Pai, bir yandan derse odaklanmaya çalışırken bir yandan da kafasında dönüp duran düşünceler ile boğuşuyordu. Parmaklarının arasında tuttuğu kalemini farkında olmadan sürekli çeviriyordu. Diğer eli ise masanın üzerinde hafifçe ritim tutuyordu. Yanında oturan arkadaşı Melanie ise ona endişeli endişeli bakıyordu. Genelde böyle durduğu zamanlar Pai hep babasını düşünürdü. Hiçbir zaman Melanie'ye bundan bahsetmezdi ama arkadaşı anlardı.
"Pai."
Melanie kendisine fısıldayınca, Pai kendi dünyasından ve bitmek bilmez düşüncelerinden koptu. Tek kaşını "Ne oldu?" der gibi kaldırdı ve parmakları arasında çevirdiği kalemi masaya bıraktı.
"İyi misin diye soracaktım canım," dedi Melanie ve hafifçe gülümsedi. Pai de elinden geldiğince tebessüm edip başını salladı.
Kendimi toparlamalıyım, derse konsantre olmalıyım! diyerek kendine güç kazandırdı ve kararlı bir şekilde tahtaya bakmaya başladı. Ama bu kararlılığı sadece bir dakika sürdü. Şimdi de aklına minmin gelmiş, zaten olmayan konsantrasyonunu tamamen yitirmişti.
Derin bir iç çekip başını sırasına doğru eğdi ve uçlu kalemini çenesiyle açıp kapamaya başladı. Aklı metroda gördüğü ve minmin'in hesabına bakan, maskeli ve şapkalı gence takılmıştı. Bu konuyu bir süre sonra unutsa bile arada hatırlıyor ve heyecana düşüyordu. Biraz daha beyin fırtınası yapmaya devam etti ve bir şey fark etti. Gözleri aniden büyümüş, başını Melanie'ye çevirmiş ve heyecanla ona bakmaya başlamıştı. Melanie ise şaşkınlıkla ona bakakalmıştı.
"Oydu," diye mırıldandı. "Dün Daegu'ya taşındığını açıkladı. O zaman gördüğüm kişi gerçekten oydu," dedi ve şaşkınlıkla ağzını açtı.
Resmen favori yazarı yanına oturmuştu ve o bunun farkına varamamıştı.
"Pai, bir şey mi diyordun canım?" Kendi kendine hayatının şokunu yaşayan Pai'yi, sınıf öğretmenleri Bay Lee fark etmişti. Kibar bir şekilde sorduğu soruya Pai "Hayır öğretmenim," diyerek cevap verdi ve kendisine bakan sınıf arkadaşları da önlerine döndü. Bay Lee de tebessüm edip, derse devam etti. Beş dakika sonra ise teneffüs zili çaldı ve ders bitti.
"Ne yaşıyorsun kızım sen?" Melanie bedenini ona doğru çevirdi ve merakla Pai'ye baktı.
"Ben bir şey fark ettim." Başını ona doğru çevirdi ve heyecanla metroda karşılaştığı kişiyi anlattı. İlk başta Melanie sadece kaşlarını çatmış, bu hikayenin sonunun neye bağlanacağını düşünüyordu. Ama Pai, dün minmin'in yayınladığı duyurudan bahsedince farkında olmadan yüksek bir sesle "Yok artık!" diyerek haykırdı. Böylelikle sınıfın popüler kızı Dahyun'un ve çetesinin iğneleyici bakışlarına maruz kalmışlardı ama bu ikisinin de umrunda olmamıştı.
"Resmen onu gördüm, Melanie!"
"Gerçekten inanamıyorum ya, gel bi' yüzümüze su çarpalım. Rüyada falan mıyız yoksa," diyen Melanie'nin önerisi üzerine ayağa kalktılar ve sınıftan çıktılar. Kızlar tuvaletine gidip yüzlerini yıkadılar ve kendilerinden başka biri kalmayınca sevinç dansı bile yaptılar.
"Her şey gerçekmiş, rüyada değiliz!" demişti Pai dans etmeyi bıraktığında. Ama Melanie onu umursamıyordu, kendi kendine Boombayah'ın dansını yapmakla meşguldü. Gerçekten iyi bir dansçı olduğu inkar edilemezdi. Pai, tam duvara yaslanıp onu izlemeye başlayacaktı ki dışarıdan bağırışmalar gelmeye başladı. Melanie durdu ve arkadaşına baktı. Sanırım kavga vardı.
Merakla kızlar tuvaletinden çıktılar ve ileride toplanmış kalabalığı gördüler. Anlaşılan sınıflarının önünde kavga çıkmıştı. Kalabalığa doğru yürüdüler ve kanayan burnunu silen Minho'yu ilk Pai gördü. Ağzı şaşkınlıkla açıldı ve "Bu yeni gelen çocuk," dedi. Birkaç saniye sonra ise Minho kavga ettiği, kızların sınıfından Seungmin'e yumruk attı ve onun sendeleyip yere düşmesine sebep oldu. Yere düşüp acıyla yumruk yediği gözünü tutan Seungmin'e sinirle baktı ve arkasını dönüp oradan hızlı adımlarla ayrıldı. Ardında ise şaşkınca kendisine bakan bir kalabalık bıraktı.
biraz da ekşın olsun dimi ;)) oy verip yorum yapmayı unutmayın bebişler <3 ve tabii ki stray kids fotoğraflarına bakıp hayatınızı güzelleştirmeyi de unutmayın 😻
(iki tane 🐰)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the fanfiction; minho
Fanfictionpai, bir gün favori yazarı ile metroda karşılaşır. 120819 ✿