Tony;
Ellerimle başımı tutmuş S/A'nın gelmesini bekliyordum. Yaklaşık on beş dakikayı geçmişti ve artık onun arka kapıların birinden kaçtığını düşünmeye başlamıştım. Dediğim şeyler saçmaydı ve hatamın farkındaydım. Fakat o da biraz fazla abartmıştı. İkimiz de fevri davranmıştık.
Garsonu çağırdığımda S/A'nın nerede olduğunu sordum. Bana lavabodan çıkıp çıkmadığını kimsenin görmediğini söyledi. Sinirle nefes verdiğimde yerimden kalktım ve işaret ettiği yere doğru ilerledim.
Kapıya geldiğimde birkaç kere vurdum. Ses gelmediğinde ufaktan endişelenmeye başlamıştım ama bunu belli etmeyerek seslendim. "S/A orda mısın? Hadi gel artık." tekrardan bir ses duymamam ile daha da endişelenmeye başlamıştım. "S/A? Bak içeriye giriyorum." diyerek seslendim ve kapıyı açtım.
İçeride kimsenin olmaması ile birlikte bastığım yerde kırık sesleri geldiğinde kafamı eğip yere baktım. Ayna kırıkları görmem ile bu sefer aynaya baktım. Daire şeklinde kırılmıştı ve üstünde kan vardı. Lavabonun kenarında gördüğüm çanta ile oraya doğru ilerleyip elime aldım. Bu... bu kesinlikle onun çantasıydı...
Sinirle küfür ettiğimde dışarı çıkıp arabaya doğru ilerdim. O restoranda böyle bir şeyin olması sinirimi bozarken daha sonra oraya dönüp başlarına yıkacağımı da bir köşeye yazmıştım. "F.R.I.D.A.Y ekibe haber ver."
F.R.I.D.A.Y'in onayından sonra neredeyse tam gaz kuleye doğru giderken hem endişeli hem de kızgındım. Direksiyona sertçe yumruklar indirirken çalan telefonu arabanın ekranından cevapladım. "Tony?" diyen Steve'in sesini duyduğumda telaşla konuşmaya başladım.
"Steve biri onu kaçırdı. Biz...biz yemekteydik ve biri onu kaçırdı. Steve..."
"Sakin ol Tony. Sadece...kime bulaştığını aklına getir." diyerek lafımı kesti.
"Ben birine bulaşmadım! Ben..." aklıma birkaç gün önceki şey geldiğinde durdum. Küfür savurduğumda Steve'in uyarmasını umursamadım bile. "Tyler! Tyler denen orospu çocuğu. Onu kaçırdı." dedim sinirle. Daha ne kadar hızlı gidebilirdim bilmiyorum ama az kalmış yolu en erken bitirmek için gaza bastım.
"Tamam sakin ol ve buraya gel. Onu alacağız."
Ardından telefonu kapattım ve yola olabildiğince konsantre olmaya çalıştım. Eğer bir de bunların üstüne kaza yaparsam her şeyin daha da boka sarmasına katlanamazdım.
Kuleye geldiğimde sinirle herkesin olduğu salona ilerledim. "Neden buradasınız? Hazırlanın onu kurtarmamız ve sonra o şerefsizi öldürmemiz gerekiyor."
Natasha ayağa kalkıp yanıma gelip sakin olmamı ve oturmamı söyleyen birkaç şey zırvaladı. Fakat şu an ne sakin olabilirdim ne de oturabilirdim. "F.R.I.D.A.Y. bana bir şeyler bulduğunu söyle!" dedim onu umursamayarak. Neredeyse inanmadığım Tanrı'ya dua edecek kadar delirmiş durumdaydım.
"Maalesef efendim daha bir iz bulamadım. Hala üstünde çalışıyorum." diyen robotik sesi duyduğumda sinirle yüzümü sıvazladım. "Tony bak biz de üzgünüz ama onu bulacağız sadece sakin ol ve biz de bir şeyler için çalışalım." diyen Yüzbaşına baktım.
"Umarım Yüzbaşı." diyerek sinirle hala bana sakin olmamı söyleyen insanların yanından ayrıldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOLOMBİYA |TONY STARK|
FanfictionEgonun yakıştığı iki insan. Sadece bunu anlamak için tanımak lazım. Fakat iki zekinin birbirini tanıması kolay bir şey değil. Tony Stark'ın bir kalbinin olduğu kanıtıdır. #1 stark #1 sam #1 newyork #1 wintersoldier #1 falcon #1 clintbarton #1...