. Harry'yi kötü karakter yapan şey, Louis'ye duyduğu aşktan başka bir şey değil.