BÖLÜM 6

161 13 0
                                    

 "İki genç kız ne kadar da güzel olduk!" dedi Kraliçe Victoria geniş aynadaki yansımamıza bakarken.

"Beni utandırıyorsunuz, yaptığınız iyilikleri size nasıl ödeyeceğim bilemiyorum Leydim," dedim mahçup bir şekilde gülümserken. Emma'yı odasında bırakıp koşar adımlarla odama geldikten sonra bana verilen siyah balo elbisesini giymiştim. Saçlarımı alelacele bir topuz yaptıktan sonra Kraliçe'nin odasına girdiğimde üzerimdeki elbiseye şöyle bir bakmış ve elbisenin ne kadar da korkunç olduğundan, bu elbiseyi diken terzinin muhtemelen kör olduğundan bahsetmişti. Daha sonra elbise odasına girmiş ve kendi balo kıyafetlerinin içlerinde en derinde kalmış beyaz bir elbiseyi çıkarmıştı. Kraliçe elbiseye bakarken gözlerinde parıldayan pırıltıları ömrüm boyunca unutmayacaktım.

"Bu elbiseyi giydiğimde beni Albert'a takdim etmişlerdi. Herkes Albert'ı büyüleyenin güzelliğim olduğunu söylemişti ama bence kesinlikle elbisedendi." Kumaşın üzerinde ellerini biraz daha gezdirdikten sonra elbiseyi bana uzatmıştı. "Al, bunu giymeni istiyorum."

Bana kendi elbisesini, özellikle de bu kadar güzel bir anlamı olan elbisesini teklif ettiğini fark ettiğimde şaşkınlıkla, "Leydim?" demiştim.

"Beatrice, seninle bir anlaşma yapalım. İşlerin bu noktaya gelmemesini umuyordum ama genç ve saf bir kız olduğundan her seferinde tereddüte düştüğünü görebiliyorum. Sana bir şey veriyorsam alacaksın, gidip dinlenmeni söylüyorsam, gidip dinleneceksin ve sana elbisemi giymeni söylüyorsam bu elbiseyi giyeceksin," Anlayıp anlamadığımı görmek için mavi gözlerini gözlerime dikmişti. Yanaklarım kızarırken elbiseyi alıp yumuşak kumaşını hissetmiştim ve ufak bir reverans yaptıktan sonra hızlıca kendi odama geçip elbiseyi nazikçe üzerime geçirmiştim.

Şimdi ise Kraliçe'nin kan kırmızı elbisesinin yanında, beyaz bir elbisenin içinde tam bir tezat oluştururak duruyordum. Yanaklarım kıpkırmızıydı ve kahverengi gözlerimde heyecanlı parıltılar vardı. Ellerimi kabarık eteklerin üzerinde gezdirdim ve kendi kendime gülümsedim. Kraliçe'nin beni izleyen bakışlarını yakaladığımda eğlenir bir vaziyette onun da gülümsediğini gördüm. Başkalarını mutlu etmek onu mutlu ediyor olmalıydı.

"Hadi Bea, artık aşağı inelim," deyip arkasını döndüğünde duruşumu dikleştirip uşağın açtığı kapıdan Kraliçe'yle beraber dışarı çıktım. Elbiseyi taşımak kolay değildi, bu elbisenin bir Kraliçe'nin elbisesi olduğunu bilerek taşımaksa hiç kolay değildi. Belim bu elbisenin içinde o kadar ince görünüyordu ki sanki kopacakmış gibiydi.

Balo salonunun kapısına geldiğimiz zaman dans müziği yerini sessizliğe bıraktı ve heyecanlı birkaç fısıltının ardından uşaklardan biri önce Kraliçe'yi sonra da özel hizmetçisi olarak beni takdim etti. Hayatımda ilk defa bu kadar çok insanın bulunduğu bir baloda ismim takdim ediliyordu.

Kraliçe'nin bir adım arkasında kalabalığı yararak yürürken soylular tarafından durduruluyorduk. Kendilerini Kraliçe'ye takdim ediyor, Kraliçe'nin beş saniye sonra suratlarını hatırlıyor olmasını diliyorlardı muhtemelen.

Kraliçe Victoria kendisi için özel olarak hazırlanmış büyük koltuğa oturup eteklerini nazik bir hareketle etrafına serdi. Bu gece dans etmeyi planlamıyordu sanırım. Birkaç saniye yanında rahatsız bir şekilde dikildikten sonra ardında kalan sandalyeyi işaret etti, "Otur, Beatrice. Bütün akşam ayakta dikilmeni istemeyiz."

"Tabii, leydim." deyip büyük koltuğun arkasında kalan minik sandalyeye oturdum. Bir yandan burada olduğum için mutluydum çünkü Kraliçe sayesinde kimsenin dikkatini çekmediğimi biliyordum. Üzerimde gezinen birkaç göz yakalamış olsam da bunlar çoğunlukla Kraliçe'nin yeni hizmetçisini tanıma merakından dolayıydı. Kimse beni, Beatrice Rose Charlotte'u tanımak istemiyordu.

BeatriceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin