3 | Candy

3.1K 174 103
                                    

"Şerefe!"

Çınlayan bardakları bastırmaya çalışan keyifli sesler yükseliyordu masadan. Namjoon onları özlediğini fark etti. Ekibiyle çok uzun süredir yemek yemiyordu. Çaprazında oturan Mi So gülümseyerek Namjoon'a doğru eğildi.
"Uzun zamandır aramızda yoksunuz Takım Liderim. Özlettiniz!"

Namjoon'da gülümsedi. Mi So uzun zaman boyunca aynı odada çalıştıkları çalışanıydı. Geldiğinde çok ürkek güvensiz bir çalışan olduğu için Namjoon'u mutlak otorite görüyordu. Namjoon onu güzelce eğitmiş ve Mi So terfi almıştı. Namjoon onunla aynı ekipte çalışıyor olmaktan keyif alıyordu çünkü kız çok sevimli, uyumlu ve pratik birisiydi. Ekipteki herkes birbirine sarsılmaz aile bağlarıyla bağlıydı. Namjoon'u mutlu eden şeylerden biri de buydu.

Mi So'nun dediklerini duyan Daehyub kızın omzuna dokundu. "Mi So haklı. Bundan sonra sık sık gelin Takım Liderim."

Mi So Daehyub'a dönüp gülümsedi. "Bakın! Daehyub da hak verdi."

Namjoon yine sadece gülümsedi. Kafasını buraya verip kafasında gezinen her şeyi boşvermek istiyordu ama gazete haberinden gülümseyerek ona bakan kadını unutamıyordu. Kafasında hikayenin parçaları oturmaya başlarken bir türlü rahatlayamıyordu.

Yanında oturan kadın hafifçe omzuna dokundu.
"Namjoon. İyi gözükmüyorsun?"

"İyiyim Nuna. Gerçekten sorun yok."

Kadın gülümsedi. "Sen öyle diyorsan." Sonra sesini hafifçe yükseltti ve bardağını kaldırdı. "Hadi o zaman bir kez daha, şerefe!"

"Şerefe!"

Namjoon da gülerek bardağını kaldırdı. Bu ekibi seviyordu. Yemek yemeyi, içmeyi seviyordu. Özgür olmayı seviyordu. Biri aniden bunu kısıtlasa ne olurdu? Bunu bilemiyordu. Ama yine de onunla empati yapamıyordu.

______________________________

Anahtarla kapıyı açıp içeri girdiğinde sadece salonun ışığının yandığını görünce oraya doğru ilerledi Namjoon.

İçeri girince bir süre duraksadı. Koltukta Sooyoung ve Minseo sarılarak uyuyakalmışlardı. İkisi de çok huzurlu gözüküyordu. Yerde boya kalemleri ve boyama kitabı dağınık halde duruyordu. Namjoon üstlerini örtmek için koltuktan aldığı battaniyeyi alıp açtı. Tam yanlarına ilerliyordu ki yerde duran teneke boya kutusuna yanlışıkla tekme atarak büyük bir gürültü yarattı.

Bu ses üzerine Sooyoung sıçrayarak uyanırken Namjoon elinde battaniyeyle kalınca panik yapıp battaniyeyi kenara fırlatıverdi.

"Bay Kim. Gelmişsiniz."

"Çok mu geç kaldım? Uyumuşsunuz."

Kız gözünü ovuşturarak gülümsedi. "Ah hayır! Biz bugün park gittik ve biraz yorulduk. O yüzden uyuyakalmışım. Planım sadece Minseo'yu uyutmaktı aslında."

Namjoon elini ensesine attı ve çekinerek sordu. "Geç oldu. Burada kal istersen."

Kız gülümsedi. "Teşekkürler ama gitsem daha iyi olur."

O ayaklanınca Namjoon da arkasından ilerleyip arabanın anahtarlarını aldı. "O zaman ben bırakayım. Öylesi daha güvenli olur."

Arabaya binip kemerini bağladıktan sonra kıza sordu. "Evin nerede? Navigasyona gireyim."

Kızın verdiği adresi navigasyona girdikten sonra, bir süre sessizlik içinde yol aldılar. Sadece navigasyonun yön komutları duyuluyordu. Bu rahatsız edici, neredeyse elle tutulabilecek kadar somut sessizlikten kurtulmak için ilk adımı Namjoon attı.
"Minseo nasıl? Seni üzüyor mu?"

Oh!Baby Series: My Little Bird ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin