"Masalım..."
"Ece'm..."
Bu hayatta aynı kanı taşımazken bile kardeş olabilirdi insan, Şüphesiz ki şu anda bunun en büyük ispatı da Ece ve Masaldı.
Ece daha ilk şoku atlatamadan, Masal'a sıkıca sarılmış ve hıçkırıklarının çıkmasına izin vermişti. Daha fazla içinde tutamamıştı çünkü.
Uzun bir sarılmanın ardından, Emin olmak isteyen genç kız geri çekilerek tekrar Masal'ın yüzüne bakmıştı. Sonrasında fark ettiği şey ile birlikte ise elini bukleler halinde omuzlara dökülen, Fakat eskisi gibi uzun olmayan saçlara daldırdı nazikçe...
"Saçların..."
İşte genç kadının en çok korktuğu soru gelmişti, Aklı Ece'nin vereceği tepki senaryolarını bir bir sıralarken, Bu anlatacaklarının hiçte kolay olmayacağını adı gibi iyi biliyordu.
Ece'nin eli halen daha saçlarındayken Masal da anlatmaya nereden başlayacağını düşünüyordu. Yaşanan o kadar fazla şey vardı ki, Şimdi bunları tek tek dillendirmek aynı şeyleri tekrar yaşamak gibi olacaktı.
Bu sırada Ece'nin de yeni aklına gelmiş gibi hızla geri çekilmesi aynı saniyelerde gerçekleşmişti;
"Ay Masalım kapıda kaldın, Gelsene içeri, akıl mı kaldı bende."
Bunu der demez de elinden tutup çekmişti içeriye vakit kaybetmeden.
Salondaki koltukların çiftli olanına oturan Masal, Ece' de oturunca kendini tutamayıp yeniden sarılmıştı arkadaşına.
"YAŞIYORSUN MASAL... YANIMDASIN KARDEŞİM. BEN O KADAR KORKTUM Kİ..."
Sözleriyle beraber kollarını Masalın bedenine daha sıkı sarmasıyla Masal söylemek zorunda olduğu yalanın altında ezilmişti, Onu bu denli sıkan Ece değil sevdiklerinden uzaklaşıp yalanlar söylemesiydi.
Hepsinden tek tek af dilemesi gerekiyordu;
Ece'den biraz ayrılıp bu kez gözlerine baktı,
"Ben... ben çok özür dil-"
Ece daha fazlasını duymak istemediği için parmaklarıyla susturmuştu hep dönmesini beklediği kardeşini;
"SAKIN... sakın Özür dileme Masalım... "
Sonra da parmaklarını çekerek uzanıp yanağını sever usulca.
" O kadar korktum ki, o mektuptan sonra ama bak beraberiz artık, yalnız değilsin. Anlat Bana Masal her şeyi anlat kardeşim."
Genç kadının ise tam da böyle bir desteğe ihtiyacı vardı;
"Anlatacağım, her şeyi en başından anlatacağım."
Ece de bu cevap üzerine kısa bir anlığına Masalı yalnız bırakarak mutfağa geçmiş ve ikisine de kahve yaparak geri gelmişti.
Masal Kahvenin yanındaki Sudan bir yudum alarak kuruyan dudaklarını ıslatıp başından başlayarak olan biteni anlatmaya başlamıştı, Çok sessiz kalmıştı onlara karşı Ama vakit artık konuşma vaktiydi;
Ece'nin meraklı Gözleri de doğru fikirde olduğunu gösteriyordu. Kardeşi dediği insan elbette başına gelenleri merak ediyordu. Şayet Kendisi bu durumda olsa bu bilinmezlik öldürürdü çok geçmeden;
" Hani ben Londra'dayken arabayla kaza geçirmiştim .O ana kadar her şey normaldi, Ya da ben öyle zannediyordum!!! Hastanede yatarken Doktorlar bazı tetkikler yapılması gerektiğini söylediler ,Ben de kaza ile ilgili olduğunu düşünüp kabul ettim ama çıkan sonuçlar da beynimde tümör olduğu yazıyordu, inanamadım önce... Ama hem burun kanamaları, ardından da baş dönmeleri devam edince durumun ciddiyetinin farkına vardım. Tedavisini sordum ama hiçbir Kurtuluş şansın yok dediler! Çünkü tümör çok yayılmıştı. İşte o an bütün çarelerim tükendi, Bunu size Nasıl söyleyeceğim diye düşündüm durdum, eğer size Anlatırsam Siz Benden uzaklaşmayı asla kabul etmezdiniz. Sonuç olarak ölen bir tek ben değil hepimiz olurduk. Biliyorum şimdi düşününce bencillik yaptığımı düşünüyorsun ama öyle değil Ece , O an kalbim öyle bir acıyordu ki ben ne yapacağımı düşünürken Demir geldi hastaneye gözlerindeki acıyı gördüm ben, kalbindeki yoğun aşkı Bana olan bağlılığını. Kalbimin aksine bıraktım ellerini. Ve Ayrılmak istediğimi söyledim artık onu sevmediğimi boşanmayı düşündüğümü anlattım ona. Tabii o da bana haklı olarak sebebinin sordu."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR YALAN UĞRUNA
RomanceHer şey yolunda gidiyordu .Mükemmel bir evlilikleri vardı mutluydular... Ta ki atılan bir iftiraya kadar. Karısına inanmayan ve ona HAYATIMDAN DEFOL Git! diyen bir adam Hani derler ya Yalancının mumu yatsıya kadar yanarmış: Hah işte aynen öyle kad...