tatlı bir acı

857 41 42
                                    

Alya sanki futbol takımına gaz verir gibi bağırıyordu...

- bebetom... Yaparsın sen! Artık söyle gitsin.... Valla bende bıktım su plotonikliginden..

Yumruklarımı sikip gözlerimi kapadım ve sayısız senaryoyu gözlerimden geçirdim, ama bunların çoğu kötü son...

- Alyaa! Gözümün önünden çok senaryo geçiyor... Çoğu kötü son ama ! ;(((

Sakin olmaya çalışıp gözlerimi açtım. Alya bunalmış bir şekilde bakarken birden beni itti ve kafamı birine çarptım... Hep olan birşey ama bu bir sorundu.. çünkü çarptığım kişi kaçmak istediğim biriydi...

- Ahh... Çok özürdi... lerim

 Adrien gözlerimin içine bakıyordu, Allah'ım ölüyorum help... Alya'nın sözleri aklımda dönüp dururken Adrien güzel sesiyle düşüncelerimi böldü.

- sorun yok değil mi Marinette ??

Gözlerinin içine baktım.. artık söylemem gerekiyor, yoksa ben ölücem. Yaptığım bütün saçmalıkları bor tarafa itip bütün cesaretimi topladım..

- sorun yok ama Adrien... Sana çok önemli bir şey demem gerekiyor...

Okul çıkışı olduğu için çoğu kişi gitmişti bile. Alya okul merdivenlerinin oradan bize bakıyordu, tabi Nino'da yanındaydı.. umarım bizde öyle oluruz diye dua etmeden duramadIm, napayım.. seviyorum yav hu.

- tabi Marinette, seni bekliyorum.

Derin derin nefes aldım. Alya'nın ve Tiki'nin sesini duyar gibiydim. Allah'ım şimdi ölmezsem 40 yıl daha ölmem.

- Be... Ben seni seviyorum Adrien ...

Bir anda ağzımdan çıkmıştı o sözcükler. Korku ve utançtan gözlerimi kapattım. Her saniye sanki saatler gibiydim. Ve sonunda o cevap geldi....

- Marinette... Ben üzgünüm.

Yavaşça gözlerimi açtım. Kelimeleri bir top yığını gibi kalbime oturdu ... Göz yaşlarım gözlerime hücum ederken tutmak için çok uğraştım...

Tek diğebildiğim "tabi" olmuştu. Hiç koşmadığım gibi koştum. Alya'nin bağırdığını duymuştum ama anlayamıştım. Sanki göz yaşlarım sadece bulanık olan görüşümü değil kulaklarımı da kapatmıştı.

En sonunda her zaman resim cizdiğim yere  oturdum, buradan aşkın simgesi olan Paris kulesi net bir şekilde gözüyordu. Burası beni rahat hissettirmesi gerekirken Adrien ile olan anılarım aklıma geldi. Kızlarla beraber bu parkta pilan kurmuştuk... şimdi acı olan bir ani sadece. kimse olmadığı için tiki çantadan çıktı.

- Hadi ama Marinette, üzülme lütfen.. eminim başka bir durum vardır...

Kafamı bile kaldırmadan cevap verdim

- Tikki... Sadece yanlız kalmak istiyorum

Tiki inatla çantaya girmedi.

- Lütfen Marinette, böyle yaparsan akumalanmandan korkuyorum...

Şuan ne akumalanmak nede halkmod umrumda değil. Kalbim sanki biri tarafından eziliyor gibiydi.

- Marinettee !!

Kafamı kaldırdığım gibi siyah kelebeğin bana doğru geldiğini gördüm. Kalbimin acısı ağır basarken ayağa fırlayıp bir iki adım geri adım atım. Kelebek hızla gelirken biri onu bir fular ile sardı. Mavi gözler ve mavi uçları gördüğüm gibi tanıdım.

- Luka !?

Luka halkmod ile savaşır gibi bir hali vardı. Dönüşmeden önceki son sözleri ise..

- kaç mari !..

Biraz uzaklaşıp bir yere saklandim.

- TİKİİ... BENEKLER..

Dönüşmek beni rahatlatmıştı...

------

- bay bay küçük akuma...

Luka yere çökmüş bir şekilde duruyordu. Durumu anlaması Birkaç dakikasını alabilirdi.

- çak bakalım :)

Kara kedinin yaptığı yumruğa değip luka'nin yanına gittim. Aynısının şevtalisini bana yapmış olduğu için çok üzülmedim doğrusu. Luka'yı elinden tutup yavaşça kaldırdım.

- iyi misin luka ?

Luka yavaşça gözlerime baktı..  o benim kahramanımdı. Belki o olmasa ben akumalanacaktım. Tabi uğur böceği olarak kurtarmıştın ama o nereden bilebilir ki. Ona Marinette olarak borçluydum.

- Marinette.. o iyimi ??

Endişeyi gözlerinde gördükçe kendimi iyi hissetmistim, o beni gerçekten önemsiyor <3

- Uğur böceği...

Kara kedinin seslenmesi ile arkama döndüm

- Kara kedi.. onu ben götürürüm, hem dönüşmek üzeresin.

Yüzüğüne baktığında 2 dakkasının kaldığını gördü.

- ben gidiyorum o zaman ...

Kafamı sallayıp Luka'yı ayağa kaldırdım.  Kara kedi çoktan gitmişti.

- Seni evine bırakmamı ister misin ?

Luka saçlarını karıştırıp cevap verdi.

- Hayır teşekkürler uğur böceği... Benim birini bulmam gerekiyor...

Kim olduğu çok belliydi tabi ama neyse. Kafamı saklayıp yoyo'mu bir yere atıp sanki uzağa gidiyor gibi gittim. Luka yakın bir yerde saklanıp normal halime dönüştüm.

- birine teşekkür borçlusun Marinette.

Gülümsemekle yetindim.

- Haklısın tiki..

Tiki çantama girdiği gibi Luka'ya doğru koştum. Ayaklarım havalanmış gibi hissettim, sanki uçuyor gibi. Luka'da bana sarılıp kafasını saçlarıma gömdü.

- iyi olmana çok sevindim Marinette...

Göz yaşlarım istemsizce akmaya başladı, günün yorgunluğu kalp acımı dahada zorlamıştı...

- Teşekkürler Luka... Çok teşekkürler..

Yavaşça ondan ayrıldım. Gözlerimin içine baktı, önceden eve gidip ağlamak isteyen tarafım yorgunluk ile yer değiştirmişti.

- Sorun değil Marinette..

Birkaç dakika bakıştıktan sonra yanaklarımın yandığını hissedip kafamı çevirdim.

- Ben artık gideyim en iyisi

Birkaç adım atmıştım ki yüzüme düşen yağmur damlacığı ile yerimde durdum. Yüzümde oluşan smile engel olamadım ;)

Yağmur tam şiddetlendiğin de Luka yanıma geldi., üstündeki ceketi çıkartıp üstümüze tuttu. Çok yakındık ve bu beni istemsizce kızartıyordu. Ellerimi yanaklarıma koyup yüzümü saklamaya çalıştım ama gözlerimi ondan çekmedim.

- Seni eve kadar bırakarım <3

Gülümseyip ona yakın olan elimi arkasına doladım. Bu kadar yakın olduğumuz için utandığımı belli etmemeye çalıştım.

---

Evin kapısına gelince ona döndüm... Hâlâ çok yakınız ya. Ben daha aşk acısı çekiyorum.. no love, never love

- İçeri gel istersen sana bir kahve yaparım... Hem şemsiye de vereyim.

Luka ceketi biraz indirdi

- gerek yok Marinette, teşekkürler

Bir şey demeden ceketini giydi ve kapşonunu kapattı ve uzaklaştı. Ona bir teşekkür borçluyum, hemde en güzelinden...

My hero - lukanetteHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin