Jungkook kendini koltuğa bıraktıktan sonra Namjoon'a çıkıştı.
"Onu hastaneye getirecektin Hyung. Yanımda test taşımıyorum ki.""Biliyorum. Aslında o yüzden gelmedim. Minseo'yu hastaneye kaldırdık geçen. Yumurtaya alerjisi varmış, testten sonra anlaşıldı. Biliyorsun ki yumurta çok faydalı. Onun açığını kapatacak bir yemek listesi hazırlayabilir misin Minseo için? Ayrıca alerji testinde fıstığa da alerjisi çıktı."
Jungkook bir süre düşündü. "Halledebilirim. Hafta içi elinde olur. Aslında bununla ilgili broşür de var ama odada, Taehyung uyuyor şimdi, giremiyorum."
Namjoon başını salladı. "Taehyung burada mı?"
Jungkook saçlarını karıştırıp başını salladı. "Burada."
Namjoon ayaklandı. "Ona da bir merhaba derdim ama uyuyormuş. Otele de geç kalacağım. Teşekkür ederim Jungkook."
Jungkook kocaman gülümsedi. "Ne demek hyung. Her şey Seonnie'miz için!"
Namjoon da gülümseyip evden çıktıktan sonra arabasına atlayıp otele ilerledi.
______________________________
Daehyub ve Mi So karşı masada gülmelerini tutmak için birbirlerini sıkarken Namjoon en sonunda patladı. "Komik olan ne tam olarak?"
Ama ikili gülmelerini kesmek yerine daha büyük bir kahkaha attılar.
Komik olan şey bir değil iki değildi. Hangisi daha komik karar da verilmiyordu işin aslı. Namjoon'un ayakta misafirlerin dosyalarını incelemesi mi, yoksa ayakta olmasının sebebinin masasında kağıtları karalayan kız olması mıydı? İkisinden de komik olan, işkolik Kim Namjoon'un bir çeşit çocuklarımızı-işe-getirelim günü düzenliyor gibi kızını işe getirmesiydi.
"Bakıcımın işi vardı, ne yapabilirim?!"
Evet en komiği buydu. Daehyub boğuk kahkahaları arasında, "Çocuğunuza bakması için işe aldığınız kişinin, işe çıktığı için çocuğunuza bakamaması ironisi!" diyebildi.
Namjoon ona ters bir bakış attı. "Burada böyle dikildiğinize göre hiç işiniz yok ama kayıtlardan görüyorum ki 201, 154 ve 180 numaralı odadakiler çıkmış. Gidin de çarşafları değiştirin. 201 süit oda, oradaki minibarı doldurmayı unutmayın. Gidin, benim sinirimi bozmayın."
İkili gülmeye devam ederek çıktılar. Onlar çıkınca Namjoon Minseo'nun oturduğu döner sandalyeyi iterek Daehyub'un masasına götürdü. "Sen burada çiz kızım. Bir şey istersen seslen tamam mı, ben çalışacağım şimdi."
Kız başını salladı. Namjoon da ona gülümseyip geri dönecekken bileğine sarılan küçücük elle duraksadı. Geri dönüp Minseo'ya baktı. Kız ona gülümsedi. Namjoon da buna karşılık gülümseyince Minseo işaret parmağını Namjoon'un gamzesine bastırdı ve Namjoon'u şaşkına döndüren bir şey yaptı.
"Ne ki bu?"Namjoon gülmeye başladı. Kız konuşmuştu. Namjoon onun çınlayan, melodik sesini sevmişti.
"Ona gamze diyoruz Minseo. Gül bakalım sende de var mı?"Kız kocaman gülümseyince Namjoon eğilip kızın yanağına bir öpücük kondurdu. "Sende de varmış! Yakaladım!"
İkisi de gülerken Minseo da ileri atılıp Namjoon'un yanağına minik bir öpücük kondurdu. "Ben de yakaladım!"
Namjoon kocaman gülümsedi. Bu küçük kız gözlerinin önünde yavaş yavaş büyüyordu ve bu Namjoon'u çok ama çok mutlu ediyordu.
İçi kıpır kıpır halde güneşin parladığı, derelerin aktığı ormanlar çizen kızı bırakıp masasına geri döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Oh!Baby Series: My Little Bird ✔
FanfictionNamjoon gözlerini ovuşturarak çalan kapıyı açtığında, gördüğü üç yaşlarındaki kız çocuğuyla uykusu tamamen dağıldı. Önce şaşkınlığını atmayı bekledi, sonra kapının önüne çıkarak etrafa bakındı. Kimseyi görmeyince sokağa doğru bağırdı. "Bu hanginiz...