Çok geciktirmemeye çalıştığım yeni bölümle hepinize merhaba. Uzun ve keyifli bir bölüm oldu, umarım beğenirsiniz. Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen 🌺
Yeşil harelerinde kol gezen yaramaz pırıltılar benim şaşkın bakan gözlerimle buluşunca dudakları keyifle kıvrıldı. Durumun ciddiyeti beynime en kırmızısından sinyaller gönderirken kaşlarımı çatarak "Sen ne saçmalıyorsun Kuzey? Madem kimse bugünden gelmiyor bana bir sorsaydın gelmek istiyor musun diye," dedim kızgınlıkla.
Kazağının kollarını dirseklerine kadar sıyırırken tamamen karizma içeren şu hareketinden gözlerimi kaçırdım hızla. Kuzey'e düşmeye hiç niyetim yoktu.
"Sorsam gelecek miydin ki?"
Alayla gülerken "Hayır tabii ki ve şimdi de gelmiyorum. Durdur hemen arabayı, geri döneceğim ben," dedim.
Kuzey gözlerini devirirken "Benimle tek kalmaktan mı korkuyorsun yoksa?" dedi. Başını sağ omzuna doğru eğip birkaç saniyeliğine gözlerini yoldan çevirdiğinde hızla başımı salladım.
"Ne korkacağım be? Sadece bu emrivakiden hiç hoşlanmadım. Biz de herkes gibi yarın sabah gidebilirdik."
"Beren farkındaysan dün gece de aynı evde kaldık." Başını çevirip bir süre bana baktı. Bakışları öyle derin bir ısrara sahipti ki üzerimde yarattığı baskıdan kurtulmak çok güçtü.
Dudaklarım bir cevap vermek için aralandı fakat haklılığı karşısında edecek tek bir lafım dahi yoktu. Dün de beraber kalmıştık ama ben korktuğum içindi. İçten içe Kuzey'i haksız çıkardığımda tek kaşımı kaldırıp meydan okurcasına ona baktım. "O mecburiyettendi."
"Ben bir fark göremiyorum. Bugün de mecburiyetten kalacağız zaten."
"Allah Allah o nasıl oluyor?"
"Alçinler o evi uzun bir süredir kullanmıyor, bu yüzden epey tozludur. Cihan'ın da toza alerjisi var ve evin o pis haline girerse muhtemelen hastanelik olur."
"Eee? Bu durumla bizim konumuzun ne ilgisi var?"
"Şöyle ki bu saatte evi temizleyecek birini bulamayacağımız için ikimiz erkenden gideceğiz ve temizleyeceğiz. Merak etme çok uzun sürmez, sadece alt katı ve kalacağımız odaları elden geçirsek yeterli olacaktır." Yüz ifademden reddedeceğimi kavramış olacak ki hızla ekledi. "Cihan'ın hastalanmasını istemeyiz değil mi? Sabah erkenden gelecekler."
Dudaklarımı sıkıca birbirine bastırırken kollarımı göğsümde kavuşturdum ve sırtımı arabanın koltuğuna yasladım. Bu sessiz kabullenişimi anlayan Kuzey'in gülümsediğini görürken cebinden telefonunu çıkardı ve kısa süre sonra arabanın içinde çok sevdiğim bir parça çalmaya başladı. Emre Aydın'ın beni her zaman huzura sürükleyen şarkısı Afili Yalnızlık şarkısına içimden eşlik ederken istemsizce elim ses tuşuna gitti ve sesini açtım. Sesim kötüydü, hatta beni kargalarla bir ses yarışmasının içine soksak kesinlikle birinci olurlardı. Bu yüzden sadece içimden eşlik etmekle yetinirken Kuzey'in sesini duyunca ona döndüm. Nakarat kısmını büyük bir coşkuyla söylerken sesinin güzelliği karşısında tek yapabildiğim derin bir iç çekmekti. Keşke benimki de bu kadar güzel olsaydı.
"Bu kez pek bir afili yalnızlık. Aldatan bir kadın kadar düşman. Ağzı bozuk üstelik. Bırakmıyor acıtmadan."
Kendini kaptırıp başını sallayarak şarkıya devam ederken ona olan bakışımı yakaladı ve "Hadi sen de söyle," dedi. Gülerken başımı iki yana salladım. "İmkansız. Sesim berbat ve şarkı söyleyerek kimseyi rahatsız etmek istemem."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜLDEN KELEBEK
Teen FictionAilesi yurt dışında yaşama kararı aldığında kalbinin sesini dinleyerek evinde kalma kararı alan Beren tek eksiğinin ona seneler önce elini uzatan adam olduğunu düşünüyordu. Adının anlamını taşıyan Fatih kalbini fethetmiş, kendini kalbinin derin kuyt...