2. İLK PİYESİN İKİNCİ DAKİKASI

742 74 91
                                    

Merhabalar,
yeni bölümümüze hoş geldiniz!

Bol bol satır içi yorum yapmayı ve sol alttaki
küçük yıldızımıza dokunmayı unutmayınız. 🎻

Keyifli okumalar dilerim!

✨Trevor Morris, The Memory of Battle

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Trevor Morris, The Memory of Battle






2. İLK PİYESİN İKİNCİ DAKİKASI
"Ay yoksa yıldızlara yönünü çevir."









Piyes.

Bir lahza gibi.

Bir sahnesindeyseniz ilk piyes başladığında ve kırmızı kalın perdeler sizin için, sizi merakla bekleyen bakışlar adına açılmaya başladığında gözlerinizi her daim kapalı tutmayı isterdiniz.

Nefesini tut, ışığı yut.

Derin bir nefes ve oyun.

İlk piyesin henüz ikinci dakikasındayken, bazı şeylerin heyecanınızı körüklediğini, meraklı gözlerin arttığını, göğsünüzün içinde taşıdığınız dört odacığın da parçalanmak ister gibi attığını hissederdiniz. Biri gelecek gibi sanki. Elini uzatacak, henüz ikinci dakikadayken üçüncü dakikaya geçmenize müsaade etmeyecek gibiydi. Orada kalmanız gerekiyor gibi hissedecektiniz, evim belki orasıdır diye düşünmenizi isteyecekti.

Zamanda asılı kalmak gibiydi bazı şeyler.

Ancak zaman, Tanrı'yı dahi dinlemezdi.

Siz ikinci dakikayı bitirip üçüncü dakikaya geçtiğinizde bir şafak vakti çoktan sökecek, kapınıza dayanacak, avuçlarının içindeki patikayı takip eden geçmiş ve gelecek sizi yakanızdan kavrayacak, yaralı ve yolunu kaybetmiş bir kaplan size uzanacak, gökyüzü ikiye dahi ayrılsa siz o iki parçanın ortasında kalmaya devam edecektiniz.

Zaman, kimseyi dinlemeyecekti.

Geçecekti.

Ama dindirmeyecekti.

Dinmesini istediğiniz her geçmişin ve her geleceğin içinde boğulacaktınız fakat şimdi sizi kendine mühürlü kılacaktı.

Bitecek miydi?

Parmak uçlarımda eğrelti bir şekilde duran sigarayı dudaklarıma yaklaştırıp zehirli bir soluğu daha ciğerlerime misafir ettiğimde; gri duman aldığım nefesten saniyeler sonra bütün yüzümü kaplayacak bir hâlde çıkarak süzülmeye başladı. Gözlerimin içi yanmasın diye göz kapaklarımı hafifçe birbirlerine yaklaştırarak kapadığımda, gri dumanın ardından karşımda oturan adama bakmaya devam ediyordum. Kezâ o da gözlerini benim gözlerimden ayırmadan pürdikkat beni inceliyordu.

SIFIRINCI SOKAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin