Harry balkonda çayını içerken sessizce gökyüzünü izliyordu. Hava bulutluydu. Böyle günleri pek sevmezdi. Güneş varken kendini daha enerjik hissediyordu. Güneşin yerini kapalı bir havanın alması onda depresif hisler uyandırıyordu. Yalnızlık, kimsesizlik, tükenmişlik...
Masada duran telefonununa göz ucuyla baktığı anda kendisine gelen çağrıyı gördü. Sessizde bıraktığı için duymamıştı muhtemelen. Çay fincanını masaya bıraktı, telefonunu eline aldı. Rehberinde kayıtlı olmayan numarayı geri aradı.
Birkaç bip sesinden sonra telefon açıldı. Karşıdaki adam "Sen bir pisliksin." dedi ve Harry onun sesinden Lucas olduğunu anladı. "Sana da merhaba, Lucas."
"Kendini akıllı sanan aptalın tekisin, biliyor musun? Karşındaki insanları alaya alarak kendi pisliğini gizlemeye çalışıyorsun."
"Çiçeklerimi almışsın." dedi Harry sırıtarak. "Beğendin mi?"
"Rahat bırak beni. Uzak dur benden."
"Çiçekleri üç gün önce yolladım Broke, neden beni araman bu kadar uzun sürdü?" diye sordu Harry onun söylediklerini duymazdan gelerek. Louis'nin o sabah hafta sonu olmasına rağmen toplantısı vardı, bu yüzden Lucas'ın yanında olmadığından emindi.
"Çünkü artık sana istediğini vermeyeceğim. Beni salak yerine koymayı bırakacaksın. Artık bunu iki kişilik oynuyoruz."
"Hmm, kulağa eğlenceli geliyor. Demek üç gün boyunca bana karşı plan yaptın."
"Kaybedeceksin. Hazır ol." Lucas telefonu Harry'nin yüzüne kapattığında Harry'nin kaşları çatıldı. O kendini ne sanıyordu? Kaybedeceksin. Harry Styles asla kaybetmezdi.
Keyfinin bozulmasına izin vermemek için derin bir nefes aldı. Şimdi kendine bir fincan daha çay alıp müzik dinleyecekti. O sivrisinek de attığı havayla kalacaktı.
Kalkmak istese de oturduğu yere çivilenmiş gibiydi, bir türlü hareket edemedi. Sağ bacağını düzenli olarak sallıyordu. Dudaklarının içini ısırarak dakikalarca dışarıya bakmayı sürdürdü. Aptal heriften kurtulması neden bu kadar uzun sürmüştü ki sanki?
Lottie'yi arayıp kafasını dağıtmak amaçlı telefonunun ekranını tekrar açtı ama o hiçbir şey yapamadan Louis onu aradı. Harry telefonun biraz çalmasına izin verdi, ardından çağrıyı cevapladı. "Merhaba Loubear."
"Merhaba Hazzy, müsait misin?"
"Evet, ne oldu? Toplantın nasıl geçti?"
"İyiydi iyiydi. Yeni çıktım." dedi Louis konuyu geçiştirerek. "Şey, seni özür dilemek için aradım. Bu akşam Christy'nin davetine seninle gideriz demiştik, biliyorum, ama ben gelemeyeceğim."
Harry birkaç saniye boyunca ses çıkartmadı. Sonrasında "Bir şey mi oldu?" diye sordu.
"Az önce Lucas aradı, bugün için ikimize bir spa salonundan randevu almış, akşama da yemek rezervasyonu yaptırmış. Beni arkadaşlarıyla tanıştıracak. İptal edemedim Harry, sürpriz yapmak istemiş ve anladığım kadarıyla her şeye epey para harcamış. Ayrıca tüm arkadaşları bugün beni bekliyor."
"Öyle mi..." dedi Harry ilgisizce. Louis onu bir hı hı ile onayladığında, iç çekmemek için kendini zor tuttu. "Tamam, sorun değil. Yarın görüşürüz."
"Ve şey, ben akşamki yemekten dolayı bugün saçımı kestireceğim. Ona da birlikte gidemeyeceğiz. Ama yarın alışverişine kesinlikle yardım ederim, söz!"
Harry gözlerinin dolmasına engel olabilmek için yukarıya baktı. "Alışverişe Christy ile giderim. Zaten o da gelinlik modellerine bakmak istiyordu."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BITTER LOVE
FanfictionHer kötü karakterin, geçerli bir sebebi vardır. Harry'yi kötü karakter yapan şey, Louis'ye duyduğu aşktan başka bir şey değil.