"Geleceğim ama kahinin ne dediğini bana da söyleyeceksin."
"Doğruluğunu bilmeden bunu sana söyleyemem. Eğer gerçek ise zaten elbet bir gün öğreneceksin."
"Ne ile alakalı peki?"
"Sen ve beni ilgilendiren bir konu daha fazla benden cevap bekleme." dedim ve kahvemden büyük bir yudum aldım. Bu sırada telefonum çaldı. Arayan Brandon'du. Telefonu açtığım zaman sadece yarım saat sonra gideceğimizi öğrendim, telefonu kapattım ve
" Eva yarım saate hazırlanmamız lazım odan nerede? " dedim ve hızlı bir şekilde salondan çıktım odasını buldum ve tabiri caizse hayvan gibi daldım.
"Hey buraya girebileceğini kim söyledi?"
"Hala seni eğitmeninim istersen benle daha kibar konuş ne dersin ,sonra dilinden falan olmada." Dedim. Dik dik bana bakıyordu. Dolabın üstünde bulduğum valizi aldım. İçine bulduğum eşyaları yerleştirmeye başladım.
Eva'da bana yardım ediyordu. Eva son bir kez kaldığı yere baktı ve kapıya doğru ilerledi.
"Sadece şu kahin meselesini merak ettiğim için geliyorum, umarım merak ettiğime değecek bir şeydir." Cevap bile vermeden arabaya doğru yürümeye başladım. Kapıyı açtım ve Eva'nın geçmesi için kenarda bekledim. Eva geçtikten sonra arabaya bindim Yol boyunca herkes sessizdi uzun bir yolculuktu. Eva uyuya kalmıştı. Kafası aşağı düşüp duruyordu. Kibarca çenesinden tuttum ve omzuma yasladım.
Arabanın aynasından bir ona bir kendime bakıyordum. Ben yirmili yaşların başında o ise onüç ondörtlü yaşlarında. Böyle bir şey olabilir miydi bilmiyordum fakat ileride çok güzel bir kız olacağı her açıdan belliydi. Ben Eva'yı böyle incelerken Brandon ve diğerlerinin de dikkatini çekmiştim.
"Kahinin veya bizim uydurduğumuz bir şey değil, o senin kaderin Jack. Hep çiftlere bakar ve benim hiç hayatıma alacağım bir insan olmayacak mı diye sorardın. Yönetim kurulu üyelerinden birisi olmam seni kardeşim olarak görmüyorum anlamına gelmiyor. Eskiden de seninle yakındık neden şimdi şüphe duyuyorsun bize karşı?"
Derin bir iç çektim ve " Bilmiyorum, çok saçma geliyor. O benden yaşça ufak. İmkansız görüyorum böyle bir şeyi. Ama bir yandan da imkansız gelmiyor. Ona çok çabuk alışmıştım. Ona diğer insanlar gibi kötü davranmak istedim ilk gün fakat farkında olmadan ona iyi davrandım. Onu tanımamama rağmen kendine çekiyor. Bu birazda beni korkutuyor. Belki de bu yüzden kabullenmek istemiyorum. Bilmiyorum Brandon bilmiyorum."
"Zaman neyin doğru neyin yanlış olduğunu sana gösterecek bunları çok düşünmemeye çalış ve unutma o senin gibi bir denek olabilir fakat bizlerden daha hızlı büyüyor.Neyse bunları konuşmak için vaktimiz çok. Yaklaştık, Eva'yı sen uyandır." Dedi ve kafasını yanındaki cama çevirdi.
Eva'nın omzundan hafifçe dürttüm. Uyanmadığını görünce kimsenin bakmadığı bir sırada kafasına küçük bir öpücük bıraktım. Birisinin görüp görmediğinden emin olmak için etrafıma bakındım. Kimse bize bakmıyordu fakat Brandon ile dikiz aynasından göz göze geldik. Pişkin pişkin sırıtıyordu. Utandım kafamı eğdim ve
"Yönetim kurulu üyelerinden birisi olabilirsin fakat sen benim birlikte büyüdüğüm arkadaşımsın. Seni sıkı bir dayağa çekmem gerektiğini düşünüyorum. O yüzden ağzını sıkı tut"
Brandon kahkaha attı ve " Ben hiç bir şey görmedim" dedi ve kafa salladı.
"Eva uyan geldik." dedim kulağına doğru. Kafasını yavaşça omzumdan kaldırdı ve etrafına bakındı.
"Kusura bakma uyuya kalınca kafam omzuna düşmüş."
"Sorun değil" dedim ve kapımı açtım. İndim ve inmesini bekledim. İndiğinde tam bir şey diyecektim ki bizi dinlenmemiz gerektiğini ve eve gitmemizi söylediler. Hiç sesimizi çıkartmadık. Eva'nın sırt çantasını elinden aldım ve yürümeye başladım.
"Ağır değil Jack ben taşıyabilirim."
"Senin gibi bir ufaklığın taşıması için yeterince ağır yürü hadi ben taşıyorum." Tam çantayı almaya uzanmıştı ki elinden tuttum.
"Yürü Eva"
"Jack elimi bırakır mısın tamam yürüyeceğim."
"Hayır bırakamam yürü ufaklık" dedim ve bıyık altı gülümsedim. Elinden tutup eve doğru yürümeye başladık. Eve geldiğimizde kapıyı açtım ve içeri geçtik.
"Odan bıraktığın gibi duruyor. Çık biraz dinlen, sonra bir şeyler yeriz." Cevap vermemişti. Biraz çekimser davranıyordu sanki, yada bana mı öyle gelmişti ki?
EVA'DAN
Yavaş yavaş odama çıktım. Duyduklarımı kavrayamamıştım. Arabada uyuyakalmıştım. Arabanın sarsılması ile uyandım, tam gözlerimi açacağım sırada Brandon ve Jack'ın konuşmasına şahit oldum.Üstelik küçük bir öpücükte kondurmuştu bana. Nasıl tepki vereceğimi bilmiyordum bu saatten sonra. Uyandığımı belli etmedim ve pür dikkat onları dinledim. Gerçekten Jack ve ben diye düşündüm. Devamı gelmiyordu.
Madem Jack böyle bir şeyi biliyordu neden beni bir yıl boyunca yanına almamıştı? Beni gelir ve alır diye düşünmüştüm. Gittiğim yerde kötü değildi. sadece ilk başlarda zorluk yaşamış ve alışamamıştım. Daha sonra ise orayı sevmiştim ve ne olursa olsun oraya geri dönecektim. Abimi sevmiştim, biraz katı bir insandı fakat beni düşünüyordu sadece , beni bekliyordu, beni bekleyen tek insan abim değildi. Arkadaşlarımda olmuştu. Burada ise Jack'ten başka kimseyi tanımıyordum neredeyse. Gerçi Jack'i bile tanımıyordum. Bu duyduklarımdan sonra yüzüne nasıl bakacaktım?
Ben ona karşı bir şeyler hissetmiyordum. Sadece eğitmenimdi Jack. Hem onunda dediği gibi ondan küçüktüm. Sadece bu oynanılan bir oyundu. Olabildiğince bu konuyu düşünmemeye çalışacaktım ve sanırım ona abi diye hitap etmeliydim. Bunları düşünürken Zaman bir hayli geçmişti. Jack'in aşağıdan bana seslenmesi ile kendime geldim ve kapıyı açtım.
"Bana mı seslendin abi ?" ve merdivenlerden yavaşça çıkan Jack'i gördüm. Kaşları havalanmış ve şok olmuş bir ifade ile bana bakıyordu. Birden kaşları çatıldı ve
"Ne dedin sen ?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DENEK
Teen Fiction"Daha çok küçüktü. Onu izlediğimden habersizdi. Kahin hiç yanılmazdı fakat bu sefer yanılmış olmalıydı. Benim gelecekte bu kıza aşık olmam imkansız. Her ne kadar hızlı büyüyor olsa bile bu kız benden çok küçük." Diye isyan ediyordu gelecekte her bir...