The problem is the despicable lies you're telling.
SORUN, SÖYLEDİĞİNİZ AŞAĞILIK YALANLAR.You're "liar", aren't you---
SİZ, "YALANCISINIZ" DEĞİL Mİ--Lies?
YALAN MI?That's ridiculous. I don't lie...
SAÇMALIK. BEN YALAN SÖYLEMEM...Really... Then what about this?
GERÇEKTEN Mİ? O ZAMAN BUNA NE DERSİNİZ?Sir, just now, you said "my wife is out for the today."
BAYIM, AZ ÖNCE, "KARIM BUGÜN DIŞARIDA." DEDİNİZ.But you were lying.
AMA BU BİR YALANDI.Right now, your wife is hiding inside this cafe.
ŞU ANDA, KARINIZ BU KAFENİN İÇİNDE SAKLANIYOR.How do--?
NASIL--?From this distance, i can hear her breathing.
BU MESAFEDEN NEFES ALIŞ VERİŞİNİN SESİNİ DUYABİLİYORUM.You hid your wife because her poor poker face would give away your lies.
ONU SAKLADINIZ, ÇÜNKÜ ZAVALLI İFADESİZ SURATI YALANLARINIZI ELE VEREBİLİRDİ.So when you noticed the police were coming closer, you told her to hide.
POLİSİN YAKLAŞTIĞINI FARK ETTİĞİNİZDE, ONA SAKLANMASINI SÖYLEDİNİZ.Am i right?
HAKSIZ MIYIM?Which would mean when you said the Agency was terrible, that was a lie.
BU DA DEMEK OLUYOR Kİ, AJANSIN KORKUNÇ OLDUĞUNU SÖYLEMENİZ DE BİR YALANDI.The ones you're afraid of are us, the police.
KORKTUĞUNUZ ASIL KİŞİLER BİZİZ, POLİSLER.