BÖLÜM 2

202 17 0
                                    

Atlı arabamız Buckingham Sarayı'nın önünde durduğunda yol boyunca isminin Cecily olduğunu öğrendiğim turuncu saçlı kızın boğazından beğeni dolu bir ses yükseldi. "Bundan sonra burada yaşayacağıma inanamıyorum!"

Siyah saçlı diğer kız Alice eliyle saçlarını omzundan arkaya attı ve "Buraya tatil yapmaya gelmedik. Bu sarayın hizmetlileriyiz biz artık. Çok da prestijli bir konumda olduğumuz söylenemez. Leydilerin ve lordların uşaklığını yapacağız." Sonra bir şey dememi beklermiş gibi bana baktı, ben de boş bir ifadeyle ona bakmaya devam ettim. Annemin sözleri sürekli zihnimde yankılanıyordu. Sürekli izleniyordum ve dikkatli olmalıydım.

Tüm hayatım boyunca benimle olan boynumdaki altın kolyeyle oynadım. Diğer genç kızların taktıkları gibi süslü ve şaşaalı bir mücevher değildi tabii ki ama kolyemi severdim ve ömrüm boyunca bir defa bile çıkarmamıştım. Örgü şeklindeki altın zincirin ucundaki büyük B harfinin ucundan haç sarkıyordu.

Aracın kapısı açıldı ve dışarıda bekleyen, onların da hizmetli olarak seçildiğini tahmin ettiğim kalabalığın yanına ilerledik ve sıranın ucunda yerimizi aldık. Kızların çoğu büyük bir hayranlıkla sarayı izliyorlar, beğeni dolu övgüler sıralıyorlardı.

Cecily bana doğru eğilip kısık sesle konuştu. "2 kişi seçilecekken neden özel bir istekle seni de buraya aldıklarını öğrenmek için sabırsızlanıyorum." Öbür yanımda duran Alice birkaç saniye sessiz kaldıktan sonra dayanamıyormuş gibi lafa karıştı.

"Açıkçası ben de merak ediyorum lakin merak ettiğim bir diğer şey bekar Prens Edward." Heyecanlı bir ifadeyle dudaklarını yalarken mavi gözleri heyecanla parladı. Ciddi olamazdı.

"Ciddi olamazsın," diye geveledim ağzımın içinde. Cilveli bir şekilde omzunu silkti.

"Hayal kurmak için de para istemiyorlar ya." Cecily lafa karışırken etrafımı süzüyor, burada daha ne kadar bekleyeceğimizi kestirmeye çalışıyordum. Gece boyunca atlı arabanın içinde kalmak bütün kemiklerimin ağrımasına sebep olmuştu, yorgundum, saçlarım birbirine girmişti ve elbisemin kırıştığına yemin edebilirdim.

"Prens Edward'ın bizim gibi sıradan hizmetlilere bakacağını sanmıyorum. Hem onu Danimarkalı Alexandra ile nişanladıklarını duymuştum. Kraliçe Victoria, Prens Edward daha henüz bir çocukken onları nişanlamış." Alice iç geçirip bir şey demeye hazırlanıyordu ki uzaktan bir kadının yaklaşmakta olduğunu gördüm. Yeşil elbisesi ve kabarık etekleriyle bu kadar uzaktan bile bir düşes olduğunu anlayabiliyordum. Süzülerek önümüze geldiğinde yanındaki uşak güneşten korunması için bir şemsiye açarak onu gölgede tutmaya özen gösterdi.

Beyaz tenli sarışın kadın, sarı saçlarını bukleler halinde topuz yapmıştı. Açıkta kalan gerdanı büyük mücevherlerle doluydu. Büyük elmaslarla bezenmiş elini önünde zarif bir şekilde birleştirdi ve "Buckingham Sarayı'na hoş geldiniz!" diye seslendi bize. "Bu sarayda bundan sonra ömrünüz boyunca çalışacaksınız ve aynı zamanda eviniz olacak. Yine de çok rahat olmayın, Kraliçe Victoria'ya layık birer hizmetli olabilmeniz ve saraydaki işleyişi öğrenebilmeniz için bir hafta boyunca diğer hizmetlilerin yanında çalışacaksınız. Daha sonra yeteneklerinize göre sizlere belirli görevler verilecek. Ben Tümgeneral Sör Geoffrey Barton'ın eşi Düşes Elizabeth Barton. Her ne kadar bu benim görevim olmasa da Kraliçe Victoria'ya olan bağlılığımdan ötürü hizmetlileri eğitme görevini ben üstlendim. Bu süreçte İngiltere Kraliyetine uygun olmadığını düşündüğüm herkesi evine geri yollayacağım. Bu yüzden kaldığınızdan emin olana kadar odanıza yerleşmemenizi tavsiye ederim."

Hepimiz çıt çıkarmadan düşesi dinliyorduk ki sırayı baştan sona gözden geçirmeye başladı. Gözünü diktiği her kızın suratına 10 saniye kadar bakıyor, sonra aradığını bulamamışçasına bir diğerine geçiyordu. Alice yanımda kıpırdandı ve Cecily öbür tarafımda elbisesini ve saçlarını düzeltmeye başladı. Bense bu güzel kadının otoritesini ve disiplinini takdir etmekle meşguldüm. Bebek mavisi gözleri gözlerime kilitlendiğinde tüylerimin diken diken olduğunu hissettim ama yine de gözlerimi kaçırmadım. Annem, Emma ve beni eğitirken hangi durumlarda yenilgiyi kabul etmemiz gerektiğini ve hangi durumlarda gözlerimizi kaçırmamamız gerektiğini öğretmişti. Bu o durumlardan biri değildi. Düşesle birbirimizi tanıyorduk şu an.

BeatriceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin