BÖLÜM 3

192 12 3
                                    

 "Sana neden bu kadar değişik ve özel davrandıklarına anlam veremiyorum." dedi Alice kahvaltısından biraz daha yerken. Ben hızlı hızlı yiyip bitirmiştim çünkü Jos dün gece uyumadan önce, bugünün sürekli koşuşturmaca içinde geçeceğini ve kahvaltımı bitirip mutfaktan çabucak ayrılırsam Düşesin gözüne gireceğimi söylemişti.

"Bilmiyorum," dedim önümdeki tabağı alıp lavaboya bırakırken. Sonra hızlı adımlarla mutfaktan çıkıp mutfağın kapısı önünde beklemeye başladım. Birkaç dakika sonra Düşes koridoru döndüğünde beni gördü ve adımları yavaşladı.

"Neden buradasın? Kahvaltı etmeyecek misin?"

"Kahvaltımı bitirdim Leydim," dedim önünde reverans yaparken. Beğeni dolu bakışlarla beni süzdü ve eğilip mutfakta çene çalarak kahvaltı yapan diğer kızları süzdü.

"Güzel, zekisin ve hızlı öğreniyorsun." Kaşlarını çatıp mutfağa dalmak için hazırlanıyordu ki biraz kıpırdanıp durmasını sağladım.

"Leydim. Müsaadenizle bir şey sorabilir miyim?" Sinirlenip sinirlenmediğini anlamak için gözlerine baktım ama sinirden çok merak vardı mavi gözlerinde. Hafif bir baş hareketiyle devam etmemi belirtti. "Neden ek olarak seçildiğimi ve neden yukarıda kaldığımı soracaktım." Bir adım geriye çekilip duruşunu dikleştirdi ama bakışlarından, kendinden o kadar da emin olmadığını görebiliyordum.

"Yukarıda kalma sebebin aşağıda oda kalmamış olması. Neden ek olarak seçildiğini ise ben bilmiyorum." Cümlesini tamamladıktan sonra bir saniye bile beklemeden mutfağa daldı ve tek kelime etmesine gerek bile kalmadan içeriden yükselen kahkahalar anında kesildi. "Herkes kahvaltısını bitirmiş, işlerinin başına geçmişken sizin bu rahatlığınız neden acaba? Yoksa gizli bir şekilde Kraliçe'yle akrabalığınız mı var?" dedi gaddar bir biçimde. Birkaç saniye sonra tabak çatalların lavaboya bırakılma seslerini duymaya başladım ve kızlar teker teker suratları asık bir şekilde benim yanımda yerlerini almaya başladılar.

"Normalde bugün temizlik yapmaya ne kadar elverişlisiniz diye bakacaktık ama vahşi hayvanlar gibi davrandığınızı gördüğümden önce nezaket eğitimi almanız gerektiğini düşünüyorum." Derin bir nefes alıp verdim. Bu en basitiydi. Ben temizlik konusunda kötüydüm. Nezaket kuralları benim için her zaman kolay olmuştu. Annem Emma'yla beni eğitirken bunun benim için çok olağan bir şeymiş gibi göründüğünü söylemişti. Geçmiş hayatımda bir soylu olduğumu düşünüyor, bu yüzden benimle gurur duyuyordu. Düşes önümüze düşüp bizi yukarı çıkarırken ben de sıranın önündeki yerimi alıp düşesle beraber yukarı çıkmaya başladım.

Giriş katını hızlıca geçip sarayın girişine kadar geldik ve geniş merdivenlerden üst kata çıkmaya başladık. "Alt katta boş salonumuz kalmadığı için üst kattaki salonlardan birini kullanacağız ama siz burada çalışırken temizlik yapmak ve aşağı geri inmek dışında yukarıda vakit geçirmeyeceksiniz. Yukarısı sadece yatak odaları ve birkaç çay salonuyla dolu. Sarayda yaşayan lordlar ve leydiler dışında ziyaretçi alımına kapalı. Kapıları çalmadan hiçbir odaya girmeyeceksiniz. Boş olduğundan emin olsanız bile kapıyı çalıp birkaç saniye bekleyeceksiniz. Sebebini tahmin edebiliyor musunuz?" dedi birden koridorda durup bize dönerken.

"Mücevherler çalınmasın diye," dedi kızlardan biri.

"Suikast ihtimalinden dolayı," dedi bir diğeri.

Düşes başını hayal kırıklığıyla iki yana sallarken, "Mahremiyet," dedim. "Kimse küvetin içindeyken odasına dalınmasından hoşlanmaz." Düşes memnuniyetle gülümseyip arkasına döndü ve salona doğru ilerlemeye devam etti.

Bütün gün çay servisi, konuşma adabı ve jestler konusunda bildiğim her şeyi tekrarladıktan sonra yine tek sıra halinde odadan çıkmaya hazırlanıyorduk ki düşes yanıma gelip hafifçe dirseğime dokundu ve beni odanın dışına doğru yöneltti. Meraklı bakışlarla onu takip ettim.

BeatriceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin