BÖLÜM 10

212 14 10
                                    

Her şeyden önce; aylardır yokum ve gerçekten çok özür dilerim. Canım hiç yazmak istemiyordu  ve kendimi ikna edemiyordum yazmak için. Ama pandemi yüzünden eve kapanmışken en azından nerede kaldığımı göreyim diye bölümleri okudum ve bir iki bölüm kendiliğinden dökülüverdi. Tekrardan özür dilerim, umarım beğenirsiniz <3

*

"Ah, bu bir felaket." diye mırıldandım atlı arabamız yavaşlarken. "Bunun olmaması gerekiyordu."

Çenesini eline dayamış, ilgisizlikle dışarıyı izlemekte olan Charles monoton bir tonla, "Bir çok şeyin olmaması gerekiyordu ve bir çok şey gerçekten de felaket Beatrice." dedi. İçine derin bir nefes çektikten sonra duruşunu dikleştirip gömleğini düzeltti. "Bak, artık neden ve sebepleri merak etmeyi bırakıp bununla yaşamayı öğrenelim. Bana karşı..." Cümlesini tamamlayamadan uşaklardan biri kapımızı açtı ve Kraliçe Victoria başta olmak üzere bir çok leydinin ve lordun bizi Buckingham Sarayının girişinde beklediklerini gördüm.

"Tanrım..." diye mırıldandım eteklerimi toplayıp arabadan inerken. Üzerimde açık pembe bir elbise vardı ve her yerimden mücevherler sarkıyordu sanki. Kendimi bir avize gibi hissediyordum. Arabadan inip Charles'ın arkamdan inmesini beklerken bunu ona da söyledim. "Kendimi bir avize gibi hissediyorum."

Charles bir süre suratıma garip garip baktıktan sonra koskoca bir kahkaha patlattı. Tutunmam için kolunu uzatırken hala gülmeye devam ediyordu. "Eh, en azından sıkıcı değilsin ve belirtmem lazım eğer sıkıcı olsaydın bu mecburi evliliğimizi daha da çekilmez kılardı."

Sarayın önünde bizi bekleyen kalabalığa yavaş adımlarla yaklaşırken dudağımın kenarı kıvrıldı. Charles'ın kolunu kavrayan elimden yansıyan ışık, parmağımdaki kocaman elmas yüzüğün varlığını sanki unutmam mümkünmüş gibi tekrar hatırlattı. "Sıkıcı olmaktan çok uzağım Charles," dedim mırıltıyla ve Kraliçe Victoria'yı gördüğüme çok seviniyormuş gibi ona bakarak gülümsemeye başladım. Charles'a neden böyle bir şey söylediğimi bilmiyordum ama son iki gündür çoğu şeyi neden yaptığımı da bilmiyordum ki.

Prens Edward ve Emma'yı taşıyan at arabası sarayın önüne yanaştığında Kraliçe Victoria beni kucaklamakla meşguldü. "Ah, sevgili yeğenim! Sonunda gerçeği öğrendiğin için o kadar mutluyum ki! Doğuştan hakkın olan bu konuma gelmen bu kadar uzun sürdüğü için ne kadar üzgün olduğumu tahmin bile edemezsin! Kasabada yaşamak senin için oldukça zor olmuş olmalı." Kraliçe Victoria birkaç saniye içerisinde o kadar çok cümle kurmuştu ki ne diyeceğimi bilemiyordum. Özellikle kasabada yaşamakla ilgili yaptığı son yorum da dilimin tutulmasına sebep olmuştu.

Ben de bu yüzden sadece gülümsemek ve başımı sallamakla yetindim. Elimi sımsıkı tuttuğunda yüzüğümü fark etti ve onayladığını belirtircesine gülümsedi.

Sarayda hizmetçiyken yüzüme bakmayan lordlar ve leydiler şimdi sanki yıllardır beni tanıyorlarmış gibi içtenlikle kucaklıyorlar, gülücükler atıp anne ve babamın talihsiz kaderi için ne kadar üzüldüklerini belirtiyorlardı. Bütün bu kalabalık ve gürültüden başım dönmeye başlamıştı ki sonunda Charles beni kolumdan tutup kalabalığın içinden çıkardı. Herkes Charles'ın bu tutumunu kabaca bulmuş olsa da ben minnettardım.

Charles, davranışının sebep olduğu şaşkınlıktan yararlanarak konuşmaya başladı. "Sevgili dostlar, Fransız barbarların saldırısı sonucu oldukça sarsılmış olsak da sizlere güzel bir haberim var. Yüce Kralımızın kardeşinin kızı, sevgili Beatrice Rose Hallow'a geçtiğimiz günlerde aşkımı ilan ettim ve kendisi beni dünyadaki en mutlu adam ilan ederek benimle evlenmeyi kabul ettiğini bildirdi."

Kalabalığın içinden şaşkınlık ve sevinç nidaları yükselirken, birkaç genç kızın mutsuzlukla mızmızlanmasını da duydum. Charles evlenmeye karar verdiği için üzülüyorlardı muhtemelen.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 25, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

BeatriceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin