Tam 6 dakika kala vardığım yetimhaneyle rahat bir şekilde içeri girdim. Nefeslerimi düzene sokmaya çalışırken uzaktan bana doğru gelen Güneş'i gördüm.
Güneş bizden 1 yaş küçüktü ve tam 2 yıldır buradaydı.
Endişeli ifadesini görünce kaşlarım çatıldı. "Ne oluyor?" Yanıma yaklaştı ve arkasında kalan yetimhaneye bir bakış atıp tekrar bana döndü.
"Müdür Umut ve Asmin'i yanına çağırdı. Seni de bulamadık." Bulamayınca da kim bilir nasıl sinir küpüne dönmüştü kim bilir?
Telefonum maalesef yoktu. 1 yıl önce 2 yıldır biriktirdiğim parayla bir tane almıştım. Fakat o da bozulmuştu.
"Neden peki?"
"Bilmiyorum. Ama bence daha fazla kızdırmadan gitmen iyi olacak." Bıkkınlıkla omuzlarım düştü.
Elimi halsiz bir şekilde omuzuna koydum. "Sağol"
Başıyla onaylarken adımlarım istemeye istemeye müdürün odasına doğru yol aldı.
Kısa sürede vardığımda benim bile şaşırdığım bir şekilde kapıya sadece çok az bir ses çıkaracak şekilde tıklattım.
"Gel!" İçerden yükselen sesle birlikte kapının son derece lüks olan kolundan tutarak içeri girdim.
Müdür yetimhane için gelen paraları bizim için değilde odası için harcarsa böyle olur tabi.
İçeri girdiğimde Umut ve Asmin masanın önünde ayakta durmuş, karşılarındaysa zayıflığıyla dikkat çeken müdür gayet rahat bir şekilde duruyordu.
"Gel kızım." Sesinin yumuşak çıkması beni şaşırtırken Umut ve Asmin de şaşkın görünüyordu.
Bu odaya en son Asmin duvarları boyadı diye gelmiştik. Ve buradan çıkışımız hiç iyi olmamıştı.
Şimdi bu şekilde konuşmuş olması oldukça hayret verici bir olaydı. "Buyrun?" Diye kibarca sorduğumda eliyle Asmin'in yanını gösterdi.
Kızlara bir bakış attım. Onlarda benden farklı değildi. En sonunda Asmin'in yanına geçtiğimde masasının üzerinde yine son derece lüks olan bilgisayarda bir kaç adet işlem yaptıktan sonra gülümsedi ve bize döndü.
"Sizin çok sevineceğiniz bir olay oldu." Tekrar bilgisayara bir bakış attı. Bize döndüğünde gözleri parlıyordu.
"Size burs geldi. Üstelik en iyi okuldan. Bir kolej. Düşünsenize buradan böyle kişiler çıkması yetimhanenin adını nasıl duyurur!"
Hepimizin ağzı açık kalırken ne diyeceğimizi şaşırdık. "Nasıl yani?"
Müdür bilgisayarı gösterdi ve sevinçle konuştu. "Burs işte. Hem de %100! Okulun adı-"
Neşeyle bilgisayara döndü ve gözlerini kısarak okumaya başladı. "-Karahan Koleji. Yarın okula başlıyorsunuz. Formalarınız bile gönderildi."
Masanın altındaki çekmeceden 3 adet buşambalara sarılmış formaları gözümüzün önüne bıraktı.
Daha önce yeni formamız bile olmamıştı aslında. Hep devletten gelen formaları kullanmıştık. Hatta bazen bir kaç sökük bile oluyordu formalarda.
Az mı dikmeye çalışırken elime batmamıştı o iğne?
Şimdi karşımda yepyeni bir forma ve en ünlü okullardan olan Karahan Koleji vardı. Oranın adını ben bile duymuştum.
Bu nasıl olmuştu ki? Yepyeni bir gelecek vardı şimdi.
"Şaşkınlığınızı anlıyorum. Fakat yarın okul var." İtici bir şekilde kıkırdadı. "Malum yeni okul. Şimdi formalarınızı alın ve uyumaya gidin. Okulunuz saat 9'da başlıyor ona göre!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sarmaşık
Jugendliteratur"Seni tanıyor muyum?" Çatılan kaşlarımın ardından bu ifademe daha çok güldü. Bir süre gülümseyerek sadece durdu. Bense hâlâ ona bakıyordum. Yüzü tanıdık değildi. Sanki yüzü bir şaheser gibiydi. Mavi gözlerini bir anda bana çevirdi. "Artık seni tanıy...