Sabah olduğunda kendimi bir evde bulmuştum. Ancak evde kimse yok gibiydi. "Pardon! Bakar mısınız? Benim burada ne işim var?"diye bağırarak sordum ancak ses gelmedi.
Büyük yumuşacık yataktan kalkıp kapıyı açmaya çalıştım. Ancak kapı açılmadı. Beni buraya getiren her kimse yatak odasının kapısını kilitleyip evden çıkmıştı.
Benim bir telefon bulup Aras'ı aramam gerekiyordu. Yatak odasını aradım ancak iletişim kurabilmeme yarayan hiç bir cihaz bulamadım.
Yatağın üzerine oturup korkudan ağlamaya başladım. Düne dair hiçbir şey hatırlamıyordum.
Gözyaşlarım istemsizce akmaya devam ediyordu. Aradan kaç saat geçti bilmiyorum ama odada uyuya kalmışım ve içeri giren kişinin geldiğini duymamıştım.
Gözlerimi açtığımda karşımda tanımadığım bir yüz gördüm. Hemen yataktan doğrulup "Siz kimsiniz ve benim burada ne işim var?"diye uyku mahmurluğunca sordum. Karşımdaki kişi otuzlu yaşlarında bir adamdı. Yüzü çok sert duruyordu. "Sizi dün gece bayılmış bir şekilde buldum. Bir kaç dakika uyandırmaya çalıştım ancak uyanmadınız. Her seferinde *Aras* ismini sayıklıyordunuz. Ben de sizi uyandıramayınca evime getirdim" dedi adam. "Teşekkür ederim. Ancak benim telefona ihtiyacım var. Telefonunuzu kullanabilir miyim" diye sordum kibarca. Adam bana bir süre dik dik baktı. Hiç gülümsemiyordu. Bu halinden korkup başımı önüme eğdim ve bir süre sessiz kaldım. Ancak adamın gözleri üzerimdeydi. Neden öküzün trene baktığı gibi bakıp duruyordu ki?
Adam gözlerini benim üzerimden indirmeden telefonu elime uzattı. "Teşekkür ederim" diyerek telefonu elinden aldım. Ancak adam cevap vermedi. Telefona Aras'ın numarasını girip aradım. Bir süre çaldıktan sonra -çok şükür ki- Aras telefonu açtı."Efendim" diyerek yanıtladı. "Aşkım Ceren ben. Se..." Aras sözümü kesip meraklı bir şekilde "Sevgilim, nasılsın. Nerdesin sen ya?"diye sordu." Canım lütfen beni iyi dinle. Dün akşam 12 de ben eve gittiğimde annem beni eve almadı. Anlayacağın kovdu beni. Dün gece beni bir adam baygın bir şekilde bulup evine getirmiş. Beni almaya gelebilirmisin?"diye sordum. "Neredesin sen?"diye sordu Aras. Ancak nerde olduğumu bilmiyordum. Yanımda hâlâ bana dik dik bakan adama nerede olduğumu sordum. Adam bana somurtarak bakmaya devam ederken adresi söyledi. Ben de Aras'a adresi verdim. Bir anda adam bana yavaş yavaş yaklaşıp beni yatağa itti. Elimdeki telefon yere düşmüştü ve ben korkudan çığlık atıyordum. Telefondan Aras'ın korku dolu sesleri yükseliyordu "Ceren. İyi misin? Ceren?"
Benim duyduğum en son cümleler Aras'ın bu bağırışlarıydı.