Nefis

10.3K 609 102
                                    

Filiz masasını bahçeye kurmuş, yemeklerinin altını kapatmıştı. Belindeki önlüğü çıkartıp kapısının arkasına asmış ve merdivenleri çıkmaya başlamıştı. Üzerini başını düzeltmiş arada duran aynada topuzuna bakmıştı. Yemek yapacağı için alelacele toplamıştı ama güzel duruyordu. Yatak odalarının kapısını açtığında ilk başta seyretmişti, güçlü kolarıyla yüzünü kapatmıştı. Parmak uçlarında içeriye girmişti, kocasına doğru yaklaştığında, yüzünün çok sert durduğunu görmüştü hatta kaşları fazla çatıktı, güçlü koluna dokunmuş ve seslenmişti kısık bir şekilde: "Asaf Ateş" demesiyle dokunduğu elinin bileğine güç hissetmiş sonrasında kendini yatakta bulmuştu.

Ateş hızla üstüne çıkmış uyku gözlerle yüzünü ayırt etmeye çalışıyordu. Filiz ise sadece bakıyordu, sert yüzüne, çatık kaşlarına, çakmak çakmak gözlerine ve dümdüz olan dudaklarına. Kabus gördüğünü ve hâlâ ayırt edilmediğini anlamıştı Filiz ve boşta olan elini kaldırıp kocasının yanağına koymuştu. Ben buradayım korkma der gibi, kabustu biz gerçeğiz demek için. Ateş bakıyor ama hâlâ kabus içerisinde gibiydi; "Asaf Ateş ben Filiz" demişti işe yaramasını umarak.

"Filiz" demişti başını sallayarak, gördüğü kabus biran olsun eski günlere götürmüştü. Kendini toparladığında hâlâ karısının üzerinde ve bileğini sert tutmaya devam ediyordu. Karısının yüzüne baktığında bileğinin acıdığını fark edip bırakmıştı. Elinin tersiyle karısının yanağını okşamıştı; "Özür dilerim" demişti içtenliğiyle.

"Sadece kabustu" gülümsemişti, daha doğrusu gülümsemeyi dinlemişti. Asaf'ın bir kabusla neden bu kadar dağıldığını ölesiye merak ederken.

Asaf tekrar aynı kabusların başlamasından korkmuştu, o günlere yeniden dönmeyi; "sadece kabus" tekrarlamıştı.

"Hadi kalk elini yüzünü yıka yemek hazırladım" çakmak çakmak bakan gözlere bakarken erimek istemişti Filiz.

"Özür dilerim Filiz" hâlâ kalkmıyor karısının gözlerinden biran olsun ayrılamıyordu.

"Ne için" sevgi doluydu sesi.

"Bileğini sıktığım için. Kabus gördüğümü anladığında benden uzak dur Sürgün sana zarar vermek istemiyorum" derken karısının yüzünü ve saçlarını sevmişti.

"Bana zarar vermiyorsun Asaf Ateş. Hadi kalk" demiş ve kocasının altından kenara sıyrılıp kalkmış ve koşar adım odalarından çıkmıştı.

Yataktan istemeyerek kalkmıştı genç adam hemen elini yüzünü yıkayıp, aşağı doğru hızlı hızlı inmeye başlamıştı. Mutfak kapısına geldiğinde karısının tencereye elini almış bahçeye çıkarken görmüştü. Diğerinide kendisi alıp peşinden çıktığında bahçeye hazırlanan masaya bakmış ve gülümsemişti. O an anlamıştı bu kadınla evlenmek o kadarda kötü değildi. Kendine kızmıştı Filiz'i diğer kadınlarla bir tuttuğu için daha doğrusu tek bir kadınla bir tuttuğu için. Filiz tenceresini masaya bıraktığında arkasını dönmüş diğerini alacakken Ateş'i görmüştü. Bir iki adım atıp kendini seyreden kocasının elinden almıştı; "Zahmet etmeseydin geç otur" gülümsediğinde genç adam tamamen emin olduğu bir şey vardı kı karısına gülüşün çok yakıştığıydı.

"Ne zahmetti" demiş ve yerine geçip oturmuştu merakla yemeği sormuştu; "ne pişirdin" karnı zil çalıyordu.

"Türlü ve bulgur pilavı sever misin bilmem"

"Severim neden sevmeyeyim"

"Etsiz ama.."

"Bir dahakinde etli yaparsın" samimi ve içten söylemişti; "bu kadar işinin içinde yapmışsın hem" demiş tabağını uzatmıştı.

Ateş'e Sürgün - Hanzade Serisi 2 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin