6 Haziran, 2018.
Okulun son haftalarını yaşıyorduk. Bizi çok fena bekleyen bir üniversite sınavı vardı, daha sonra da tercihler ve sonuçlar. Korkuyordum, ama hayatın sonu değildi. Kantinden meyveli gazoz alıp banka oturdum. Bekir ve Furkan'ı bekliyordum. Kantinden yiyecek birşeyler alıp geleceklerdi en son. Boş boş bahçeye bakarken arkamdaki bankta oturan kızların konuşmasına diktim kulağımı.
"Alya ne giyiyormuş?"
"Kot pantolon giymezse iyidir,"
Ardından kahkaha sesleri yükseldi. Herkesin kendine özel zevkleri ve tarzı vardı sonuçta. Niye batıyordu bu olay? Bir dakika, Alya nereye gidiyordu ki?
Bekir yanıma gelirken toparlandım ve ona doğru baktım.
"Kanka Alya ve okulun geneli nereye gidiyor? Bir bilgin var mı?"
"Ha mezuniyet gecesi yapılacakmış ya, sen nasıl olsa gitmezsin diye haber vermedim."
"12/D sınıfı gidiyor muymuş?"
"Kanka sen direkt 'Alya gidiyor muymuş?' diye sor istersen,"
Sırıttım. Haklıydı sonuçta.
"Oğlum geveleme de söyle işte,"
"12/D gidiyormuş, ama Alya gider mi bilmiyorum. Biliyorsun, o böyle şeyleri sevmiyor. En son 11'de yapılan kokteyl partisine de gelmemişti,"
"Doğru," dedim onaylarcasına. Alya haz etmiyordu böyle şeylerden. Ama haz etmemesinin sebebi partileri sevmemesi değil, partiye uygun hazırlanamamasıydı.
"Gitmiyorsun, değil mi sen?" diye sorunca "gidiyorum oğlum, niye gitmeyeyim?" dedim. "Hayret," dedi şaşırdığını belli ederek.
Zil çalınca "hadi oyalanma da gidelim sınıfa," dedim. "Lan ciddi ciddi derse girecek miyiz?" dediğinde güldüm. "Oğlum farkındaysan bizi bekleyen kazık bir sınav var,"
"Farkındayım," dedi acıların çocuğu küçük Bekir. Kahkaha atarak girişe doğru ilerledim. 12'lerin bulunduğu kata geldiğimde Alya ve Beyza sınıf kapısının önünde gülüşerek konuşuyorlardı. Beyza en yakın arkadaşıydı. Üniforma bile yakışıyordu zalımın kızına.
Gözlerimi kırpmadan 12/D'nin sınıf kapısını izlediğimde Alya bana baktı, gülümsedim. Elini havaya kaldırıp seslendi. Gürültüden duymuyordum. Ne diyordu acaba?
"Bekir!"
Arkamı döndüğümde Bekir'in hemen dibimde olduğunu gördüm. Anlaşılan ona gülümseyip el sallamıştı. Bekir, ben 16 yaşındayken beri Alya'yı sevdiğimi biliyordu. Flörtleşme gibi birşey olmazdı, değil mi aralarında? Hem Alya buna müsaade etmezdi.
Bekir omzuma dokunup, "hadi kardeşim derste görüşürüz," dedi. Derste mi görüşürüz? Aynen, görüşürüz. Onları izlemeye koyulduğumda Alya heyecanlı bir şekilde Bekir'e birşeyler anlatıyordu. Son kez bakıp sınıfa girdim. Ders ne olursa olsun, her hoca serbest bırakıyordu artık. O yüzden masamın üzerine test kitaplarımı çıkarıp çözmeye koyuldum.
"Kardeşim?"
Gözlerimi test kitabımdan kaldırmadan konuştum. "Efendim?"
"Kızdın mı sen?"
"Neye?"
"Alya ile konuştuğuma,"
"Neden kızayım? Alya'yı bilmiyor muyum sanki?"
Elindeki kalemi sıranın üzerine bıraktı Bekir. "Peki, kardeşini bilmiyor musun Barış? Saçma düşünüyorsun bazen,"
"Daha ne düşündüğümü bile bilmiyorsun," dedim.
"Alya ile flört aşamasına geçeceğimi düşünüyorsun, ama kardeşinin kardeşine ihanet yapmayacağını bilmiyorsun."
"Saçmalama Bekir. Alya benim neyim ki, ihanet yapacaksın? O benim hiçbir şeyim ve sanırım bu hep böyle devam edecek,"
"Kıza açılmadın bile. Sana olan duygularını nasıl bilebilir Barış?"
Haklıydı.
"Günaydın çocuklar,"
İngilizce hocasının sınıfa girmesiyle Bekir'in sorgulamasından kurtulmuştum.
**
Çıkış zilinin çalmasına son 15 dakika kalmıştı. Fazla ders çalıştığımızdan paydos etmiştik arkadaşlarla ve klasik doğruluk cesaretlik oyununu oynayacaktık tabiki. Bekir'in karşısına oturduğumda bana öldürücü bakışlar atıyordu. Arada da Merve'ye dönüyor, sırıtıyordu. Merve bizim sınıfın en cool kızıydı diyebilirim ve beni m salak arkadaşım Bekir de kıza aşık olmuştu.
"Ee sıra sende Barış,"
"Hm?" dedim.
"Doğruluk mu, cesaretlik mi?"
Kendimden emin bir şekilde konuştum. "Doğruluk," Bekir, Furkan'ın kulağına birşeyler döküldüğünde güldüler.
"Alya'ya aşık olduğunu biliyoruz. Ne zaman açılmayı düşünüyorsun platonik kardeşim?" diye gülerek sordu Bekir.
"Hiçbir zaman," diyerek kısa cevap verdim. Aralarında konuşurlarken sırıttılar. "Oğlum 2 senedir kıza bakıyorsun, kızın da pek umrunda değil."
"Konu ben miyim şuan? Arkadaşlar, Alya'nın beni sevmesine gerek yok, ben onu seviyorum."
"Ooo,"
"Hadi sulandırmayın, devam edelim." dedim. Şişenin ucu Furkan'a döndüğünde sırıttı ve konuştu. "Bekir kardeşim doğruluk mu cesaretlik mi?"
"Bilirsiniz ben Barış gibi korkak değilim arkadaşlar, o yüzden cesaret diyorum,"
Sırıttım. Furkan'a mesaj atmak için telefonumu çıkardım.
Gönderilen : Boş yapacak, açma
Mesaj : Kanka bizim çenesi düşük Zeliha'nın yanına gidip yanağından öpmesini söyleseneFurkan'ın telefonuna bildirim düşmüştü. Bana bakıp sırıtırken göz kırptım. Elini onaylar şekilde işaret edince güldüm.
"Git Zeliha'yı öp,"
"Has*****, neresinden?"
"Yanağından,"
"Ha iyi,"
"Herif Zeliha'ya bile sululuk yapıyor anasını satayım," Furkan'ın dediğine hepimiz gülmüştük.
Bekir, Zeliha'ya doğru yaklaştığında Zeliha ayaklandı hemen. O da Bekir'den hoşlanıyordu zaten. Hadi bir Bihter - Adnan sahnesi izleyelim can dostlar. Ama bu durumda Bihter Bekir, Adnan da Zeliha oluyor.
**
Zilin çalmasına 1 dakika kala test kitaplarımı çantama koyup omzuma taktım. Çantamın küçük gözünden evin anahtarını aldığımda zil çoktan çalmıştı.
"Bugün bizde miyiz kankalar?" dedi Furkan. Başımla onayladım. "O zaman cipsler Barış'tan, kolalar da Bekir'den,"
"Tamamdır," dedim ve yanlarından ayrıldım. Okulun çıkış kapısına vardığımda kaldırımın köşesinde küçük bir not gördüm. Elime aldığımda boş bir kağıt olduğunu farkettim, ta ki arkasını çevirene kadar. Arkasında bir adres ve numara vardı. Adres bizim evin birkaç arka sokağında bulunmaktaydı. Not kağıdını cebime atıp yoluma devam ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖKYÜZÜNDE
Teen Fiction"gökyüzü nerede?" "gök senin yüzünde." • kaldırılıp tekrar yayınlanmıştır.