45.UZUN BEKLEYİŞ...

2.3K 81 29
                                    

Ece elindeki mektubun doğruluğunu teyit etmek ister gibi bir daha okuyordu sessizce;

"ECE, KARDEŞİM...

Sen bu mektubu aldığında, Ben ne yazık ki göçmüş olacağım bu dünyadan. Ama Sen sakın unutma ki! Sizi sevmekten hiç vazgeçmedim ben... Sadece böyle bilinmek zorundaydı. Çünkü ben bu dünyadan gittiğimde arkamdan üzülecek insanlar bırakmak istemiyorum, Aksine beni hep güzel hatırlamanızı istiyorum. Sakın bu satırları okurken ağlama Ecem, Ben yazarken ağlamıyorum çünkü, Eski güzel günlerimizi düşün, Neşeli ve birlikte mutlu olduğumuz zamanları. Biliyorum şimdi bana kızıyorsun sana söylemediğim için, Ama inan bende çok sonra öğrendim. Öyle ki tedavi için bile geç kalınmıştı, Bu yüzden yapamazdım kardeşim, Seni de kendimle beraber üzüntüye mahkum edemezdim Lütfen anla beni... Anla ki affet. Tek dileğim ve isteğim Senin sevdiğin adamla beraber çok mutlu bir hayat sürmen, Seni tanıdığım için ve böyle bir kardeşe sahip olduğum için İnan bana hiç pişman değilim. Tam tersi çok mutluyum. Ailesiz biriyken çok güzel ve sıcacık bir aile oldunuz bana Sende Bulut da Mutlu olmayı çoktan hak ettiniz, Dilerim elleriniz bir ömür boyu ayrılmaz. Birbirinize çok iyi bakın... SİZİ SEVEN MASAL..."

Son cümleyi de bitirdiğinde şaşkınlığını ve hıçkırıklarını tutamayan Ece gücünü kaybetmiş gibi bırakıvermişti dizlerini yere.

"Bö... böyle bir şey nasıl mümkün olabilir?"

Bulut da halen daha az önce ki yaşanılanların ve okuduklarının etkisinden kurtulamamış, Ve bu gerçekten nasıl bu zamana kadar şüphelenmediklerini düşünüyordu.

Eceyi yerde öylece çömelmiş halde gördüğünde ise hızla yanına eğilerek onu kaldırmış ve koltuğa kendisiyle beraber oturtmuştu . 

"Bende anlamadım ki Bir tanem... Ama dur bir saniye"

Bunu söyledikten sonra aklına yeni gelmiş gibi hızla telefonunu çıkartarak Demiri aramış. Lakin açılmayan ve aynı bildirimi veren telesekreterin üzerine iyice gerilen sinirlerine hakim olamamıştı.

"Bir kerede aç be adam... Nereye kayboldun anlayıp dinlemeden. AH DEMİR AHH!!!"

***

"Bir gelişme var mı Murat?"

Doktor artık duymaya alıştığı soruyu bir kez daha işittiğinde Daha az önce odasından çıktığı kızın durumunun aynı olduğunu üzülerek belirtti Ama aynı zamanda İnanıyordu da;

"Bak Cem endişeni anlıyorum. Lakin bende doktorum, Durumu stabil, Bu kadar riskli bir tümöre karşı vücudunun bu denli savaşçı olması bile büyük bir mucize İnan bana. Masal güçlü bir kız ve uyanacak. İlaçları tamamen kestik artık, Operasyon uzundu, Biraz zaman dostum. Sabırlı ol. Uyanması için vücudun tamamen kendini toparlaması lazım."

Cem duyduğu bu umut vadeden cümlelerle birlikte az da olsa rahatlamış ve gözünü Masalın yattığı odanın camından çekerek Arkadaşına sarılmıştı;

"Bana ne kadar büyük bir iyilik yaptığını bilemezsin, Bu ameliyatı kabul etmen bizim için çok önemliydi, Özellikle de Onun için. Sağ ol Murat, Sağ ol kardeşim..."

Murat da kendisine sarılan dostuna karşılık verirken sırtına dostane bir şekilde vurarak gülümsemişti.

O sırada dışarıdan yiyecek bir şeyler getiren Selinde merdivenleri bitirmiş ve soluklanırken karşısında bu manzarayı bulmuştu.

İki adamda onu görür görmez hızla ayrıldıklarında Genç kız gülümsemeden edemedi onların bu hallerine.

Murat izin isteyip Başka hastaları muayene etmek üzere üst katta ki Muayene odasına geçerken, Cemde sevgilisinin elindeki poşetlere uzanıp almıştı hızlıca. Tabi bir yandan Sesini sert tutmaya çalışarak fırça çekmeyi de ihmal etmemişti;

BİR YALAN UĞRUNAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin