19: Back into Troubles

4.9K 444 1.4K
                                    

Harry gözlerini ovuşturdu, sessizce esnedi. Tren koltuğunda Louis'ye yaslanmış şekilde uykuya dalalı ne kadar oldu bilmiyordu ama çok fazla uyumuş gibi hissetmiyordu. Gözlerini açtı, yavaşça doğruldu. Boynunun ağrısını geçirmek için başını geriye doğru attı. Bu sırada onun tüm hareketlerini izliyor olan Louis de elini onun yanağına koydu. "Sadece bir saat uyudun. Dinlenebildin mi?"

"Evet Loubear." Esnemekle iç çekmek arasında bir nefes alıp verdi. "Sen sıkıldın mı?"

"Hayır, e-postalarımı okudum. Birkaç görüşme yaptım."

Güzel yılbaşı tatilinin ardından işe dönmek belki de en can sıkıcı olaydı o an için.  Onlar tatildeyken birikmiş dosyalar bir haftada çok zor toparlanırdı. Louis de onları azaltabilmek için bir saatini e-posta okumakla geçirmişti.

Londra'dan Doncaster'a giderkenki tren yolculuğu çok güzeldi, eve geri dönerken daha da güzel bir yolculuk geçirmek için Harry çok hazırlık yapmıştı. Dizüstü bilgisayara indirilen kısa filmler, şarkılar, oyunlar... Yanında getirdiği oyun kartları ve satın aldığı abur cuburlar. Hepsi sadece dört saatlik bir yolculuk içindi ama bir kısmını uyuyarak geçirmişti bile!

"Tamamen uyandım, artık benimle ilgilen."

"Zevkle." Louis yüzünde güneş gibi parlayan bir gülümsemeyle ona yaklaştı, dudaklarının kenarına hafif bir öpücük bıraktı. "Bu arada sen uyurken annen aradı, uyuduğunu söyledim. Birkaç kere de Christy aradı, ona da uyuduğuna dair mesaj attım. Tabi kendi telefonumdan ulaştım onlara, seninkine dokunmadım."

"Alabilirdin, sorun olmazdı." dedi Harry yanağındaki eli tutup öperken. "Pişti oynayalım mı?"

Louis evet demek yerine "Kaybeden akşam yemeğini ısmarlar." diye cevap verdi. "Ucuza kaçmak yok, iyi bir restorana gideceğiz ama."

"Anlaştık. Geç karşıma, hadi."

Louis onun yanından kalktı, masanın diğer tarafına oturdu. Harry ortada masası olan dört kişilik seyahat koltuklarını seviyordu, bu yüzden her seferinde dört kişilik bilet alırlardı. İstediklerinde yan yana oturup istediklerinde karşı karşıya geçebilmek için.

Harry masanın askı kısmına astığı yolculuk çantasından bir paket cips çıkarıp masaya bıraktı, ardından da özel kılıfı olan oyun kartlarını eline aldı. Louis artık onun şıklığından hoşlanmayı bırakmış, buna tapmaya başlamıştı. Bordo renkli, altın sarısı işlemeli seyahat çantasına Harry bir servet harcamış, gerekçe olarak da "Tam benim rengim!" demişti. Yola çıkmadan önceki gece büyük bir şevkle hazırlamıştı çantasını. Mendil, acil yardım seti, abur cuburlar, ağrı kesici... O kadar çok şey koymuştu ki onların oraya sığması bile mucizeydi.

"Başla bakalım, Loubear!" dedi Harry onun ilgisini kendisinden alıp yine kendisine çektiğini bilmeden. O dalıp gitmekle meşgulken kağıtları dağıtmıştı bile.

Louis kendi önündeki dört kartı aldı, inceledi. Masada duran kağıda baktı ve sırıttı. Kendisindeki sinek üçlüyü masadaki karo üçlünün üzerine koydu ve tüm kartları alıp kenara çekti. Harry onun hamlesine sadece göz devirdi, hiç tereddüt etmeden kupa ikiliyi masaya attı. Elinde ikili hiçbir kart olmayan Louis de mecburen maça beşliyi onun üstüne bıraktı.

"Tatil çok güzeldi Louis, teşekkür ederim."

"Asla unutmayacağımız bir tatil oldu, değil mi?" 

"Kesinlikle." Harry dudağının bir kısmını ısırarak elindeki son kartı masaya koydu ve yeniden kart dağıtmaya başladı. "Şey, ailene söyledin mi?"

"Hayır, ama annem yüzde yüz anladı. Söylemememin tek sebebi Lottie'yi ona bir fotoğrafımızı atarak şoka sokmak istiyor oluşum."

"Nasıl bir fotoğraf?"

BITTER LOVEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin