pai'nin anlatımından;
Çalışma masamda yığılı duran kitaplara göz devirerek baktım ve yanaklarımı şişirdim. Sınav senem olduğu için sevdiğim müzik gruplarına bile zar zor ilgi gösterebiliyordum. Belki de bu size çok önemli gelmemişti ama benim için öyleydi. Ve Minhyuk'un fotoğraflarını paylaştıktan birkaç gün sonra beğenebilmem de acı vericiydi!
Kendi kendime dertlenmeye bir son verdim ve kimya kitabımın kapağını açtım. Tam başlıyordum ki telefonum çalmaya başladı. Dolabın içinde olduğu için sesi boğuk bir şekilde geliyordu. Umursamayıp çalışmaya devam etmem gerektiğini biliyordum ama bu konuda başarılı olamadım. Çekmecemi açıp elimi içine soktum ve çalan telefonu elime aldım. Şaşırmayacağımız şekilde Melanie arıyordu.
Telefonu açıp hoparlöre aldım ve "Efendim başımın belası?" dedim. Karşılık olarak kıkırdadı ve bir süre boş boş konuştu. Ben de sadece arada "Hıhı," diyerek onu dinlediğimi belirttim. Bir yandan da dört tane soru çözdüm. Çünkü aynı anda birçok işi yapabilecek kapasitede bir insandım.
"Kanka artık kapatmam lazım-" diyordum ki sözümü kesti.
"Dur dur. Sana en bomba şeyi anlatmayı unuttum," dedi. Göz devirdim. Acaba kimin eski sevgilisinin yeni kız arkadaşından bahsedecekti? Ama o beni şaşırttı ve bugünkü kavgayı anlatmaya başladı. "Kavga Seungmin, Minho'ya laf attığı için başlamış. Seungmin işte, canı sıkıldıkça insanlara bulaşıyor. Büyük bir ihtimal Minho sesini çıkarmaz sandı, çünkü çok sessiz sakin biri gibi duruyor. Ama bugün anladık ki öyle değilmiş."
Dediklerini sessizce dinledim. Bir yandan da öğrendiğim dedikoduları aklımda tartıyordum. En sonunda analizimi bitirdim ve "Ne demiş ki? Minho çok sinirlendiğine göre baya kaba bir şey söylemiş olmalı," dedim.
"Aslına bakarsan olaya tanıklık eden kankalarımdan öğrendiklerime bakılırsa çok da kötü bir şey dememiş." Duraksadı ve ardından yudum sesi geldi. Sanırım su içiyordu. "Seungmin 'Çocuk gibi hala Harry Potter mı okuyorsun?' diyip gülmüş ve kavga bundan sonra başlamış."
Duyduklarımdan sonra şok olmuş bir şekilde telefonla bakışmaya başladım. Minho'ya bakınmaktan kaçındığım için onda Potterhead olduğunu belli edecek bir bileklik, kolye görmemiştim. Ama sınıfta kitap okuyor olabilirdi. Gereksiz her şeyi bilen Seungmin de bunu bir yerlerden öğrenmiş olmalıydı. Yine de onun Harry Potter hayranı olmasına mı şaşırsam, Seungmin'i dövdüğüne mi şaşırsam bilememiştim. Bu yüzden Seungmin'e kızamamıştım bile.
"Hello! Orada mısın?"
Melanie'nin sesiyle kendime geldim ve "Evet, sadece neye daha çok şaşırsam diye düşünüyordum," dedim.
"Ben de olanları öğrendiğimde senin gibi düşündüm. Okulda senden başka bir Potterhead olması güzel bir şey ama sanırım laf edeni dövecek kadar Harry Potter'a düşkün." Duraksadı. "Aman sen öyle olma da," dediğinde istemsizce sırıttım. Biraz daha gevezelik yapıp telefonu kapattık ve ben de sandalyeye sırtımı dayayıp öğrendiklerimi sindirmeye çalıştım.
Son zamanlarda rutin giden hayatımda değişik şeyler olmaya başlamıştı. minmin'in yaşadığım yere taşınması ve onu metroda görmem, ardından Minho adında bir erkeğin okula gelmesi ve koyu bir Potterhead çıkması... İçimden bir ses yaşadıklarımın bağlantılı olduğunu söylüyordu. Ama ben ona "Bunları düşünmek sana iyi bir üniversite kazandırmayacak," dedim ve kimya ödevime geri döndüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the fanfiction; minho
Fanfictionpai, bir gün favori yazarı ile metroda karşılaşır. 120819 ✿