Kahvaltı için Büyük Salona girdim.
Ya da... emin değilim, başka bir yere de girmiş olabilirim. Girdiğim yer umarım Büyük Salondur.
Beynim uyuşmuş durumdaydı ve gittiğim ya da yaptığım şeyleri pek algılayamıyordum. Başım ise çatlacakmış gibi ağrıyordu.
Gözlerimi kısarak etrafa baktım. Evet, burası Büyük Salondu. Hufflepuff masasını algılayabildiğimde oraya yöneldim.
Nihayet El ve Dar'ı buldum. El'in karşısına, Dar'ın yanına oturdum... oturmaya çalıştım.
"Günaydın."dedim... aynen... yani umarım 'gümdaydım' gibi bir şey dememişimdir.
Off... OFF!.. Beynimi hissetmiyorum...
.
.
.
.
.
.
.
TümdünyabirolupseninbelanıversinRiddle.İkisi de bana dik dik bakıyorlardı.
"Ne?" dedim omuz silkerek. Aslında nedenini anlayabiliyordum. Şu an karşılarında saçım başım dağılmış, goz altlarım mosmor olmuş ve en ufak bir duygu belirtisi göstermeden oturuyor olmalıydım.
"Jol, iyi misin?" dedi Daria. "Çünkü, aynı anda hem ruhsal, hem bedensel, hem zihinsel hem de duygusal çöküş yaşamış gibisin."
Eheh...
"Hayır, sadece uykum var." Başımı masada boş bulduğum yere yasladım.
"Gece uyumadın mı?" dedi El. Ses tonu suçlayıcıydı.
Ne diyeceğimi bilemeyerek sessiz kaldım. Ne olduğunu anlatmakla anlatmamak arasında gidip geliyordum.
"Heeyy!.." dedi Dar beni dürterek. "Hogwarts'tan Jola'ya.. beni duyuyor musun?"
Başımı kaldırdım. Dirseğimi masaya dayayıp başımı elime yasladım. "İyiyim, gerçekten. Uykum var o kadar. Birazdan geçer."
"Emin misin?" dedi El. Endişelenmişti.
"Evet." Ellerimle hafif bastırarak yüzümü ovuşturdum. Bu biraz daha kendime gelmeme yardımcı olmuştu.
Çatalımı elime alıp ağzıma küçük bir sosis attım.
O sosisti, değil mi?.. Gariba... Dur, değil sanırım... tamam, sosismiş.
Çatalımı geri bıraktım. Hiç aç hissetmiyordum. Sosisi bile zar zor yutmuştum.
Kahvaltıyla geçmesi gereken bir saat boyunca boş boş tabakla bakışmaktansa yatakhanede biraz daha uyuyabilirdim.
Amacımı gerçekleştirmek için ayağa kalktım. "Kahvaltıdan sonra görüşürüz."
"Nereye gidiyorsun?" dedi Daria.
"Aç değilim. Biraz daha uyuyacağım." diyerek kısa kestim.
Dar "Pekâla." derken El "Görüşürüz." dedi.
Gülümseyip kapıya doğru yöneldim.
****
"Bence bu maçı Avusturalya kazanır." dedim kendimden emin bir tarzda.Dersler bitmişti biz de büyük salona geçiyorduk. Yemek zamanına daha birkaç saat vardı. Ama başka beraber takılabileceğimiz bir yer yoktu. Hepimiz farklı binalardandık, bu yüzden Ortak Salonlarda takılamazdık. Hava da soğuk olduğu için montlarla bahçede oturmaktansa sıcacık şöminenin yanında sohbet etmek bize daha bariz geliyordu.
"Yanılıyorsun," dedi Dar. "Hindistan Quidditch Takımı bu sene geçen yıla göre kat kat daha iyi."
"Ama Avusturalya'nın Almanya'yı 6 yıl üst üste yendiğini okumuştum. Almanya'nın takımı benim yılımda 'en iyi takımlar' listesinde yer alıyor. Bu yılda da öyle değil mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık <Tom Marvolo Riddle>
Fanfiction>>>>> (Harry Potter) "Bu hayattaki en büyük ceza sevdiğin kişilerin seni hayatından silmesine tanık olmaktır." Bu kitap sıradan bir "Tom Riddle" kitabı değildir. Bu içinde sadece saçma bir aşk barındıran ve sonu masum bir ev...