12 | Fool

1.7K 122 41
                                    

Daehyub'un masaya kalemle vurmasıyla resepsiyon kayıt belgelerinden kafasını kaldıran Namjoon, saatlerce ders çalışmış gibi hissediyordu. Geçirdikleri rüya gibi bir tatilden sonra işler birikmişti ve Namjoon deli gibi çalışmazsa fazla mesai yapmak zorunda kalacaktı.

Sooyoung'la öpücüklerini hiç konuşmamışlardı. Olmamış gibi davranmak daha mantıklı gelmiş olacak ki o an hiç yaşanmamış gibi hayata devam ediyorlardı. Aslında Namjoon'un amacı asla olmamış gibi davranmak değildi ama kızın ona karşı bir şey hissedip hissetmediğinden bihaberken daha ileri gidemiyordu işte. Namjoon'un canını sıkıyordu bu durum sıkmasına ama ne yapacağına dair bir fikri de yoktu.

Bu düşüncelerle kafasını kaldırıp sevimli çalışanına baktı. Kafası karışan çocuk başını eğip sordu. "Takım liderim, iyi misiniz?"

"İyiyim Daehyub. Ne oldu?

Çocuk elindeki dosyayı uzattı. "Garden'ın düzenlemesi bitmiş. Yönetim Kurulu denetlememizi istiyor. Miso benimle gelecekti ama, sizin de bizzat görmenizi istemişler."

Namjoon kafası karışarak sordu. "Orası açıldı mı?"

"Ohoo. Siz tatildeyken kullanıma açtık orayı. Malesef bazılarımız tatile gidecek kadar şanslı olmuyor!"

Namjoon sandalyesinden kalkarken burun kıvırdı. "-Dedi, yazın bir ay boyunca Maldivler'e gidip rüya gibi tatil yapan çocuk."

"Ama bitti gördüğünüz gibi. Seul'deyim şu an. Ve hiç olmadığım kadar üzgünüm!"

Atışarak kapıdan çıkıp otelin arka bahçedeki arazisine yürüdüler. Buraya geçen yıl güzel bir botanik bahçe inşaatı yapılmıştı.

Gerçekten çok güzel görünüyordu. Namjoon yürürken bile cıvıl cıvıl renkleri görebiliyordu. Bahçenin girişindeki beyaz benti saran yemyeşil sarmaşık, bentin dibindeki lila renkli ortanca, erguvan ve leylaklarla bir renk cümbüşü oluşturuyordu. Tamamı canlı ve doğal çiçeklerden yayılan nefis rayihalar etrafı kaplamıştı. Pembe güllerin olduğu köşe gerçekdışı görünüyordu. Namjoon adımlarını sıklaştırıp bahçeye girdi. Güzelce, özenli dizilmiş masalarda gülüşen, konuşan insanlar oturuyordu.

Namjoon gülerek etrafı kontrol ederken buraya tam not vermeye hazırdı. Her yer gerçek bitkiler ve şık mobilyalarla uyumu yakalamıştı. Daehyub koluna dokununca ona döndü.
"Takım liderim. Ben şu kızı bir yerden tanıyor gibiyim."

Ve sonra Namjoon onu gördü. Köşedeki pembe güllerden, kapıdaki erguvanlardan, her yere yerleştirilmiş Japon güllerinden, güneşin en güzel ışıklarıyla okşanan Portakal nergislerinden, hepsinden, hepsinden daha parlak, daha renkli ve daha göz alıcı bir kız vardı baktığı yerde. Sooyoung buradaydı. İyi ama karşısındaki kimdi. Kızın karşısında oturan uzun boylu bir erkekle neşeyle, kahkahayla konuşuyor olması, ortamın verdiği huzuru yok etti Namjoon için. İçini burkan kıskançlık duygusunu bastırarak, Sooyoung'un konuştuğu kişinin kim olduğunu öğrenmeyi aklına yazdı.

Yanından geçen garsonun elindeki tepsiyi alırken tepsinin sarsılarak içeceklerinin birazının dökülmesi umrunda olmadı.
Arkasından "Takım Liderim! Onlar o masaya değil!" diye seslenen garsonu da duymazlıktan gelerek masaya yaklaşıp masaya içecekleri bıraktı.

Şimdi Sooyoung'un karşısında oturan kişiyi daha yakından inceleyebiliyordu.

Bu adam her kimse, Namjoon üzülerek söylemeliydi ki çok yakışıklıydı. Keskin erkeksi yüz hatları, düzgün bir çene ve burun hattı, kahve dalgalı saçları ve güzel dişleriyle altın oranla yaratılmış gibiydi. Özel dikim yelekli takım elbisesi üzerine kalıp gibi oturmuştu.

Oh!Baby Series: My Little Bird ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin