0.3

3 1 0
                                    

Çıkış zili çaldığında Bekir ile haberleşmek üzere okuldan çıkmıştım. Eve gidip birşeyler atıştıracaktım. Annem ile telefonda akşam için konuşmuştuk, ama o evde bu konuyu detaylıca konuşmamızı istemişti. Küçüklüğümden beri benim üzerime çok titrerdi, tek oğluyum sonuçta.

Eve geldiğimde çantamı odamın köşesine attım ve ellerimi yıkadım. Annem mutfakta şarkı mırıldanırken gülümsedim. En sevdiğim şarkılardan birini söylüyordu çünkü.

"Tut elimi, burdan gidelim,"

"Olmaz demeden dinle beni bi',"

Ona eşlik ettim bende.

"Üzgünüm söndü, dindi ateşim. Ah bebeğim, ben hala deliyim."

"Sen yokken ne gece, ne de gündüz. Ne ay var, ne tek bir yıldız. Her yer karanlıkla ıssız, göremiyorum."

Annemle olan düetimiz sonlandığında sandalyemi çekip oturdum. Çorba kasemi önüme yerleştirirken genel rutin sorularını üzerime salıverdi. "Ee nasıl geçti günün?"

"İyiydi. Boş geçiriyoruz zaten. Bu aralar okuldakilerin meşgul olduğu tek şey mezuniyet gecesi,"

"Gidecek misin peki?"

"Çokta önemsediğim birşey değil,"

"Barış, sonuçta liseyi bitirdin ve bu da senin hakkın oğluşum. Biraz sosyallik lütfen!"

Annem şakasına kızarken gülümsedim. Canım annem, varlığına bin şükür ettiğim güzel annem. "Ya anneciğim ben uğraşamam. Hem dans edecek kız adayım bile yok,"

"Senin gibi bir yakışıklı ile kim dans etmez istemez? Hem Alya var,"

"Alya, Bekir'le dans eder büyük ihtimalle," dedim gözlerimi devirip. "Gerçekten böyle mi düşünüyorsun?"

"Hayır,"

"Ama ihtimaller öyle gösteriyor,"

"Neden? Bekir, Merve'yi sevmiyor muydu?"

Ulan anne ne kadınsın he. Her şeyden de haberin var, maşallah. Nazar değmez inşallah.

"Vazgeçmiş Merve'den,"

"Hımm. Peki akşam geceleme mevzusu nedir? Anlat bakalım, telefonda konuşamadık."

"Ha, o öyle arkadaşlarla eğlenmece. Biliyorsun, Alya normalde çalışıyor ve izin alması çok zor. Yarın izin almışken hep beraber eğlenelim dedik."

"Anladım. Uyumadan önce yaz bana ama mutlaka. Merak ederim, biliyorsun."

"Tabi," dedim. Annemi de hallettiğimize göre şimdi akşama hazırlık yapmam gerekiyordu.

Odama çıkıp kendimi yatağın üstüne attım ve saate bakmak kolumu çevirdim.

17:02

Akşam 7'de Bekir bize gelecekti, beraber birşeyler alıp Alya'ya geçecektik. Bugün her şey güzel olacaktı, inanıyorum. Hafif bir duş aldıktan sonra üzerime buz mavisi bir tişört, altına da beyaz kot pantolon giymiştim. Saçlarımı da kurutup taradıktan sonra kol saatimi taktım.

Boş yapacak, açma arıyor..

Çalan telefonuma uzandım, Furkan arıyordu. Telefonu kulağıma götürüp cevap verdim.

"Efendim?"

"Kanka Alya ile Bekir dışarı çıkmış."

"Neden?"

"Alya, alışveriş yapmak istediğini söylemiş."

"Anladım. İyi o zaman, bizde seninle geçelim."

"Tamamdır, hadi geliyorum ben."

Telefonu kapattım. Neydi bu şimdi? Neden bana haber edilmiyordu? Eşek başı mıyım lan ben burada?

Yatağımın kenarındaki sehpanın üzerinden cüzdanımı almak için eğildiğimde yolda bulduğum not kağıdını gördüm. Tamamen unutmuştum.

- Flashback

"Bugün bizde miyiz kankalar?" dedi Furkan. Başımla onayladım. "O zaman cipsler Barış'tan, kolalar da Bekir'den,"

"Tamamdır," dedim ve yanlarından ayrıldım. Okulun çıkış kapısına vardığımda kaldırımın köşesinde küçük bir not gördüm. Elime aldığımda boş bir kağıt olduğunu farkettim, ta ki arkasını çevirene kadar. Arkasında bir adres ve numara vardı. Adres bizim evin birkaç arka sokağında bulunmaktaydı. Not kağıdını cebime atıp yoluma devam ettim.

- Son

Kağıtta yazan numarayı çevirdim. Belki bu numara ve adres, bir başkası için çok önemliydi. En azından sahibine ulaştırabilirdim. Arama tuşuna basacağımda Furkan'ın aramasını açtım.

"Kanka geldim ben, kapıdayım."

"Tamam," diyip girdiğim numarayı geri sildim. Şuan zamanım yoktu.

Ayakkabılarımı giyip kapıyı açtığımda Furkan ile tokalaştım.

"Bizde markete uğrayalım da birşeyler alalım,"

"Yok, onlar almışlar."

"İyi o zaman,"

**

Alya'nın evinin olduğu sokağa geldiğimizde Bekir'i aradım. Konum bu sokağı gösteriyordu, ancak ev tam olarak belli değildi. Bekir telefonu açtıktan sonra kulağıma götürdüm. "Kanka ev tam olarak neredeydi?"

"Geldiniz mi?"

"Geldik. Gelmesek aramazdım zaten kardeşim,"

"He. O zaman ben çıkıyorum, karşılarım sizi."

"İyi, kapat."

3 apartman ardında Bekir'i gördüğümüzde el salladım. Biraz zor olsada gördü beni kör.

"Geldiniz mi la?"

"Yok kanka yoldayız. Birazdan geliriz,"

"Tamam bekliyorum,"

Bekir boş yaptıktan sonra hepimiz çok komik bir espri yapmış gibi kahkaha atmaya başladık.

"Boş yapma, çiğköfte yap Bekir."

"Alya yapıyor kardeşim,"

"İyi bari," dedim tebessüm ederek. "Furki iyi misin lan?" dedim Furkan'a dönüp. Dalgın bir şekilde telefonuna bakıyordu. "Neyin var oğlum?" dedi Bekir. İkimizde "pamuk şeker alalım mı?" sorusuna cevap bekleyen çocuklar gibiydik.

"İyiyim, iyiyim. Sorun yok kardeşim. Bir telefon görüşmesi yapıp geliyorum, siz geçin."

Kafamla onaylayıp A blok yazan apartmanın girişine doğru ilerledim. Bekir, zillerin bulunduğu yere yönelip Evrim Çetinoğlu yazan zile bastı. Kapı anında açılınca şaşırıp asansöre doğru ilerledik. Asansör geldiğinde Alya'nın bulunduğu evin katına geldiğimizde Bekir önden ilerliyordu.

Alya'nın yüzüne bakmak bile heyecanlandırıyordu beni. Nabzımı kontrol edemiyordum. Ellerim birbirine giriyordu. Sözlerim çıkmıyordu ağzımdan.

Alya kapıyı açtığında büyük bir hayranlıkla ona baktım. Boncuklu sarı bandanasını, kahverengi güzel saçlarına ithafen bağlamıştı. Kahve ve sarının en güzel tonuydu be. Giydiği bebek pembesi tişörtü ve dar kotu onun tarzıydı.

GÖKYÜZÜNDEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin