Soğumasını beklerken sabırsızlık içerisinde gidip gelip tencerenin başına dikildiğim ayva reçelinin kokusunu içime çekiyorum. Kepçeyi daldırdığım tenceredeki reçeli koca bir kavanozun içine doldurmaya başlıyorum. Daha sonra bu kavanozu da diğerleri gibi kucaklayacağımı, bir öpücük bırakayım derken neneme yakalanıp kırışık yüzünü iyice buruşturarak bakmasına sebep olacağımı biliyorum. Ancak kendimi tutmak için beni ikna edebilecek hiçbir şey göremiyorum şekerlerim.
Hayat güzel. Hayat bir reçel kavanozunun içine parmağınızı daldırıp ufak bir yaramazlık yapmak isteyeceğiniz kadar tatlı. Tüm sivri köşelerine rağmen –yuvarlak bir dünyamızın olması bunu değiştirmiyor- toz bir şeker kadar tatlı hem de. Şimdi böyle söylüyorum diye beni gamsızın biri zannediyorsunuzdur. Hakkımda o kadar çabuk fikir edinebileceğinize pek inanmıyorum açıkçası. Hayatın güzelliklerinden, çiçekli bahçelerinden ve kremalı pastalarından bahsederken zırıl zırıl ağlamaya başlayarak sizi şaşırtabilirim. Düşürdüğüm bir reçel kavanozu nedeniyle yere çöküp o reçelin üzerine gülen bir yüz de çizebilirim.
Artık tanışalım mı? İsmim Işıl. Yirmi bir yaşındayım ve babamın sütannesiyle aynı evde yaşıyorum. Annemle babamı üç yaşımdayken kaybettim. Korkunç bir trafik kazası sonucu ailemle hiçbir şeyi hatırlayamayacağım bir yaşta vedalaşırken tek şansım nenem oldu. Babamın sütannesi beni çocuk esirgeme kurumuna vermeye razı olmamış. Hem annemin hem de babamın öz annesi gibi olan, ikisine de hayatları boyunca destek olmaktan gocunmayan nenemin huysuzluğuna bile bayılırım. Onun beni yalnız bırakmayışına, ailesizliği hissettirmemek için elinden gelen her şeyin fazlasını yapmasına hayranım. Minnettarlığımı onu hiç yanımdan ayırmayarak ve ona güller gibi bakacak hale gelmek için didinerek göstermeye çalışıyorum.
Gıda Mühendisliği üçüncü sınıf öğrencisiyim. Muhteşem reçeller, tatlı çeşitleri ve birkaç yemek çeşidi yaptığım doğrudur fakat derslerimin hepsinin muazzam olduğunu söyleyemeyeceğim. Bence hayatta her şeyde harika olmak gibi bir düşünce de olmamalı zaten. Bunu Gıda Mikrobiyolojisi dersinden bütünlemeye kaldığım için söylemiyorum vallahi. Üç kere tükürüp kulağımı çekerek öpücük mü atmam lazım şimdi? Yok, tahtaya vurmam gerekiyor herhalde.
Çivisi çıkmış bu dünyada her şeyi harika yapabildiğine inandığım tek insanın bile bir kusuru var. Beni görmemek. Bana bakmak ama bana değil de yanına konup aniden kanat çırparak uzaklaşan bir kuşa bakar gibi bomboş bakmak. Beni görmemek. Onu demiş miydim? Bir daha diyeceğim! B e n i g ö r m e m e k.
Hülyalı bir iç çekişle yükselip tekrar inişe geçen göğsüme elimi yaslıyorum. Mutfağın fayanslarına dalıp giderken orada bembeyaz fayanstan çok daha görkeminden sual olunmayacak şeyler görüyorum. Birilerinin aksine onun bulunmadığı bir ortamda bile onu görebilecek düzeyde bir hayal dünyam, geniş kalbim, sevdalı ruhum var.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Portakal Çiçekleri Açtığında
HumorHayat güzel. Hayat bir reçel kavanozunun içine parmağınızı daldırıp ufak bir yaramazlık yapmak isteyeceğiniz kadar tatlı. Tüm sivri köşelerine rağmen -yuvarlak bir dünyamızın olması bunu değiştirmiyor- toz bir şeker kadar tatlı hem de. Şimdi böyle s...