4 | Daughter of Team Leader

2.7K 157 87
                                    

"Yani demem o ki, ben seni ararım. Henüz hiçbir şey belli değil."

Namjoon sanki Yoongi onu görebilecekmiş gibi başını salladı. "Sen beni ararsın. Görüşürüz Yoongs." Telefonu kapatıp odaya döndü.

Yatağına yatıp soluna döndü ve Minseo'nun üstünü kontrol etti. Normal günlerin aksine bugün Minseo, Namjoon onu beşiğe bırakırken huzursuzluk yapmış ve boynuna sımsıkı sarılmıştı.
Onun sarılışıyla Namjoon'un içi titremiş kızı beşiğe bırakmamıştı. O yüzden beraber yatıyorlardı.

Namjoon kıza dönük bir şekilde gözlerini kapatıp uyuma moduna geçecekken Minseo da birden onun tarafına dönüp gözlerini açtı.
"Baba."

Namjoon ne dese bilemedi. Boğazı düğümlenmişti. 'Alışma.' dedi kendine. 'Alışma. Senden alırlar, alışma.'

Sadece gülümseyip gözlerini kapattı. Sonra tüy gibi, sıcacık bir elin varlığını hissetti kendi elinin üstünde. Hiç gözünü açmadan küçücük eli kendi avucunun içine aldı. Uyuyakalmıştı.

Gözünü hafif bir tıkırtıyla açtı. Sooyoung Minseo'yu kucaklayıp kaldırdı, sonra odadan çıkarttı. Bir süre sonra gelip Namjoon'a yaklaştı. "Bay Kim. İşe geç kalacaksınız."

Namjoon doğruldu. "Az önce uyandım. Şimdi hazırlanırım."

Sooyoung dolaba yönelip Namjoon'un takımını dolaptan çıkarttı. Yatağın üstüne bırakıp odadan çıktı. Namjoon onun mutfağa doğru ilerlediğini gördü.

Üzerini giyindikten sonra otelin logosunun bulunduğu kravatını bağlamaya çalışsa da başaramadı. Bir kaç başarısız denemeden sonra kravatı boynuna asıp mutfağa ilerledi.

"Sooyoung. Kravat bağlamayı biliyor musun?"

Sooyoung tavada çevirdiği omleti bırakıp Namjoon'a döndü. "Biliyorum. Bağlayamadınız mı?"

Namjoon başını iki yana sallarken kız yavaşça yaklaştı. Uzun ve biçimli parmaklarıyla Namjoon'un boynunda asılı kravatı olması gereken biçime sokarken Namjoon nefesini tuttuğunu fark etti. Kızın yüzü yüzüne çok yakındı. Bu sayede kızın güzel gözlerini, biçimli dudaklarını ve pürüzsüz tenini yakından görebiliyordu. Gözlerini yüzünden çekip başka bir yere çevirmek istese de kilitlenmişti sanki. Kızı incelemeyi bırakamıyordu. Sooyoung'un yüzündeki ifade yerini küçük bir gülümsemeye bıraktı. "İşte oldu." dedikten sonra başını kaldırdı ve Namjoon'un gözlerindeki yoğun ifadeyi fark ettikten sonra ciddileşti. Namjoon sanki kendinden bir parça değilmiş gibi elinin, iradesi dışında kalkıp kızın önünde duran bir tutam saçı kulağının arkasına sıkıştırışını izledi.

Yüksek bir sesle çalan telefonla ikisi de aniden irkildiler.

Namjoon kızdan ayrılarak masanın üzerindeki telefonu açtı. Dişlerinin arasından fısıldadı. ''Bu anı bölmek için iyi bir sebebin olsa çok iyi olur Mi So!''

Hattın diğer ucundan sevimli bir kıkırtı duyuldu. ''Bir şeyi mi böldüm Takım Liderim? Aslında acil sayılabilecek bir şey.''

''Sayılmasın, öyle olsun. Yoksa seni elimden kimse alamaz.''

''Çok ürkütücüsünüz Takım Liderim! 514'te kalan misafirle ilgili bir durum var. Kasaya bir şeyler koymuş, ne olduğunu ben anlamadım, İngilizcem yetmedi. Sonra da şifreyi unutmuş sanırım. Normal açacakla açılmıyor.''

''Açılmaz tabi. 500 kodlu odalarda özel korumalı kasa var. Açacakla açılmaz. Otelin hesabından önce devre dışı yapıp sonra sıfırlayıp tekrar aktive etmeniz gerekiyor.''

Mi So ağlamaklı bir sesle konuştu. ''Dediklerini zor anlıyorum Takım Liderim. Lütfen çabuk gelin.''

Namjoon iç çekti. ''Kahvaltı da etmeyeyim ben. Hiçbir şey yemeyeyim! Geliyorum.''

Oh!Baby Series: My Little Bird ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin