Gittiğimde Aras çoktan gelmişti. Birbirimize sımsıkı sarıldık ve birbirimizin elini hiç bırakmadık.
Onu o kadar çok özlemiştim ki. Kokusunu, gülüşünü, bakışlarını...
Akşama kadar birlikteydik. Akşam saat 12 de eve gittim. Annem yine kapının önüne çıkmış beni bekliyordu. Tam içeriye girecekken annem beni engelledi "Nereye" diye sordu bir kaşı kalkık şekilde. "Of anne saçma sapan sorular soruyorsun. Odama geçeceğim izin verirsen " dedim.
"Senin evin değil artık burası. Sabah erkenden çıkıyorsun; akşam geç vakitlere kadar gelmiyorsun. Şimdi de nereden geldiysen oraya git" dedi annem bağırarak.
Ne yani kovulmuşmuydum. *Nereden geldiysen oraya git* de ne demekti. Çaresiz bir şekilde evin önünden ayrıldım. Gözlerimden süzülen yaşların farkında bile değildim. Nereye gittiğimi bilmeden sokak ortasında öylece yürüyordum. Annemin beni evden nasıl kovduğuna hala aklım varmıyordu. Annemden nefret ediyordum. Bir genç kızı sokak ortasına nasıl bırakabilirdi ki.
Annemin de dediği gibi nereden geldiysem oraya gidecektim.
Aras'ın evine...
Ancak gecenin yarısı olmuştu. Bu saatte Aras'ın evine gidemezdim.
Annem telefonumu aldığı için arayamazdım da. Ne yapacağım konusunda hiçbir fikrim yoktu. Gözlerimden yaşlar süzülüyor, annemin beni evden kovuşu aklımdan çıkmıyordu. Onu asla affetmeyecektim. Bir genç kızı gecenin yarısında sokağa atmış bir anneyi.